English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Iffy

Iffy translate Turkish

141 parallel translation
This is all pretty iffy.
Bu iş pek tekin değil sanki.
It's too iffy.
Çok değişken.
Knowing the boys as I do, I would say that was... well, iffy.
Çocukları benim gibi tanısaydın, bunun biraz şey olduğunu düşünürdün... şey, şüpheli.
We're OK on "balls." We're iffy on "son of a bitch." And even "asshole" is somewhat... anatomically potentially forgivable...
"hayalara" tamam, "( Küfür )" ilgili olarak şüpheliyiz... ve "pislik" ise bir tür insana özgü... olduğundan affedilebilir...
An iffy case.
Şüpheli bir dava.
The bugger was using it for his iffy share deals.
Adi herifin orayı şüpheli hisseler için kullandığı ortaya çıktı.
Um, I'm still iffy on whether bowling is an actual sport.
Hâlâ bowlingin gerçek bir spor olduğu ile ilgili şüphelerim var.
Anything else you get around here is a little iffy.
Burada bulabileceğin diğer herşey biraz vasat.
No painful and iffy transplants. No silly toupees or weaves. Just a full head of beautiful, living hair.
Ne acıveren saç ekimleri, ne de aptalca masraflar sadece başı saran muhteşem saçlar.
Drafty, stuffy, and the pasta is kind of iffy.
Soğuk, iç bunaltıcı ve makarnası kötü.
I knew my theory was iffy, but when I told the guys, they looked at me like I'd lost my mind.
Teorimin şüpheli olduğunu biliyordum ama çocuklara söylediğim zaman, sanki aklımı kaybetmişim gibi bana baktılar.
"that bloody chainsaw in the backseat looks kind of iffy, but she's got a cute smile!"
"Arka koltuktaki elektrikli testere şüpheli gözüküyor ama tatlı b, ir gülüşü var!"
It's a bit iffy.
Alengirlidir.
But this is not iffy.
Ama burada alengirli bir durum yok.
I took a home test and it was iffy, so I went to see my doctor.
- Henüz emin değilim. Gebelik testi yaptım. Sonuç şüpheli çıktı.
Yeah, you tell Crawdaddy I'm a little swamped today, so dinner's looking iffy.
Evet, Crawdaddy'e bugün işlerimin başımdan aşkın olduğunu ve akşam yemeğine çıkamayabileceğimizi söyle.
Isn't that whole area a little iffy?
Tüm bu bölge biraz şüpheli değil mi?
Anderson, the food's good here, but the service is a little iffy.
Anderson, yemekler burada iyi ama servis pek iyi değil.
Gary, you were on a scaffolding, so unless Siegfried and Roy were involved, the whole thing sounds a little iffy.
Gary, iskelenin üzerindeydin bu işe sihirbazlar karışmadıkça biraz şüpheli görünüyor.
Power's iffy.
Tertibatinizin kapasitesi süpheli.
Everyone knows herniated discs are iffy.
Herkes disklerin kolay iyileşmediğini bilir.
I'm gonna pass, because I was kind of iffy when it was puppies.
Ben yokum, çünkü yavrular konusunda biraz şüpheliyim.
Look, all I know is the food looked iffy.
Bak, biliyorsun yemek biraz berbat görünüyor.
An iffy part of town.
Şehrin belirsiz bölgesi, ne demek istediğimi anlıyor musun?
Anyway, we're on Space Mountain and Ross starts to feel a little iffy.
Space Mountain'a bindik ve Ross biraz kötü hissetmeye başladı.
You know, nobody ever said anything iffy about Lloyd Garroway.
Kimse onun hakkında şüpheli bir şey söylemedi.
I was hoping for one more, but that's looking iffy.
Bir kişi daha bekliyordum.
It got iffy, so we kicked her out of the car and George Jetson.
Şüphelenmeye başladı, biz de onu arabadan indirdik.
But you'brother'stay put in Tartu until these iffy times are over.
Ama kardeşim şu belirsiz durumlar bitene kadar sen Tartu'da kal.
Well, it was a bit iffy, but it was a fairly good chance he'd keep moving with his profile.
Biraz şüpheliydi, ama profilden yürümeye devam etmesi oldukça iyi bir şanstı.
It's the touching we're a little iffy on.
Bizi rahatsız eden dokunulması.
- It's iffy.
- Belli olmaz.
Iffy, iffy data, if not downright fabricated.
Belirsiz bilgi, tamamen uydurma değilse bile.
I was wondering how that child fared. Iffy.
- Çocuğu merak etmiştim.
Iffy eyewitnesses, no evidence, no follow-up.
Şüpheli görgü tanıkları, kanıt yok, takip yok.
- Still pretty iffy.
- Hala biraz şüphelidir.
Same mom. Dad's a little iffy.
Baba kısmı şüpheli.
Frankly, I think with you any sort of human interaction is pretty iffy.
Açıkçası, seninle insan ilişkileri bile şüpheli.
Sounds a bit iffy, doesn't it?
Kulağa pek de hoş gelmiyor, değil mi?
It's really iffy.
Bence çok şüpheli bir durum.
That llama was really iffy.
O lama dan şüphelenmiştim zaten.
Ah! You make one iffy u-turn.
- Şüpheli bir u dönüşü yapıyorsun...
When your psyche gets iffy, you can't get a stiffy.
Ruhun yorulduğunda, sertleşemessin bir daha. Kes şunu.
Well, the doctor's not100 % positive, but it's very, very iffy.
Doktor yüzde yüz emin değil ama, çok, çok şüpheli.
Listen, I know that you don't like to hear it, but Purdy's always felt a little... iffy to me.
Dinle, duymaktan hoşlanmadığını biliyorum ama Purdy hep bana biraz "şüpheli" gelmişti.
"Iffy"?
"Şüpheli" mi?
You know, iffy.
Bilirsin, "şüpheli" hani.
What does "iffy" mean?
"Şüpheli" de ne demek?
And your water pick's kind of iffy.
ve elektrikli diş fırçanda biraz şüpheli.
He's gonna be fine, but the use of his right hand is pretty iffy.
Tabii harika kısmı bu değil. İyileşecekmiş ama sağ elini pek kullanamıyormuş.
Look, Scotty, I may be able to get an iffy ticket thrown out. But next time will you please take a cab?
Bak, Scotty, şüpheli bilet reddinde bulunabilirim ama bir dahaki sefere, lütfen taksiye biner misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]