If you want to talk to me translate Turkish
419 parallel translation
I'll be outside if you want to talk to me.
Eğer benimle konuşmak istersen dışarıda olacağım.
But if you want to talk to me, you can come aboard.
Ama eğer sen benimle konuşmak istersen, karşıma gelebilirsin.
If you want to talk to me, calm down.
Eğer benimle konuşmak istiyorsan, önce sakin ol.
I'll be in my room if you want to talk to me.
Ben odamda olacağım, eğer benimle konuşmak istersen.
If you want to talk to me, you must know the rules.
Benimle konuşmak istiyorsan, kuralları bilmelisin.
If you want to talk to me, say "over" and switch to "transmit".
Benimle konuşmak istiyorsan, anahtarı çevir ve tamam de.
Mi hermano, if you want to talk to me, talk to me as a brother, not as a priest.
Benimle konuşmak istiyorsan, bir kardeş gibi konuş, bir rahip gibi değil.
If you want to talk to me, you can call me in Madison in a few days.
İsterseniz birkaç gün sonra Madison'dan arayın.
If you want to talk to me, talk, and then leave me alone.
Benimle konuşmak istiyorsan konuş ve sonra da beni rahat bırak.
If you want to talk to me, you're either a skydiver or a cop.
- Ya bir polissin ya da bir paraşütçü.
Jane, if you don't want me to talk about this anymore, I won't.
Bu konuda daha fazla konuşmamı istemiyorsan konuşmam.
Look here, young lady... if you want to talk me out of Windward House, save your breath.
Bakın küçük hanım, beni Windward Konağını almaktan vazgeçirmeye çalışıyorsanız nefesinizi boşa harcamayın.
- I don't blame you for being angry... but I want you to know that if you need me and want to talk to me...
- Kızgın olduğunuz için sizi suçlamıyorum ama şunu bilmenizi istiyorum.
But if ever you feel you want to talk to me, you know where you can find me.
Ama bir gün benimle konuşmak isterseniz beni nerede bulabileceğinizi biliyorsunuz.
I don't know what you want me to do, but, if you want me to, I come and talk to her.
Benden ne istediğinizi bilmiyorum, ama eğer istiyorsanız onunla konuşurum.
But I want to talk about it now, first, if you'll let me.
Ama izin veririseniz, sizinle şimdi konuşmak istiyorum.
Look, if you two are in this thing together, I don't care, it's none of my business, but I want to talk to Marion and I want her to tell me it's none of my business and then I'll go...
İkiniz bu işte birlikteyseniz beni ilgilendirmez ama bunu Marion'un söylemesini istiyorum, sonra giderim.
Now if there's anyone you want me to talk to about this.
Şimdi, bu konu hakkında konuşmamı istediğini birisi varsa...
I don't want to take up your time, so if you let me talk to Miss Hazeltine...
Bay MacNamara, zamanınızı almak istemiyorum. Bayan Hazeltine'la konuşmama lütfen izin verin.
If you want to sweet-talk me, do it in numbers!
Beni tatlı sözlerle ikna edecekseniz rakamlarla yapın!
Well I'll do whatever you say but... if you don't want me to talk to you and you won't come in...
Nasıl isterseniz. Ama içeri gelseydiniz.
Well, if you want to know about the mastermind, don't talk to me.
Bunu öğrenmek istiyorsanız benimle konuşmayın.
You can talk to me if you want, but I don't want you near me.
İstiyorsan benimle konuşabilirsin, ama seni yanımda istemiyorum.
If you want to talk it over, you know where to find me.
Görüşmek istersen beni nerede bulacağını biliyorsun.
So now, if you boys want to talk business with me what you've got to do is get your offer way up there in the air, where it belongs.
Eğer benimle iş konuşmak istiyorsanız... teklifinizi çok yükseltmelisiniz, bu işin hakkı da budur.
I mean, if you want me to talk to him...
Demek istiyorum ki, eğer onunla konuşmamı isterseniz...
If you ever have anything of a serious nature on your mind at all I want you to come in here and talk to me because that's why I have my office on this floor, to be close to my girls.
Ne zaman kafana takılan ciddi bir şey olursa buraya gelip benimle konuşmanı istiyorum çünkü ofisim bu yüzden bu katta, kızlarıma yakın olmak için.
If you want to know what's true, how come you don't talk to me?
Gerçek olup olmadığını öğrenmek için neden benimle konuşmadınız?
You can stand here with me if you want but you'll have to agree not to talk about the heat.
Burada benimle durabilirsiniz, sıcaktan söz etmemek şartıyla.
Marshal if you need anything if you just want to talk please call me.
Komiserim bir şeye ihtiyacınız olursa konuşmak isterseniz lütfen arayın beni.
Call me if you want to talk.
Konuşmak istersen ara beni.
One of these days you're gonna realise that if you want to get back together with me, you'll have to talk a little nicer.
Benimle tekrar birlikte olmak istiyorsan benimle daha güzel konuşman gerektiğini anlayacaksın bir gün.
If you want to talk to him, you talk to me.
Onunla konuşmak istersen benimle konuş.
So, that's what I want to tell you, is that if you ever want to talk to somebody, talk to me.
Demek istediğim, biriyle konuşmak istersen, benimle konuşabilirsin.
You know where to find me... if you want to talk.
Konuşmak istersen beni nerede bulacağını biliyorsun.
you shouldn't have called me... if you didn't want to talk about your tv.
Eğer Tv'in hakkında konuşmak istmiyorsan Beni çağırmamalıydın.
If there's anything you want to tell me or talk about, anything I can do, just let me know. ( door shuts ) You could read me the last chapter of Great Expectations.
Eğer bana anlatacak yada söyleyeceğiniz bir şey varsa, elimden geleni yapabilirim, yeter ki bileyim. BanaBüyük Umutlari adındaki eserin son bölümünü okuyabilirdin.
I would like to talk with you. If you come with me to the hotel, must that directly mean, that I want you? You?
Seninle konuşmak isterim.
If you want a toy to play with, talk to Russell, not to me.
Oyuncak istiyorsan Doktor Russell'la konuş. Benimle değil.
You want me to talk with the Federal Bureau of Narcotics see if they have any problems?
Narkotik birimine mi haber vereyim? Belki bildikleri bir mevzu vardır.
If you want to talk to a Maria why call me?
Madem Maria diye biriyle konuşmak istiyorsun... niye beni aradın ki?
If you want to play something, come and talk to me.
Bir şeyler oynamak istersen, gelip benimle konuş.
- If you want me to talk- -
- Konuşmamı isterseniz...
If you want to talk about this, you know where to find me.
Bu konu hakkında konuşmak istersen, beni nerede bulacağını biliyorsun.
You just tell Mr. Enright that if he doesn't want to talk to me, maybe the district attorney would like to talk to me.
Bay Enright'a söyleyin benimle konuşmak istemezse savcıyla... konuşmak zorunda kalacak.
And if you want to talk later, you know where to find me.
Sonra konuşmak istersen beni nerede bulacağını biliyorsun.
Anyway, if you ever want to talk about this some more you know where to find me. Anytime.
Bu konuda daha fazla konuşmak istersen beni nerede bulacağını biliyorsun.
If you don't want to talk to the only person who can get you off this station, that's fine with me.
Sizi bu istasyondan çıkarabilecek tek kişi ile konuşmak istemiyorsanız benim için hava hoş.
If you don't want to talk to me in that way then I think I should go.
Benimle o tarz konuşmak istiyorsan gitmeliyim.
If you want me to stay and talk you better not call for security this time.
Kalıp konuşmamı istiyorsan bu sefer güvenliği çağırma.
If you want to talk about character, Bob... you better come at me with more than a burning flag and a membership card.
Karakterlerden söz etmek istiyorsan, Bob karşıma yanan bir bayrak ve üyelik kartından daha önemli şeylerle çıkmak zorundasın.