If that's what you're asking translate Turkish
215 parallel translation
Given the force needed to cause this type of damage, the injury's more consistent with inflicted blunt force trauma than a simple fall, if that's what you're asking.
Bu tür bir hasar için bir kuvvet uygulanmış olması gerekir, bu kırık yere düşmeden çok kör cisim darbesiyle daha uyumludur, eğer sormak istediğin buysa.
If that's what you're asking me.
Eğer sorduğun şey buysa.
- This is the Fillmore residence, but I am not Mr. Fillmore, if that's what you're asking.
- Burası Fillmore malikânesi ancak ben Bay Fillmore değilim. Tabii kendisini soruyorsanız.
YOU CAN'T GO TO MY PLACE IF THAT'S WHAT YOU'RE ASKING.
Eğer niyetin buysa benim evime de gelemezsin.
She's still married to that horse trader Bob Allen, if that's what you're asking.
Eğer sorduğun buysa o hala at tüccarı Bob Allen ile evli.
- Well, I'm not her mother, if that's what you're asking.
- Ben annesi değilim, kastettiğin buysa.
Obviously I'd rather sit, if that's what you're asking.
Açıkçası oturmayı tercih ederdim, eğer sorduğun buysa.
And this is where l developed Elsie's pictures, if that's what you're asking.
Elsie'nin fotoğraflarını da böyle bastım bunu mu soruyordunuz.
I remember last month's supply of replicator rations that you borrowed that you owe me... if that's what you're asking.
Benden ödünç alarak borçlandığın, geçen aya ait sentezleyici hakkımı hatırlıyorum... sormak istediğin buysa.
It wasn't a lifelong ambition, if that's what you're asking.
bir şey değil.
But they are both Barret's, if that's what you're asking.
Ama eğer sorduğunuz buysa, ikisi de gerçek birer Barret,..
We're not hiding any criminals here, Andy, if that's what you're asking.
Burada bir suçlu saklamıyoruz, Andy, eğer bunu soruyorsan.
I slept with her once, if that's what you're asking.
Eğer merak ettiğin buysa onunla bir kez yattım.
Well, I haven't performed any mating rituals if that's what you're asking.
Herhangi bir çiftleşme ritüeli uygulaması yapmadım. Eğer sorduğun buysa.
None of them got anthrax, if that's what you're asking.
Hiçbiri şarbon hastalığına yakalanmadı, öğrenmek istediğiniz buysa.
I've got precise positioning if that's what you're asking
Ölçümlerimiz hassastır. Sormak istediğiniz buysa.
Johnny, it was wonderful, if that's what you're asking.
Johnny, eğer sormak istediğin buysa, harikaydı.
Well, we do have it, if that's what you're asking.
Sorduğun buysa, biz de seks yapıyoruz.
Most women will not be companions, if that's what you're asking.
Balodaki kadınların çoğu "Dost" olmayacak eğer sorduğun buysa.
Oh, he doesn't have aids, if that's what you're asking.
AIDS hastası değil, sorduğun buysa tabii.
I don't think Brian would be dangerous to her, if that's what you're asking.
Eğer bunu soruyorsanız, Brian'ın onun için tehlikeli olacağını sanmıyorum.
I don't know but I want to fuck you, if that's what you're asking.
Bilmiyorum, ama seni sikmek istiyorum, eğer sorduğun buysa.
Well, I ain't no fucking kike, if that's what you're asking me.
Pis bir Yahudi değilim. Bunu soruyorsan eğer...
I'd Iike to be a knight, if that's what you're asking.
Şövalye olmak istiyorum. Sorduğun şey buysa.
Not until after you did it, if that's what you're asking... but with great frequency since then.
Sen yaptıktan sonra, ve merak ediyorsan... o zamandan beri sıkça.
Well, I'm sure not against you, if that's what you're asking.
Karşında değilim. Sorduğun buysa tabii.
You can certainly have my number, if that's what you're asking.
Eğer sorduğun buysa, numaramı alabilirsin.
But he doesn't strike me as being capable of violence, if that's what you're asking.
Ama merak ediyorsan söyleyeyim, şiddet eğilimi olduğunu sanmıyorum.
Well, I don't think they're literally running them down if that's what you're asking, but I do think they're doing something to cause them to get killed.
L onlar adeta aşağı çalışan sanmıyorum.
He's not within the "margin of error" if that's what you're asking.
Hata payı sınırında bile değil eğer bunu soruyorsanız.
Well, there's no signs of sexual abuse, if that's what you're asking.
Sorduğun buysa ırzına geçmemiş.
It wasn't me, if that's what you're asking.
Eğer sorduğunuz buysa, ben değildim.
It hasn't asked me to corrupt anyone else, if that's what you're asking.
Başka birine bir kötülük yapmamı hiç istemedi, eğer sorduğun buysa.
He is outside the chain of command, if that's what you're asking.
Emir zincirinin dışında, eğer bunu soruyorsan.
There's no bad news about Jack, if that's what you're asking.
Demek istediğim Jack hakkında henüz kötü bir haber yok, eğer sormak istediğin buysa.
And, no, she didn't say anything, if that's what you're asking yourself.
Ve, hayır. Bir şey söylemedi. Eğer merak ettiğin buysa.
You've bungled the job, if that's what you're asking.
Beceremedin, eğer sorduğun buysa.
We haven't worked together long enough for you to ask about anything else, so you must be here about the case, and you're asking me how I knew that's what you were gonna ask, to hear if a thought process proceeds an answer.
Bana başka bir şey soracağın kadar uzun süre birlikte çalışmadık. Bu yüzden dava için gelmiş olmalısın. Ve ne soracağını nereden bildiğimi sordun, çünkü düşünce sürecinin bir cevap doğurup doğurmadığını öğrenmek istiyorsun.
Well, I didn't dance a jig if that's what you're asking.
Çok da candan değildim, bunu söyleyebilirim.
My wife passed away, if that's what you're asking.
Karım vefat etti, eğer sorduğunuz buysa.
I wouldn't have killed Maya, if that's what you're asking.
Öğrenmek istediğin buysa, ben olsam Maya'yı öldürmezdim.
If you don't know what it is you're building, you might think about asking somebody, that's all.
Ne yaptığınızı bilmiyorsun ama sorabilirsin. Hepsi bu.
I don't harbor any feelings for her, if that's what you're asking.
Ona karşı hiçbir duygu beslemedim, eğer sorduğun buysa.
- If that's what you're asking.
- Eğer sorduğun buysa...
Since this morning, if that's what you're asking.
Eğer sorduğun buysa.
I don't want you to go if that's what you're asking.
Sorduğun şey buysa gitmeni istemiyorum.
I mean, I love them and everything if that's what you're asking, but I wouldn't say I was an expert.
Onları severim, eğer sorduğun buysa, ama uzman olduğumu söyleyemem.
And if you keep asking me to steal something... That's not stealing. It's just taking what you're giving.
Ve senden bir şeyler çalmamı istiyorsan bunun adı çalmak değildir.
I don't know where Jack is if that's what you're asking.
Eğer sorduğun buysa, Jack'in nerede olduğunu bilmiyorum.
I don't go to church anymore if that's what you're asking.
Merak ediyorsan artık her hafta kiliseye gitmiyorum.
I haven't changed my view, if that's what you're asking.
Bu konuda düşüncelerim değişmedi ; eğer sorunuz buysa.