If you don't trust me translate Turkish
233 parallel translation
If you don't trust me enough to let me have a lock on my door, the least you can do is knock.
- Kapımı kilitlememe izin vermeyecek kadar bana güvenmiyorsun ama en azından girmeden kapıyı çalabilirsin. - Anne!
How can we go on living together if you don't trust me?
Bana güvenmiyorsan nasıl birlikte yaşayacağız?
If you don't trust me, it's all right. I'll just have to do it on my own.
Bana güvenmiyorsun, kendi başıma hallederim.
And if you don't trust me, ask around.
Bana güvenmiyorsan etrafa sor.
If you don't trust me, forget it.
Bana güvenmiyorsanız unutun gitsin.
If I don't... you'll have to trust me till We get back to Tascosa.
Eğer yoksa güven bana, Tascosa'ya döner dönmez alacaksın.
If you don't trust me, nurse, perhaps you'd better take it up with him.
Eğer bana güvenmiyorsan hemşire, belki konuyu ona götürmelisin.
Of course, if you doubt them or don't trust me -
Yeteneklerimden şüphe duyar veya bana güvenmezsen, elbette - Pek emin değilim.
- Don't count on me if you can't trust me.
- Bana güvenmeyin. Bana olan güveniniz kaybolduysa bu sizin sorununuz.
If you make me promise you, it means you don't trust me.
Eğer sana söz vermemi istiyorsan, bu bana güvenmediğin anlamına gelir.
And if you don't trust me...
Ve eğer bana güvenmezsen...
If you're trying to say that you don't trust me completely...
Bana tamamen güvenmediğini söylemeye çalışıyorsan...
If you don't trust me... you will be the ninth Not witness. but body. obviously.
Bana inanmıyorsanız 9. kişi siz olabilirsiniz. 9. şahit değil, 9. ceset.
Of course, if you don't trust me, OK...
Ancak şayet bana güvenmiyorsanız...
If you don't trust me, go to hell!
Bana güvenmiyorsan canın cehenneme!
If you don't trust me with that kind of thing, who're you gonna trust?
Böyle bir işte bana güvenmeyip de... kime güveneceksin?
If you don't trust me, open it.
Bana güvenmiyorsan aç.
If you don't trust me I can't stay at your hotel.
Bana güvenmiyorsanız kalamam otelinizde.
Now, you'll hurt me if you don't trust me, all right?
Şimdi eğer bana güvenmezsen beni sakatlayabilirsin anlaşıldımı?
Bastard, if you don't trust me don't ask me to deal.
Orospu çocuğu! Bana güvenmiyorsan Anlaşma önerme
If you don't trust me...
Eğer bana güvenmiyorsan...
You must trust me even if you don`t trust him!
Ona güvenmiyorsan, bana güven.
If you don't trust me, you can tie me up.
Eğer bana güvenmiyorsan, Beni bağlayabilirsin.
- Send your boy Pete if you don't trust me.
Bana güvenmiyorsan adamın Pete'i yolla.
But if you don't trust me, trust this.
Ama eğer bana inanmıyorsanız, buna inanın.
I wanted to settle it at the end of part one but if you don't trust me..
Ben onu 1. perdenin sonunda halledecektim. ama bana güvenmiyorsanız..
If you don't trust me anymore... just take me out of the boardinghouse.
Artık bana güvenmiyorsan yurttan al.
If you don't trust me. Destroy my martial arts.
eğer bana güvenmiyorsan, dövüş yeteneğimi geri al.
If you think you got this maniac under control, trust me you don't.
Bu manyağı kontrol altında tuttuğunu sanıyorsan, inan bana tutmuyorsun.
If you trust me, don't move.
- Hop, çocuğunun oyuncağını düşürdün! - Hareket etme Frankie.
How can I help you if you don't even trust me?
Eğer bana güvenmezsem sana nasıI yardım edebilirim?
If you don't trust yourself yet, then trust me.
Eğer kendine güvenmiyorsan, o halde bana güven.
But if you don't trust me...
Ama sen bana güvenmiyorsan...
If you don't trust me, Batman, trust him.
Bana güvenmiyorsan Batman, ona güven.
But if you don't trust me, then this doesn't work.
Ama bana güvenmezsen bu iş yürümez.
Even if you don't want to believe me, just once, can't you trust me?
bana inanmak istemesen de, bir kerelik bana güvenemez misin?
This marriage will never work if you don't trust me.
Eğer bana güvenmezsen, bu evlilik asla yürümez.
I don't know if your husband ever told you this but he has a very dangerous job and those two men in that car, like you, think that I'm him only they don't trust me.
Kocan hiç bahsetti mi bilmiyorum ama çok tehlikeli bir işi var. Ve o arabadaki adamlar, tıpkı senin gibi, benim o olduğumu sanıyorlar ve bana güvenmiyorlar.
I don't blame you for being suspicious, but if you want the cure, you'll have to trust me. - The clock is ticking.
Şüphelendiğiniz için sizi suçlamıyorum, ama eğer tedaviyi istiyorsanız bana güvenmeniz lazım ve zamanımız azalıyor.
If I don't take something as payment how can you trust me to keep quiet?
Karşılığında birşey almazsam... sırrı saklayacağıma nasıl güvenebilirsin ki?
- Ask your Dad if you don't trust me.
- Babana bana güvenip güvenmediğini sor.
But if you wanna throw it all away because you don't trust me, then... then I am still gonna make you go to that doctor.
Ama bana güvenmeyip, her şeyi bir kenara atmak istiyorsan yine de seni zorla o doktora götüreceğim.
But you can't help me if you don't trust me.
Ama bana güvenmiyorsan bana yardım edemezsin.
I can understand if you don't trust me...
Bana güvenmemenizi anlayabilirim...
If you love me then why don't you trust me?
beni seviyorsan, o halde neden bana güvenmiyorsun?
- If you don't trust me...
- Eğer bana güvenmiyorsanız...
Trust me, if you don't time this right, you're gonna blow it.
Neil'den ayrılma nedeni aceleci olmasıydı.
Look, if you don't trust me, I'll leave the kid with you until I get back.
Bana güvenmiyorsan ben dönünceye kadar çocuk seninle kalsın.
Hey, if you don't trust me, I'll leave the kid with you until I come back with the dough.
Bana güvenmiyorsan ben dönünceye kadar çocuk seninle kalsın.
If you don't trust doctors, why do you come to see me?
Doktorlara güvenmiyorsan neden beni görmeye geldin?
If you don't trust me, so be it
Eğer bana güvenmiyorsan, öyle olsun.