I won't tell you again translate Turkish
102 parallel translation
I won't ask you again I won't tell anybody how I got it I've just got to know what's going to happen tomorrow.
Gazeteyi nereden bulduğumu da kimseye söylemeyeceğim sadece, yarın neler olacağını bilmem gerek.
When I tell you what I did you probably won't want to see me again.. ever.
Ne yaptığımı söylersem beni bir daha asla görmek istemezsin. Asla.
I won't tell you again!
Bir daha söylemem!
- It won't happen again, I'll tell you that.
- Bir daha öyle olmayacak, söylüyorum.
Tony..., I won ´ t tell you again.
Tony... tekrar söylemeyeceğim.
If you were to tell me you won't see me again, I would feel lost.
Biliyor musunuz, eğer beni tekrar görmek istemezseniz çok üzülürüm.
I'm sure I don't have to tell you this, but you won't, of course, try to see Caroline again after today, will you?
Biliyorum bunu söylemem gereksiz, Caroline'ı bugünden sonra tekrar görmeye çalışmayacaksın, değil mi?
I won't tell you again, mate.
Tekrar söylemicem, dostum.
I won't tell you again, Crossland!
Tekrarlamayacağım, Crossland.
I won't tell you again.
Bir daha söylemeyeceğim.
I'm sorry we won't have to meet again,... but that is all I have to tell you about Mr. Morlar.
Bir daha görüşemeyeceğimiz için üzgünüm ama Bay Morlar hakkında size anlatmak zorunda olduğum her şey bu kadar.
- Linda, I won't tell you again...
Bak Linda bir daha söylemeyeceğim.
They won't like me! I'm not going to tell you again!
Bir daha söylemeyeceğim.
I would have hung up if you hadn't answered and I won't do this again, but I just had to tell you...
Sen açmasaydın kapatacaktım. Ve söz veriyorum bunu bir daha yapmayacağım.
And I won't tell you again about using my cotton wool balls.
Son kez söylüyorum, makyaj pamuklarımı da kullanma!
- I won't tell you again!
- Bir daha söylemeyeceğim!
I told you and won't tell you again, understand? I must commandeer your vehicle for police use.
Arabana el koyuyorum.
And now, I won't tell you again.
- Bir daha söylemeyeceğim ama.
I won't tell you again.
Bir daha söylemeyeceğim sana.
I have to tell you again, you won't have a head to stick it on.
Sana tekrar söylemem gerekiyor, bir daha koruman gereken bir beynin kalmayacak.
- If you think that I won't cause a scene just because we're in a fancy restaurant, you had better think again because I'm going to tell you exactly what I think of your sorry ass and the loser school that owns it because I, Nina Campbell, am quitting!
Eğer pahalı bir restoranta getirdiğiniz için vereceğimi sanıyorsanız tekrardan düşünün, çünkü üzgün kıçınız hakkında ne düşündüğümü söyleyeyim. Çünkü, ben Nina Campbell, istifa ediyorum.
I won't tell you again.
Sana bir kere daha söylemeyeceğim.
I won't tell you again!
Hemen eve dön! - Bir daha söylemeyeceğim.
Don't tell me. I won't ask you again.
Bir daha sormam.
- I won't tell you again!
- Sana bir daha demeyeceğim!
I won't tell you again!
Bir daha söylemeyeceğim!
You need to leave. I won't tell you again.
Gitmen gerek, sana bir kere daha söylemeyeceğim!
I won't tell you again.
Tekrar söylemeyeceğim.
- I won't tell you again.
- Tekrar söylemeyeceğim.
- I won't tell you again.
- Bir daha söylemeyeceğim.
I-I'll tell you what, I won't lose again the same way twice.
Bak... Bak, ne diyeceğim, iki kere aynı şekilde kaybetmem.
- We won't do it again, I tell you that.
- Bir daha yapmayacağız, bilmiş ol.
I'm gonna tell you something confidentially which won't be mentioned again.
Sana bir daha sözü edilmemesi gereken gizli bir şey söyleyeceğim.
I won't tell you again. Page him.
Çabuk onu çağırın.
If I tell you the truth, won't you think I am telling lie again?
Eğer gerçeği söylersem sana tekrar yalan söylediğimi düşünmeyecek misin?
( Fossil ) I won't tell you again, my bitch.
Moon! Bana bir daha tekrarlatma, seni kaltak!
And I came by to tell you it won't happen again.
Bunun bir daha.. ... olmayacağını söylemeye geldim.
- Look straight ahead, I won't tell you again.
- Önüne bak, bir daha söyletme bana,
You tell us what those numbers mean, and I won't do it again.
O numaraların ne anlama geldiğini söylersen, bir daha yapmam.
If I tell you the truth, I guarantee you you won't look at life the same way again.
Sana gerçekleri söylersem, hayata aynı gözle bakamayacağından eminim.
I won't tell you again.
Bir daha tekrar etmeyeceğim.
I won't tell you this again.
Bunu bir daha söylemeyeceğim.
- I can tell you one thing... It won't happen again.
Bir daha olmayacağını söyleyebilirim.
How about, "I won't ever again flat-out disregard something you tell me to do or not do"?
"Bir daha bana yapmamı söylediğiniz şeyleri hiçe saymayacağım Doktor Pratt" diyebilirsin.
I can't tell you I won't do it again.
Bir daha yapmayacağım da diyemem sana.
Hey, I won't tell you again, Ongatumamwe!
Bir daha söylemeyeceğim Ongatumamwe!
- Shut up! If I tell you, do you promise me you won't say it again?
Ne demek olduğunu söylersem bir daha o kelimeyi kullanmayacağına söz verir misin?
( GRUFFLY ) I won't tell you again.
Kesinlikle olmaz!
I won't tell you again.
Bak, bir daha demiyeceğim.
I won't tell you again, get in and get out...
Bir daha söylemeyeceğim. Bir taksiye binerek kaybol oradan.
Tell me one more time, and I won't ask you ever again. I swear.
Bir defa daha söyle ve ben de bir daha sormayayım, yemin ederim.