If i'd have known translate Turkish
754 parallel translation
If I had known when I first saw you... that you were only a telephone operator instead of a swell... I'd have proposed to you right on the spot.
Seni ilk gördüğüm anda zengin biri değil de santral görevlisi olduğunu bilseydim hiç beklemeden çıkma teklif ederdim.
If I'd known that, I never would have come.
Bilseydim hiç gelmezdim buraya.
If I'd known that, I would have waited.
Bunu bilseydim, beklerdim.
I mean, Your High Majesty, if we'd known it was Sam Bisbee you was looking for, we'd have had him down here.
yani, ekselansları. Aradığınız kişinin Sam Bisbee olduğunu bilseydik onu buraya getirirdik ama...
If I'd known you have a family I'd have brought a gift for them.
Bir aile kurduğunu bilseydim onlara hediyeler getirirdim.
If I'd known we'd be buried side by side I'd never have taken this apartment.
Böyle yan yana gömüleceğimizi bilsem, asla bu daireyi tutmazdım.
I wouldn't have asked you to come and live with me if I'd known that... a sort of readjustment takes place after divorce.
Gelip benimle oturmanı ister miydim hiç! Hele boşanmalardan sonra hayata yeniden uyum sağlama diye bir şey olduğunu bilseydim...
Yeah, Father, but what I mean is, if we'd known sooner, we could have all chipped in and found you a little place somewhere.
Evet baba, fakat demek istiyorum ki daha erken haberimiz olsaydı, hepimiz birleşir ve size kalacak ufak bir yer bulabilirdik.
If I'd known what I was lettin myself in for, I wouldn't have come.
Neye bulaştığımı bilsem gelir miydim buraya hiç?
If I'd known what a dreadful thing it is to be clean, I'd never have come!
Temiz olmanın ne menem bir şey olduğunu bilsem hiç gelmezdim!
If I had known from the start it was hopeless... I'd probably have blown my brains out.
En başından umutsuz olduğunu bilseydim... büyük ihtimalle kafama sıkardım.
If I'd only known, I'd have come straight home.
Bilseydim, beni istese de istemese de, hemen eve dönerdim!
If I'd known you're on the wagon, I could have got along without this.
İçkiye ara verdiğinizi bilseydim, başka bir şey söylerdim.
If I'd known that you'll feel like this, I shouldn't have gone out of my way to make his acquaintance last week. Oh!
Eğer böyle hissettiğini bilseydim... geçen hafta onu ziyaret etmeye gitmezdim.
Klara, if I'd only known in the beginning how you felt about me things would have been different.
Klara, benim hakkımda hissettiklerinizi baştan bilebilseydim her şey çok farklı olurdu.
If I had, I'd have known you'd die before I did.
Düşünseydim senin benden önce öleceğini anlardım.
I wouldn't have come if I'd known that you were here.
Senin burada olduğunu bilseydim, gelmezdim.
If I'd known you were being neglected, I would have come sooner.
İhmal edildiğinizi bilseydim daha önce gelirdim.
Professor, if I'd known you made an "S" like that, I wouldn't have come here.
Profesör, "S" harfini böyle yazdığınızı bilseydim buraya hiç gelmezdim.
- Bachelor party, eh? If I'd known your charming wife wasn't here, I wouldn't have hurried.
Eğer büyüleyici eşinin burada olmadığını bilseydim, bu kadar acele etmezdim.
If you hadn't been so uppity... I'd have known who you were a long time ago.
Eğer bu kadar ukala olmasaydın çoktan senin kim olduğunu anlamış olurdum.
If I'd have known, I'd have gotten injured earlier.
- Buraya yatırın. - Amerikalı olduklarını bilseydim, daha önce getirirdim.
Damn, if I'd known I would have come too.
Bilseydim, ben de seninle gelirdim.
If I'd known you was coming, I'd have cooked something fitting.
Eğer sizin geleceğinizi bilseydim, özel yemekler pişirirdim.
If I'd known about his release, he wouldn't have hit me at home. And three of my boys would still be alive.
Salıverildiğini bilseydim beni evde bulamazdı.
If I'd known where it would end, I'd have never let anything start if I'd been in my right mind, that is.
Sonunun nereye varacağını bilseydim, bu işe hiç girişmezdim. Eğer aklım başımda olsaydı...
If I'd known you'd act this way, I wouldn't have come here.
Böyle davranacağını bilsem, buraya gelmezdim.
If I'd known what you're like, you wouldn't have been asked.
Bu halde olacağını bilseydim, çağrılmazdın.
If I'd have known that, I'd have tried to beat Johnny's time.
Bunu bilseydim, Johnny'nin zamanıyla yarışırdım.
If you'd rung me up and asked me were you fair or dark... or had a moustache, I wouldn't have known.
Eğer bana siyah ve beyazı soruyorsan... ya da bıyık konusunu, birşey bilmiyorum.
If he'd known he was going away, I think he'd have taken it with him, don't you?
Uzak bir yere gitme fikriyle çıktıysa silahı da yanında götürürdü, değil mi?
If I'd known, I'd have cut him closer with the flak.
Bilseydim onu uçaksavar ateşine yaklaştırırdım.
If I had known I'd have never have brought them.
Bilseydim asla almazdım.
If I'd known what all that tennis nonsense of yours would lead to I wouldn't have run out on you.
Bu tenis saçmalığının para edeceğini bilseydim seni bırakmazdım.
I'd have gone to the funeral if I'd known.
Bilsem giderdim cenazelerine.
Well, if he'd known, I'm sure he would have told me.
Biliyor olsaydı kesin bana da söylerdi.
It would have made no difference if I'd known.
Gerçeği öğrenmem hiçbir şeyi değiştirmedi.
If I'd known that, Mr. Burgess, I wouldn't have asked the lady.
Bunu bilseydim, hanımefendiye sormazdım Bay Burgess.
If I'd known about this, I wouldn't have taken the job.
Bilseydim, bu işi almazdım.
She was a headstrong woman, but if I had known things would come to this, I'd have been kinder to her while she was alive.
O, çok inatçı bir kadındı ama sonumuzun böyle olacağını bilseydim ona çok daha iyi davranırdım hayattayken.
I wouldn't have taken it if I'd known that.
Bunu bilsem parayı almazdım.
I wouldn't have come here this time if I'd known about Rhoda's social obligations.
Rhoda'nın bir sosyal hayatı olduğunu bilsem hiç uğramazdım.
No, but if I'd known I should have, I'd have tried.
Ne yazık ki hayır. Ama bilseydim, denerdim.
If I had known I'd have finished you, too, while I was at it.
Eğer bilseydim başlamışken senin de işini bitirirdim.
If I'd known you was hunting Kimbrough because of Mary, I'd have tried to stop you from coming here.
Eğer Kimbrough'u peşine Mary için düştüğünü bilseydim buraya gelmene engel olurdum.
If I'd known this was all that would happen I wouldn't even have been nervous.
Bununla kalacağını bilsem hiç gerilmezdim bile.
If I'd known about this, I'd have re-enlisted.
Böyle olacağını bilseydim tekrar orduya yazılırdım.
If I'd known how much you talked I'd never have come out of my coma.
Bu kadar çok konuştuğunu bilseydim girdiğim komadan hiç çıkmazdım.
If I'd have known you were coming, bud, I'd have hired a brass band.
Geleceğini bilseydim, dostum, bir bando kiralardım.
If I'd known how much I'd miss you, I'd have made you marry me in Baltimore.
Bu kadar özleyeceğimi bilseydim seni Baltimore'da evlenmeye zorlardım.
But it would have meant so much, if I'd only known.
Ama olanları bilseydim anlamı çok büyük olurdu.