English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Immensity

Immensity translate Turkish

68 parallel translation
Do you realize the immensity of our moral responsibility?
Ahlaki sorumluluklarımızın büyüklüğünün farkında mısınız?
First this little planet and its winds and waves... and then all the laws of mind and matter that restrain him. Then the planets about him... and, at last, out across immensity to the stars.
Önce bu küçük uyduyu ve onun rüzgarını ve dalgalarını sonra da aklına gem vuran ne varsa onu kırıp gezegenleri ve de sonunda enginliğin içinden yıldızları.
The light ringing of the small bell rose to the sky like a weak voice soon drowned in the blue immensity
Küçük çanın hafiften çalışı, zayıf bir ses gibi gökyüzüne yükselmiş kısa bir süre sonra da mavi sonsuzlukta boğulmuştu.
We were stunned by its immensity.
Her tarafı kaplayıp boğacak ölçekte.
and immensity of our universe.
... ve evrenimizin büyüklüğüdür.
In all the immensity of our universe and the galaxies beyond... the Earth will not be missed.
Evrenimizin ve ötelerdeki galaksilerin enginliği içinde... dünyanın yokluğu hissedilmeyecek.
Our history might have taken a quite different turn... had Colonel William Hicks not forgotten, if he ever knew... the Sudan's great fact- - its immensity.
Tarihimiz farklı bir yöne kaymış olabilirdi eğer Albay William Hicks, çok iyi bildiği şeyi unutmasaydı... Sudan'ın gerçekliği : Onun büyüklüğü.
When foreign lords and sovereigns come to visit us, the immensity and novelty of the palace's layout will show them the extent of France's power.
Yabancı lordlar ve hükümdarlar bizi ziyarete geldiğinde, sarayın düzeninin yeniliği ve sınırsızlığı Fransa'nın gücünün ne kadar büyük olduğunu onlara gösterecektir.
In the immensity of the universe everything is possible.
Uçsuz bucaksız bir evrende her şey mümkündür.
By neglecting the originality of the historical role of the bourgeoisie, one masks the concrete originality... of the proletarian project... which can accomplish... nothing save by carrying its own colors... and by knowing "the immensity of its tasks".
Burjuvazinin tarihteki rolünün özgünlügünü dikkate almayan ayni zamanda proletarya projesinin kendi bayraklarini tasimayip "görevinin büyüklügü" nü fark etmedikçe " hiçbir yere varamayacak olan kendine has özgünlügünü gözden kaçirmaya da egilimlidir.
See the immensity of the flames.
Alevlerin büyüklüğü gelsin gözlerinizin önüne.
And throughout this immensity of time, the land remained sterile.
Bu çok uzun zaman boyunca topraklar verimsiz olarak kaldı.
Countless worlds, numberless moments an immensity of space and time.
Sayısız dünyalar, sonsuz anlar uzay ve zamanın enginliğini yansıtıyor.
Lost somewhere between immensity and eternity is our tiny planetary home, the Earth.
Küçük gezegenimiz Dünya ise, bu büyüklügün sonsuzlugunda bir yerlerde kaybolmus.
A tiny, spherical world, afloat in an immensity of space and time.
Ufacik küresel bir dünya, uzayin uçsuz bucaksiz boslugunda ve zamanin içinde sürükleniyor.
"THAT, IN IMMENSITY, THERE'S ONE LONELIER THAN YOU."
Bu, inanılmaz boyutta, sadece biri senden daha yalnız.
I assumed that there would be some malleability about Marlon, and I also didn't realize the immensity of the constructions and stuff.
Marlon'un biraz daha uysal olacağını düşünmüştüm. Ayrıca bu kadar büyük bir iş yükü olacağını hesap etmemiştim.
The sea, I thought... the immensity.
Denizi... sonsuzluğu düşündüm.
The immensity of space is both a blessing and a curse.
Uzayın uçsuz bucaklığı hem kutsama hem de lanettir.
They'll march through the shadow of the valley of your immensity see the righteousness of my cause.
Erkekler etrafımda toplanacak. Geniş vadinizin gölgesinden geçip yürüyecekler ve benim davamın haklılığını görecekler.
Despite its great power The sea invites contemplation What is our place beside the immensity of the ocean
Büyük gücüne karşılık, okyanus genişliğinin yanında bizim yerimizin ne olduğu konusunda, deniz bizi düşünmeye davet eder.
However, he has been forced to put something immeasurable on his shoulders, because of his dream's immensity and purity.
Ama hayalleri saf ve büyüktü.
And I think of eternity and of past ages, and of the current and alive, and of its sound, and in this immensity my thoughts drawn, and sweet to me is shipwrecking in this sea.
Sonsuzluğu ve akıp giden zamanı, şu anı, yaşayanları ve seslerini düşünüyorum, ve bu enginlikte düşüncelerim boğuluyor ve bu denizde gemilerim karaya oturuyor.
But you begin to get a sense of its immensity at every step, As the mountain slowly reveals itself. And you begin to notice things
Ama dağ kendini yavaş yavaş ifşa ettiğinde ne kadar muazzam olduğunu attığınız her adımda hissetmeye ve daha önce hayalinize bile gelmemiş şeyleri fark etmeye başlarsınız.
- ls an immensity, it's confusing.
- Uçsuz bucaksızdır, afallatıcı.
I'm going to join... the immensity.
Sonunda kavuşuyorum sonsuzluğa.
ONLY THEY COULD UNDERSTAND THE IMMENSITY.
Yüceliği ancak dağlar anlardı.
The immensity.
Hangar gibi.
~ ~ or may the ocean lose its immensity... ~ ~
Ya da okyanus uçsuz bucaksız Genişliğini kaybetse de
Are we to find other life amongst this inconceivable immensity of galaxies and clusters of galaxies and clusters of clusters which are speeding apart into the ever-expanding distance? Is mankind all there is?
Biz bu engin galaksilerde diğer yaşam formlarını bulacağız ve galaksi kümelerinde sürekli genişleyen evrende sadece insanlarmı var?
The immensity of the herd can only be properly appreciated from the air.
Sürünün muazzam büyüklüğü, ancak havadan bakıldığında anlaşılabilir.
It may be that across the immensity of space, they have learned their lessons, and even now await their opportunity.
Belki uçsuz bucaksız uzaydakiler, derslerini almışlardı ya da belki de başka bir fırsat için bekliyorlardı.
Fear of the immensity.
Uçsuz bucaksızlığın korkusu.
Coming out of the vast unknown, out of the immensity,
Engin bilinmeyenden, sınırsızlıktan,
There was peace and immensity, and I... I...
Huzur ve sonsuzluk vardı, ve ben... ben...
The truth is... I was afraid of the immensity of your love, and i thought...
Gerçek şu ki aşkının büyüklüğünden korkmuştum ve düşündüm de...
tiny bubbles lost in the immensity, and we have the capacity to understand all that.
Biz buradayız biz, insanoğlu yoğunluk içinde kaybolan minnacık minnacık bir tozuz Ama bunları anlama kapasitesine sahibiz
When I was on my way over here, we were landing and I was looking out the window at all the box houses, and cars, and highways, just how it all organized everything the sheer immensity of it all.
Buraya geliş yolunda inişe geçtiğimizde ve uçağın penceresinden tüm kutu evlere, arabalara ve otoyollara bakıyordum. Her şeyin ne kadar da düzenli olduğuna ve çok büyük olduğuna.
I think we shrink from the immensity of the purpose we are here for. "
"Bence burada olma amacımızın sınırsızlığından çekiniyoruz."
- Immensity.
Uçsuz bucaksız olması.
Immensity... because it's so immense.
Uçsuz bucaksız olması. Çünkü çok büyük.
Facing the immensity, I guess.
Uçsuz bucaksızla yüzleşiyorum sanırım.
Among them were Paula and her son Javier, who 4 years later would be buried somewhere in the immensity of Russia.
Aralarında, Paula ve cenazesi.. .. Rusya'nın uçsuz bucaksız topraklarında gömülecek olan 4 yaşındaki oğlu Javier de vardı.
Compared to the immensity of the cosmos,... the problems of the Chilean people might seem insignificant.
Evrenin sonsuzluğu ile karşılaştırıldığında... Şililerin problemleri önemsiz görünebilir.
'It's this immensity that gives the sun its furthest reaching influence..... gravity.
Bu kütle yoğunluğu sayesinde çok uzaklara kadar etkisini gösterebilecek çekim kuvvetine sahiptir.
Well, we are just the latest in a long line of lucky survivors, born out of death, destruction, and the immensity of deep time.
Hayatta kalan şanslı canlılardan oluşan uzun bir sıranın son üyeleriyiz. Ölüm, yıkım ve zamanın derinliğinin enginliğinden doğduk.
Your kindness. Your strength. Your immensity of spirit.
Kibarlığın, kuvvetin, uçsuz bucaksız bir canlılık.
Teasing me with its nearness and immensity
Yakınlığı ve büyüklüğüyle beni taciz ediyor
"Massenet's Meditation, for instance," and I worry that my nervous system "is ill-equipped to contain such immensity of feeling".
"Mesela Massenet'nin Tefekkürü ve bu tarz büyük hisler ile donatılmadığımdan sinir sistemim için endişeleniyorum."
Whatever happened to immensity?
Okyanusun uçsuz bucaksızlığına ne oldu?
Immensity is not so scary when I have our family to help me face it.
Ailemiz yanımda onunla yüzleşmeme yardım ederken, okyanusun enginliği o kadar korkutucu değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]