If that's what you're thinking translate Turkish
179 parallel translation
Nobody ain't gonna sell my brand-new automobile, if that's what you're thinking.
Aklından geçen oysa, kimse yepyeni otomobilimi satamaz.
Uh-uh. There ain't enough there for the two of us, if that's what you're thinking.
İkimiz için yeterli miktarda olduğunu sanmıyorum, eğer düşündüğün buysa.
Lots of wives nag and men hate them and trouble starts, but very, very few of them end up in murder, if that's what you're thinking.
Birçok eş dırdır ediyor, erkekler nefret ediyor ve hırgür çıkıyor ama düşündüğün buysa, bunların çok azı cinayetle sonuçlanıyor.
I didn't kill her, if that's what you're thinking.
Onu ben öldürmedim, eğer öyle düşünüyorsanız.
I have no hard feelings, if that's what you're thinking.
Size gücenmedim eğer düşündüğünüz şey buysa.
I didn't sleep with him if that's what you're thinking.
O ressamla yatmadım, eğer düşündüğün buysa.
No, I'm not impotent if that's what you're thinking.
Hayır, eğer düşüncen buysa iktidarsız değilim.
Then the Moroks caught him. Oh, we didn't hand him over to them if that's what you're thinking.
Morokların eline vermedik onu eğer öyle düşünüyorsan.
Not with Nellie, if that's what you're thinking.
- Nellie ile değil, öyle sanıyorsan.
Rita didn't do it, if that's what you're thinking.
Bak, aklından geçen buysa Rita yapmadı.
I didn't know anything about it, if that's what you're thinking.
Aklından geçen buysa, benim haberim yoktu.
He's not hiding in there, if that's what you're thinking.
Saklandığını sanıyorsanız, kendisi içeride değil.
I don't collect them, if that's what you're thinking, like stamps.
Eğer düşündüğün sayıysa, onları saymıyorum pul sayar gibi.
I got two bottles of ulcer medicine, if that's what you're thinking.
Bavulda iki şişe ülser ilacım var, düşündüğün oysa.
If that's what you're thinking.
Eğer düşündüğünüz buysa.
Well, nothing on our farm killed your friend, if that's what you're thinking.
Arkadaşınızı öldüren bu çiftlikten olan bir şey değildi... eğer düşündüğünüz buysa.
Say, I'm not going to leave Rita, if that's what you're thinking.
Rita'yı bırakmayacağım, düşündüğün buysa.
We're not going to forget this, if that's what you're thinking.
Eğer umduğunuz buysa, bunu asla unutmayız.
And if that's what you're thinking... try shaving first next time...
Bunları düşüneceğine,... gelecek sefere önce traş olmayı dene...
They're both thinking the same thing, if that's what you mean.
İkisi de aynı şeyi düşünüyor, demek istediğin buysa şayet.
If that's what you're thinking, I didn't. That was wrong.
Vurduğumu düşünüyorsan, öyle bir şey yok.
I'm not that waitress, if that's what you're thinking.
Şu garson değilim, düşündüğün buysa.
I didn't send for you, if that's what you're thinking.
Eğer düşündüğünüz buysa, haberi ben yollamadım.
Well, I'm not a spy for Hera, if that's what you're thinking.
Düşündüğün Hera'ya casusluk yapacağımsa Hera'nın casusu değilim.
Well, you know, I was thinking about what you said before and you're right, I've never really been a couple, so if that's the rule I'm gonna go by the rule.
Eee, geçen gün söylediklerini düşünüyordum ve evet sen haklısın, ben daha önce bir çift olmamıştım. Eğer kural böyleyse kurala uyacağım. - Teşekkür ederim, tatlım.
Elephants aren't particularly good jumpers, if that's what you're thinking.
Filler iyi zıplayamazlar, eğer aklınızdan geçen buysa. Hayır.
If that's what you're thinking, you're dead wrong.
Eğer düşündüğün buysa kesinlikle hatalısın.
I won't tell them about you... if that's what you're thinking... if I get caught.
Eğer bunu düşünüyorsan, yakalanırsam onlara sizden bahsetmeyeceğim.
They're not poisonous, if that's what you're thinking.
Zehirli değiller. Eğer düşündüğün buysa.
I wasn't just looking for a fuck, if that's what you're thinking.
Tek istediğim, seni yatağa atmak değildi, eğer düşündüğün buysa.
I am not out to get myself hurt if that's what you're thinking.
Eğer düşündüğün, kendime zarar vermekse, öyle bir şey yapmayacağım.
It's not human, if that's what you're thinking.
Sandığın buysa, insan değildi.
- I'm not the kind of person that would take their own life, if that's what you're thinking, Jack.
- Düşündüğün buysa, ben kendi canını alan insanlardan değilim, Jack.
But the long and tall of it is, he wasn't at the quarry, if that's what you're thinking.
Uzun lafın kısaltması, Stephen taşocağında değildi. Tabii düşündüğünüz şey buysa.
It's not what you think, if that's what you're thinking.
Düşündüğün oysa, sandığın gibi değil.
No special clearances, no matters of national security... if that's what you're thinking.
Özel izinler, ya da ulusal güvenlikle ilgili değil... Eğer düşündüğünüz buysa.
Yeah, but they are not romantically involved, if that's what you're thinking.
- Evet, ama aklından geçen buysa aralarında duygusal bir ilişki yokmuş.
If that's what you're thinking.
Şayet düşüncen buysa.
But, um, if that's what you're thinking,
Ama düşündüğün buysa...
But I won't stop dating women, if that's what you're thinking.
Fakat kadınlarla çıkmaktan vazgeçmem, eğer istediğin buysa.
Well, if that's what you're thinking, I mean, if that's what you're confused about, then maybe we shouldn't be together.
O zaman, eğer böyle düşünüyorsan, yani eğer bu konuda kafan karışmışsa o zaman belki birlikte olmamalıyız.
Didn't look like no horse thief, if that's what you're thinking.
At hırsızına benzemiyordu, düşündüğünüz buysa.
I'm not here to gloat, if that's what you're thinking.
Buraya böbürlenmeye gelmedim, düşündüğün buysa eğer.
She's not there anymore either, if that's what you're thinking.
Aklından geçen buysa, o kız da artık yok.
I'm not still in love with your brother, if that's what you're thinking.
Düşündüğün şey buysa, bil ki artık ağabeyine aşık değilim.
I don't think Pauline will sleep with you, if that's what you're thinking.
Eğer sormak istediğin şey buysa, Pauline'in seninle yatacağını sanmıyorum.
It feels wonderful. It has nothing to do with sex, if that's what you're thinking.
harika bir duygu. düşündüğün buysa, seksle bir ilgisi yok.
I won't sue you, if that's what you're thinking.
Sana dava açmam, aklından bu geçiyorsa eğer.
Because here's the thing... while I was waiting for you to return, I noticed that bag was missing, and I got to thinking... what if you really are Gerri Farber and not Britney, and now you're scamming me?
Çünkü şöyle bir şey oldu- - senin dönmeni beklerken, çantanın kayıp olduğunun farkına vardım ve düşünmeye başladım- - ya sen gerçekten Britney değil de Gerri Farber isen... ve beni dolandırıyorsan?
if that's what you're thinking.
Dedektif Salas saldırıda parmağım olup olmadığını sordu zaten.
I don't have high hopes for it, if that's what you're thinking.
Bu çok güzel.