English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / If that's true

If that's true translate Turkish

1,564 parallel translation
I don't know if that's true.
Bu doğru mu bilmiyorum.
If that's true, Then shoot me.
Eğer öyleyse, Vur beni.
Now, that's true right now. We don't know if that will be true in the future.
Şu anda böyle, ama gelecekte de böyle olur mu, bilmiyoruz.
I'm sorry that things got... so out of hand, and I know I'm going to jail for taking the shot, so it's probably the wrong time to say this, but... if everything you told me is true, maybe it'll be worth it, playing the game.
İşler kontrolden çıktığı için üzgünüm, ve iğneyi vurunduğum için hapse gideceğimi biliyorum, yani bunu söylemek için muhtemelen yanlış bir zaman, ama... bana söyledikleriniz doğruysa, oyunu oynamak, belki de buna değdi.
Daddy, if that's true, I am so happy for you.
Baba, eğer bu doğruysa, senin için çok mutluyum.
- Well, if that's true, we have more than just a bunch of victims on our hands.
- Bu doğruysa, elimizde birkaç kurbandan daha fazlası var demek oluyor.
If that's true, why didn't you file a police report?
Eğer öyleyse neden polise gitmediniz Bay Gano?
Mr. Menken, I don't know if that's true.
Bay Mencken, bu doğru mu bilmiyorum...
But if that's true, it had to be for a reason.
Ama eğer bu doğruysa, bunun bir de nedeni olmalı.
None of us at this table ever would have met Cheryl - if not for Larry David. - That's true.
Larry David olmasaydı hiçbirimiz Cheryl'le tanışmayacaktık.
Even if that were true, it's just not in their nature to learn how to use a ladder.
Diyelim ki öyle olsun ama onların doğasında merdiven kullanma diye bir şey yok.
Let's see if that's true.
Bir görelim bakalım, doğru muymuş?
Look, even if that's true, is it that big a deal?
Bak, öyle bile olsa çok mu önemli?
If that's true, then I'll think of it as a game.
Eğer senin dediğin gibiyse bunun bir oyun olduğunu düşüneceğim.
If that's true,
Cehenneme git.
If that's true, it could mean a huge embarrassment to the Bureau.
Eğer bu doğruysa, Büro için büyük bir utanç kaynağı olacaktır.
If that's true, I am going to be so pissed.
Eğer bu doğruysa çok kızacağım.
Yes, I do... but that's only true if the past... doesn't actually affect the present.
Evet, yazmıştım ama bu, geçmişin şimdiki zamana etki etmediği zaman doğru.
Is it true that there is a place in a man's head that if you shoot it, it will blow up?
İnsanın başında, ateş edilince patlayan bir nokta olduğu doğru mu?
If that's true, then we're in the seventh circle of Hell.
Eğer bu doğruysa o halde cehennemin yedinci katındayız demektir.
If that's true, then you should be taking the rap here, not your son.
Bu doğruysa, o zaman buraya bağlamamız gereken sensin, oğlun değil.
If that's true, then why even ask me in the first place?
Madem öyle niye soruyorsun?
If that's true, and perhaps it is, then Brian was negligent in sharing my plans with her.
Belki de doğrudur. Belki de öyledir. Brian'ın bu planlarımı sana anlatması büyük bir hataydı.
Well, if that's true, he's getting better.
Pekâlâ, eğer bu doğruysa, gittikçe daha da ustalaşıyor.
Well, if that's true, you have one gifted daughter.
Eğer bu doğruysa çok yetenekli bir kızın var
I don't know if that's true.
Bunun doğruluğundan emin değilim.
Well, if it's not true, that's too bad.
Doğru değilse, çok yazık.
We only need to hold him long enough to see if that's true.
Ona sadece bunun doğru olup olmadığını anlayıncaya kadar ihtiyacımız var.
All right, if that's true, why are you here?
Pekâlâ, eğer bu doğruysa neden buradasın?
Why would Ari send that script if it's not true?
Eğer doğru değilse Ari senaryoyu niye yolladı ki?
If that's true, then my parents must've fucked over the phone.
Bu doğruysa bizimkiler telefonda sikişmiş olmalı.
Because if it's true, A, that's really cool...
Çünkü öyleyse ; birincisi, bu harika bir şey.
If that's true and Neil needed the money to bail his son out, then why'd he give up the drug smuggling?
Bu doğruysa, Neil'in oğlunun paraya ihtiyacı varsa neden uyuşturucu kaçırmayı bıraktı?
" Your father liked a good story, so I don't know if that's true.
" Baban güzel hikâyeleri severdi, o yüzden doğru mu, bilmiyorum.
One way or another, Tom, we're about to find out if that's true.
Öyle ya da böyle, Tom, bunun doğru olup olmadığını öğrenmek üzereyiz.
If what you're saying is true, how come that incident wound up blue-coded at Homeland in a dead-end file?
Dediklerin doğruysa, nasıl oluyor da bu olay İç Güvenlik'te mavi kodla kapatılmış bir dosyada bulunuyor.
If that's true... we will look upon him as a co-conspirator in the attack.
Bu iddia doğruysa, Markov bizim gözümüzde suikastçiye yardım eden konumuna düşecektir.
If that's true, then you already know I never wanted to be in Fox River.
Eğer dediğin doğruysa o halde Fox River'da olmayı hiç istemediğimi de biliyorsundur.
Okay, so if that's true, then the Morris brothers could still be anchored to the bottom right where they were dropped.
Eğer böyle olduysa, o zaman Morris kardeşlerin cesetleri hala....... denize atıldıkları yerin dibinde bağlı olabilirler.
But if that's true, it won't be easy to catch Kira.
fakat eğer durum buysa, Kira'yı yakalamak hiç de kolay olmayacak.
Yes... But if that's true, then punishing criminals is not this Kira's true intent.
Evet ; ama bu doğruysa, suçluları öldürmek Kira'nın asıl hedefi değil demektir.
Well if that's true, then who is this distributor?
Eğer bu doğruysa, kim bu dağıtımcı?
You know, if that's true, Dominic Whitford is still alive.
Bu doğruysa Dominic Whitford hayatta demektir.
Ok, even if that's true, your body's breaking down, and you're not bryan.
Bak eğer bu doğruysa bile vücudun çürüyor ve sen Bryan değilsin
If that's true, why did Malone tip us off about the post office robbery?
Eğer bu doğruysa, niçin Molone bize posta hane soygununu ihbar etti?
Yeah, that's true. But, um, I have this major party tonight, and I was wondering if, maybe, you could just keep an eye on him for a few hours.
Evet, doğru ama, şey... bu gece büyük bir parti var, ve düşünüyordum da sen belki sen ona birkaç saat göz kulak olabilirsin.
Well, if that's true, we'll just need to get some elimination samples from you- - fingerprints, DNA.
Bu doğruysa, sizi şüpheli listesinden elemek için örnek almamız gerekiyor. Parmak izi, DNA gibi.
NO, I NEVER HAD SEX WITH ERIC. IF THAT'S TRUE, WE'LL BE ARRESTING
Ne kadar gurur duyacaklarını tahmin bile edemiyorum.
If that's true the tank ought to be almost empty.
Bu doğru olsa deponun neredeyse boş olması gerekirdi.
Well, if that's true, you wouldn't mind if we took your prints?
Pekala, eğer bu doğruysa, parmak izini almamızı önemsemezsin?
When you say "we" if you mean - us - this office, that's true.
Biz derken bizim büroda bulunanları kastediyorsanız bu doğru.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]