If it's okay with you translate Turkish
382 parallel translation
If it's okay with you, can I join you for a drink?
Sizin için de uygunsa bir şeyler içelim mi?
But if you and Lee are fine with it, then I guess it's okay.
Ancak ikiniz için de sorun yoksa benim için de tamamdır.
It's okay. Nick said it was all right with him if it's all right with you.
Nick sen sorun etmezsen, kendisi için de sorun olmayacağını söyledi.
If you wanna walk out on that... it's okay with me.
Bunu bırakıp gitmek istiyorsan da sen bilirsin.
If you want to go on it's okay with me, but take his burros with you.
Devam etmek istersen et, ama onun eşeklerini yanına al.
If you want to go through that old-fashioned rigamarole, it's okay with me.
Peki, madem bu saçma geleneği yerine getirmek istiyorsun benim için sorun değil.
I concluded not to be neutral, if it's okay with you.
Bir mahsuru yoksa, tarafsız olmayı bırakıyorum.
If it's okay with you.
Sence uygunsa.
If it's okay with you.
Sizin için uygunsa.
I'd like to take a shot in there if it's okay with you, Mr. Courtney.
Sakıncası yoksa, Bay Courtney, orada bir iki poz almak istiyorum.
- Only if it's okay with you.
- Sen tamam diyorsan.
But it's okay with me if you don't want to be bothered.
Bakın, rahatsız edilmek istemiyorsanız benim için sorun değil.
Get on with it, Pope. Okay, pal, if that's the game you want to play, we'll get right down to the nitty-gritty.
Tamam, eğer öyle istiyorsan sadede gelelim.
Yeah, I'm asking if you want to take care of'em, it's okay with us.
Evet, size soruyorum. Eğer mahkûmlara bakmak isterseniz bizim için hiç sorun değil. Benim için de.
If you wanted to split up, it's okay with me.
Eğer ayrılmak istiyorsan, bana uyar.
Okay, if that's how you want it ; with pleasure!
Pekala, eğer istediğin buysa ; zevkle!
But, if you would rather visit your cousins it's okay with me.
Ama sen kuzenlerini görmeyi tercih ediyorsan... bana göre hava hoş.
- With you, if it's okay.
- Seninle oturalım.
Because, if you wanna quit, it's okay with me.
çünkü bırakmak istersen benim için sorun değil.
Well, we'll wait right here for him, if it's okay with you.
Sakıncası yoksa onu burada beklemek istiyoruz.
Listen, I'll fall by sometime if it's okay with you.
Seninle çalışmazsam, günün birinde işim bitecek.
I mean, if it's okay with you.
Tabii sizce de uygunsa.
I just... I really wanna go, and if it's okay with you, I'd like to go.
Sizin için sakıncası yoksa gerçekten gelmek istiyorum.
Um, Mrs. Rhoades, Mr. Rhoades said that if it's okay with you that I can have a party.
Bayan Rhoades Bay Rhoades sizin için bir mahsuru yoksa parti düzenleyebileceğimi söyledi.
Well, if it's okay with you, I don't mind tagging along.
Senin için bir mahsuru yoksa, akşam ben de seninle gelmek isterim.
Well, Dad, uh, some of the guys and me were maybe gonna go see Groundhog Day Part 12 tonight, only if it's okay with you.
Şey baba, çocuklar ve ben belki de bu gece Groundhog Day Bölüm 12'yi seyredecektik, tabii mahsuru yoksa.
Yeah, if you want to do something special, it's okay with me... but it will cost you more.
Evet, eğer özel bir şey yapmak istiyorsan, bana uyar... ama sana pahalıya patlar.
That is, if it's okay with you.
Eğer, senin için de bir sorun yoksa.
Every time that Mom goes out, she asks if it's okay with you.
Annem her gidişinde sana sakıncası var mı diye soruyor.
If it's okay with you... Is it okay?
Senin için sorun değilse...
Ruth-Anne, I probably can't make it till a little past 10 : 00 tonight, if that's okay with you. Let's go, girls.
Gidelim kızlar.
If it's okay with you I'd like to punish Bart through backbreaking physical labor.
ödüllü oyun alanı eğer sizin içinde bir sorun olmazsa Bart'ı fiziksel çalışma cezası ile cezalandıracağım.
So, if it's cool with you - Okay.
- Yani senin iznin olursa. - Tamam.
If it's okay with you?
Eğer senin için uygunsa?
- If it's okay, I'd like to talk with you.
- Seninle konuşmak istiyorum.
That's if it's okay with you.
Senin için sakıncası yoksa.
If it's okay with you... it would mean a lot to me... if you let me try this one alone.
Eğer itiraz etmezsen bu defa kendi başıma yapmak isterim.
If it's okay with you, could I look at his address book?
Sakıncası yoksa adres defterine bakabilir miyim?
I'll be off now uncle if it's okay with you.
- Bana müsaade amcam. - Estağfurullah.
If you wanna drink, it's okay with me.
Eğer içmek istiyorsan, bana uyar.
If it's okay with you, Mom, I'd rather go find some kids.
Eğer sana da uygunsa, arkadaş bulmaya gideceğim.
Check if you're in, if it's okay, that you haven't got anybody with you or anything, that you're by yourself.
Evde misin, müsait misin, yanında biri olup olmadığı ya da yalnız olup olmadığını sormak için.
- If it's okay with you.
- Senin için sorun değilse.
Okay, look, if you two want it on your conscience that this occasion went by... and you did nothing, that's fine with me.
Tamam, bak, eğer sizin içiniz birşey yapmama konusunda rahatsa... o zaman yapmayın, bana göre hava hoş.
Listen, if it's okay with you,
Dinle!
Just brought the kids over... to share a prayer with the blessed angel, if it's okay with you.
Senin için sakıncası yoksa çocukların kutsal melekle birlikte dua etmelerini istiyorum.
If it's okay with you...
Eğer senin için mahsuru yoksa...
- If it's okay with you.
- Sizce sakıncası yoksa.
If it's okay with you, Phillip, I'd rather just have a quiet drink and leave.
Philip, eğer mahsuru yoksa içkimi yalnız içmek istiyorum.
Guys, if it's okay with you, I'm trying to have a life
Eğer sizin için bir sakıncası yoksa bir hayat yaşamaya çalışıyorum.
It's okay if you go across the street and play with Blythe.
Sen de caddeyi geçip, Blythe'la oynayabilirsin.