English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I wouldn't mind

I wouldn't mind translate Turkish

1,745 parallel translation
I wouldn't mind taking a nibble.
- Bir ısırık alabilirim.
Well, if you wouldn't mind. I'm a bit worried.
Şey, hiç sırası değil ama çok endişeliyim.
You wouldn't mind if I just... - Take it. - I don't care.
Onu almamın bir sakıncası yoktur öyleyse.
And he wanted to know if it wouldn't be too much trouble if, when I got on the stand, I wouldn't mind perjuring myself.
Tanık sandalyesine oturduğum zaman O daha fazla dert açıp açmayacağımı bilmek istiyor.Yalancı tanıklık yapmayı aklım almıyor.
You know, I wouldn't mind a quick review of everything just to be sure.
Bence de emin olmak için her şeyin üzerinden şöyle hızla geçmek fena olmaz.
Yeah, I-I wouldn't mind. Go ahead.
- Evet, bakmamın sakıncası olmaz.
I figured you wouldn't mind.
Sakıncası olmadığını düşündüm.
Well, I figured you wouldn't mind.
Well, Sizin için sakıncası olamayacağını düşündüm.
I wouldn't mind spending a night there myself.
Düşüncesi bile harika.
You catch that, you're stuck in the dark ages, which personally I wouldn't mind, until it killed me.
Buna yakalanırsan, Karanlık Çağlar'dasın demektir. Beni öldürmediği sürece sakıncası olmazdı.
But I wouldn't mind.
Olsaydı da takmazdım.
Actually, you being a physicist, I wouldn't mind if you stuck around.
Aslında, sen fizikçisin, burada kalırsan iyi olur.
- So then you wouldn't mind if I kept looking.
- O zaman aramaya devam etmeme aldırmazsın.
I'm sure Dr. Bootyopolis wouldn't mind a little coffee.
Dr. Kalçaistan'ın kahve lekesini sorun edeceğini sanmam.
So, you wouldn't mind if I paid him a visit.
Yani, onu ziyeret etmemin iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorsunuz.
For the times that you're not around, I wouldn't particuraly mind it if you were.
Etrafta olmadığın zamanlarda yokluğunu gerçekten hissediyorum.
I wouldn't have mind it, even that.
En azından onu alsaydım bu kadar dert etmezdim.
I can play for another team. I'm sure they wouldn't mind winning. I'm sure they wouldn't mind winning.
Eminim onlar kazanmak isteyeceklerdir.
Oh, mrs. Burns, if you wouldn't mind signing Some of those forms I told you about...
Bayan Burns, size bahsettiğim şu formları imzalayabilir misiniz?
I was just so happy to meet someone Who said he wouldn't mind having children.
Sonunda çocuk sahibi olmayı istediğini söyleyen biriyle tanıştığıma çok mutlu olmuştum.
I wouldn't mind one right now.
Bir taneye hayır demezdim.
Well, if she wanted to get back together, that's something I wouldn't mind knowing.
Şey, tekrar birleşmek istediyse, bu benim bilmek istemeyeceğim bir şey değil.
Well, I have a very high-stress job, and I wouldn't mind learning... some coping skills.
İşim çok stresli ve nasıl başa çıkacağımı bilemiyorum.
Uh, man, lets just say I got a couple of big deals going down real soon and there's some cats out here who wouldn't mind seeing it screwed up.
Uh, adamım, Bir kaç tane yakında gerçekleşecek anlaşmam var ve dışarıda buna katlanamayan bazı aç kediler.
I wouldn't mind having that locked away somewhere, you know what I'm sayin'.
Onu kilitli bir yerde tutamazdım adamım, Anladın sen.
Now, if you wouldn't mind, I'd like to talk to you alone.
Eğer sakıncası yoksa seninle yalnız konuşmak istiyorum.
You know, I wouldn't mind doing a little digging.
Bilirsin, birazcık kazı yapmayı düşünebilirim.
Boy, I wouldn't mind driving that to the Holland, Michigan Tulip Festival.
Dost, bununla Hollanda'ya, Michigan Lale festivaline gitmeyi hayal edemiyorum.
That's her. Anyway, I was wondering if you guys, you know, when she walks by later, wouldn't mind yelling some dirty stuff at her.
Her neyse, acaba az sonra buradan geçerken ona birkaç edepsiz laf edebilir misiniz?
I wouldn't mind dipping my hand in their font.
Şu an onlarla olup, kutsal sularına ellerimi daldırabilmek isterdim.
Look, since Dad died, I know you've been feeling free to speak your mind, but it wouldn't hurt to edit yourself every once in a while.
Babam öldüğünden beri düşüncelerini rahatça açıklayabildiğini biliyorum ama arada bir söylediklerine dikkat etsen fena olmaz.
I knew I wouldn't mind being in your debt.
Sana borçlu olmaya aldırmayacağımı biliyordum. Bana bir şey borçlu değilsiniz, efendim.
If you wouldn't mind, I'd appreciate it if I could finish my day's work at home.
İzin verirseniz, bugün işimi evde tamamlamak istiyorum.
I wouldn't mind understanding something, actually.
Aslında bir şeyi anlamak hiç fena olmazdı.
God damn, I wouldn't mind doing it.
Allah kahretsin, ben olsam dikkatli olurdum.
The truth is I wouldn't mind being cuffed by him, and he would be my first detective.
Gerçek şu ki onun tarafından kelepçelenmeyi dert etmezdim... ve o benim ilk dedektifim olurdu.
And while I'm at it, I wouldn't mind giving you one too.
Ve bu arada size de bir tane vermeyi düşünüyorum.
I can't swim, but I wouldn't mind a dip in a river of milk.
Yüzemem, ama benim için süt nehrine bir dalıp çıkmanın sakıncası yok.
Still, I wouldn't mind being wingman.
Yine de kıyakçı olmayı kafama takmazdım.
I don't know, but I wouldn't mind grouping Montana's ass.
Bilmem, ama Montana'nın kıçıyla yan yana oturmak isterdim.
Yeah, I wouldn't mind.
- Fena olmazdı.
If you wouldn't mind, I'd love to run it one more time for my guys.
Sakıncası yoksa bir kere de bizimkiler için yapalım.
I wouldn't mind a rifle, sir.
Tüfek istemem, efendim.
Why not? After all... I wouldn't mind a little threesome.
Tüm anlattıklarından sonra neden birazcık üçlü takılmayalım ki?
If you wouldn't mind, I'd like to spar.
Sizin için mahsuru yoksa, çok sevinirim.
If there really are ghosts I wouldn't mind catching one and take a look myself
Eğer orada gerçekten hayalet varsa onu yakalamaktan ve icabına bakmaktan hiç çekinmem.
I wouldn't mind having it while training.
Antrenman yaparken olmasını isterdim.
I wouldn't mind a drink.
Bir içkiye hayır demezdim.
So I thought since they followed all the rules and since you have such nice, comfortable rooms to stay in that you wouldn't mind if I bumped you from your flights and let them go instead.
Ve ben de düşündüm ki kurallara uydukları sürece ve sizlerin de böyle güzel ve konforlu odalarınız olduğu sürece eğer sakıncası yoksa sizlerin uçuşlarınız yerine onların uçuşlarına öncelik vermek isterim.
- Yeah, I wouldn't mind... changing her tire, if you know what I mean.
- Lastiğini ben memnuniyetle değiştirdim. Anlıyorsun sanırım.
Now, if you wouldn't mind, I'd like to say good-bye to my husband.
Şimdi sakınası yoksa kocama veda etmek istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]