English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Iceberg

Iceberg translate Turkish

601 parallel translation
But these volcanoes are like the tip of an iceberg.
Ancak bu volkanlar, tıpkı buzdağının üstü gibiler.
If that female iceberg comes out and wants to tag along, smack her down.
Eğer dişi bir ayzberg aşağıya iner ve peşimize takılırsa, onun işini bitir.
If I were to talk to an iceberg about the great suffering in my heart even the iceberg would melt.
Eğer kalbimdeki, büyük acılar hakkında bir buzdağıyla konuşacaksam sanırım onu eritebilirim.
Go look for iceberg or boat or something.
Önümüzde buz dağı veya gemi var mı bak.
A stupid American iceberg?
Aptal soğuk bir Amerikalı, değil mi?
Stupid American iceberg.
Aptal soğuk Amerikalı.
You're deep. Yeah, I'm like an iceberg, 7 / 8 of me below the surface.
Kaç adamla yattığı umurumda değil, o rolü asla alamaz.
Boy, it's like an iceberg in here.
Amanın, buzdağı gibi burası.
The rock above, where Earle is hiding, looks like a huge iceberg.
Earle'ün arkasında saklandığı kaya, dev bir buzulu andırıyor.
No, you don't need an iceberg to rupture a hull.
Bir geminin gövdesini delmek için buzdağı şart değil.
I'll bet she's colder than an iceberg.
Bahse girerim buzdağından soğuktur.
There's an iceberg warning posted in the chart house.
Harita odasına gönderilmiş bir buzdağı uyarısı var.
This morning we got an iceberg warning from the Baltic.
Bu sabah Baltık gemisinden gönderilen bir buzdağı uyarısı var.
Where's your plot on that iceberg reported by the Baltic?
Baltık gemisinden rapor edilen şu buzdağını gösteren krokin nerede?
Iceberg, dead ahead!
Buzdağı, tam önümüzde!
Iceberg, dead ahead, sir!
Buzdağı, tam önümüzde, efendim!
Iceberg, sir.
Buzdağı, efendim.
We've struck an iceberg.
Bir buzdağına çarptık.
We ran into an iceberg, and none of us even saw it.
Bir buzdağına çarptık ve hiçbirimiz onu görmedik bile.
- Iceberg dead ahead, sir.
- Tam önümüzde aysberg, efendim!
Iceberg dead ahead, sir.
Tam önümüzde aysberg, efendim.
- Iceberg, sir.
- Aysberg efendim.
- There's talk of an iceberg, ma'am.
Bir aysbergden söz ediliyor, bayan.
We've struck an iceberg and damaged the ship.
Bir aysberge çarptık ve gemi yara aldı.
Iceberg on the port bow, sir.
İskele yönünde aysberg, efendim.
Because we hit an iceberg?
- Bir aysberge çaptığımız için mi?
ICEBERG SERVICE
BUZDAĞI SERVİSİ
Here, the movement of ice in the Arctic seas is monitored. ICEBERG SERVICE
Burada, Arktik denizlerdeki buz hareketi izlenir.
"I'll cool him off" answered The Lord, because there he is, cold like an iceberg.
"Onu sakinleştiririm" diye cevapladı Tanrı, çünkü o orada, soğuk bir buzdağı gibi.
Steam heat outside, iceberg inside.
Dışarıdan yanıyor gibi duruyor. Ama içten içe buzdolabı gibi.
A human iceberg.
Buzdağı.
And that's just the tip of the iceberg.
Ve bunlar sadece buzdağının görünen kısmı.
You gotta go to pier four. - The Jersey ferry just hit an iceberg.
Hikâye istiyorsan 4 numaralı rıhtıma gitmelisin.
- Iceberg, sir?
- Buzdağı efendim?
It had been drifting for centuries through the inner solar system like an iceberg in the ocean of interplanetary space.
Parça, gezegenler arası okyanusta bir buzdağı gibi güneş sisteminin içinde yüzyıllardır savruluyordu.
I bet you think I'm an iceberg.
Buzdağı olduğumu sanıyorsun.
Our Germany is now like an iceberg.
Almanya buz dağı gibi.
- Iceberg to starboard looks to be about- - Holy smokes! - Got it.
- Anlaşıldı.
Iceberg in sight.
Buzdağı gözüktü.
I'm not getting anything but the iceberg.
Buzdağlarından başka bir şey göremiyorum.
I'm an iceberg.
Sabırlı birisiyimdir.
Before this iceberg melts and we drown like rats, we're going to do plenty.
Buzdağı eriyip fareler gibi boğulmadan önce çok şey yapacağız.
We're lost on an iceberg, and doomed to drift with the tide and melt.
Buzdağının üstünde kaybolduk, ve dalgalarla sürüklenip öleceğiz.
Ahoy, iceberg.
Buzdağına bakın!
Of course, this is only the visible part of the iceberg, so to speak.
Tabii, bu buz dağının görünen kısmı tabiri caizse.
I hate Nature this passionless spectator, this unbreakable iceberg-face that can bear everything this goads us to greater and greater acts.
Tabiat'tan nefret ediyorum ben nefret ediyorum o ruhsuz seyirciden, o her şeye dayanabilen ve asla yumuşamayan buzdağı suratlıdan. Gittikçe büyüyen eylemlere itiyor o bizi.
- Iceberg.
- Iceberg.
I wouldn't ask that iceberg for anything even if...
O buzdağından hiçbir şey istemem, hatta...
- How'd you do with Miss Iceberg? - Great.
- Bayan Buzdağı ile aran nasıl?
I've seen some of those movies, but this one's like an iceberg.
O filmlerden bazılarını seyrettim, ama bu sanki buzdağı gibi.
- Did it hit an iceberg?
Gövdede üçe altı metrelik bir delik var geminin solundan pruvasına doğru. Buzdağına mı çarpmış?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]