English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Immerse

Immerse translate Turkish

132 parallel translation
If we immerse this sheet in the solution of florescent salts, dry it and then photograph it by ultraviolet light the fibers broken by the writing will absorbed less of the solution than other parts of the paper.
Eğer bu kağıdı flüoresan tuzuna temas ettirir kurutur ve ultraviyole ışınıyla resmini çekersek yazı sebebiyle kırılan fiberler kağıdın diğer kısımlarına göre daha az çözeltiye temas edecektir.
I will immerse you rather than have you go to the Presbyterians.
Presbiteryanlara gitmen yerine seni ben vaftiz edeceğim.
You tear off half of the nail, bruising the spots where it is attached to the flesh ; you tear away the cuticle nearly all the way back to the top joint until beads of blood start to appear, until your fingers are so painful that, for hours, the slightest contact is so unbearable that you can no longer pick things up and you have to go and immerse your hands in scalding hot water.
Tırnağının yarısını koparıyorsun, etine tutunduğu yerden sökerek kaldırıyorsun ölü derileri artık kanayana parmakların saatlerce en ufak temasta hiç bir şeyi tutamayacak, artık dayanamayıp elini sıcak suya sokacak derecede acıyana kadar.
As a responsible politician you will take the study mission seriously, so I will let you immerse yourself in the material.
Bir politikacı olarak hep ciddi görevlerin var, bu yüzden sana kendi kendine test etme izni veriyorum.
"Object of the language conversion sack is to immerse the student..."
"Konuşma dilinin nesnesi çuvaldır ve öğrenci onu daldırır..."
The sins of man will immerse the world.
Kulların günahları dünyayı karanlığa gömecek.
Marvelous technology is at our disposal. Instead of reaching up to new heights, we're gonna see how far down we can go. How deep into the muck we can immerse ourselves.
Elimizde harika bir teknoloji var, ama biz ne kadar yükselebileceğimize bakmak yerine ne kadar alçalabileceğimize kendimizi ne kadar batırabileceğimizi seyrediyoruz.
I inhaled deeply, silently, to immerse myself in her smell.
Derinden ve sessizce içime çekip kendimi onun kokusuna kaptırırdım.
I can't immerse myself in facts.
Gerçeğe tam olarak kendimi gömemiyorum.
Perhaps you need to immerse yourself in Klingon beliefs in order to discover if they can hold any truth for you.
Belki de sana gerçeği ifade edip etmediğini keşfedebilmeniz için kendinizi Klingon inancının içine götürmeniz gereklidir.
Besides, if I'm going to live here with you humanoids, I may as well immerse myself in your rituals.
Üstelik, eğer burada siz insansılarla birlikte yaşıyorsam törenlerinize de katılmalıyım.
And to immerse myself in water... oh, do you know what joy this is?
Ve kendimi, bu şekilde suya daldırmayı... oh, bunun ne kadar eğlenceli bir şey olduğunu biliyor musunuz?
Immerse yourself and get help the legal department.
Hemen teslim ol. Hemen teslim olursan, tüm hukuk departmanını senin için seferber ederim.
I want to throw off my vows and immerse myself in your wonderful culture.
Yeminlerimden kurtulmak ve mükemmel kültürünüze kendimi adamak istiyorum.
It says you're not supposed to immerse it in water.
Suda batmasını beklemeyin diyor.
That's what none of them understand- - the need to immerse oneself.
Hiç kimsenin anlamadığı şey de bu... kendini kaptırmak.
Sufi, go with Avinash and Gurdeep... and immerse Nilu's ashes in the Ganges at Hardwar.
Sufi, Avinaş ve Gurdip'le git. Nilu'nun küllerini al... ve onları Haridvar'dan Ganj nehrine dök.
If you find that one thing, why not immerse yourself in it?
Evet, ama o bir şeyi bulacak kadar şanslıysan neden kendini ona vermeyesin ki?
And as much as I want to immerse myself in the Seek and in the next level of existence, I cannot abandon you all.
Ve ne kadar kendimi Arayışa ve sonraki var oluş seviyesine adamak istesem de hiç birinizi terk edemem.
To immerse ourselves in the oblivion of actions and know we're making it happen.
Eylemlerin unutuşuna kendimizi bırakmak ve onları gerçekleştiriyor olduğumuzu bilmek.
You must immerse yourself 101 times.
Kendini 101 kere suya sokmalısın.
But her tumors can be driven out if I immerse her in Chinese herbs everyday
Ama eğer ona her gün şifalı Çin bitkileri verirsem tümörü yok edebilirim.
Or, you know, anything you want to buy or... Or build or immerse yourself in? 'Cause we're here to listen.
Almak, yapmak veya ilgilenmek istediğin başka bir şey var mı?
Promise me Ram, that you will not immerse my ashes alone...
Söz ver Ram, beni tek başına yakmayacağına söz ver.
Immerse my ashes in my India, dear.
Mutlu olmamı istiyorsan küllerimi Hindistanıma götür, kızım.
Just immerse me there.
Sadece, benim küllerimi de oraya dök.
And it's in our interest to quietly immerse the ashes and.. .. leave from here.
Bizim için en iyisi, sessizce külleri nehire döküp gitmek olur.
No, I want to immerse the ashes with the complete rituals.
Hayır, ayinin tamamını yaptıktan sonra külleri dökmek istiyorum.
Just immerse me there.
Küllerimi oraya dök.
Immerse the Indian in the waters of civilization and hold him there until he is thoroughly soaked.
Kızılderilileri uygarlık suyuna batırıp sırılsıklam olana kadar orada tutmalı!
If you came across them, somebody like myself... who was a musical expeditionary... you know, you just would have to immerse yourself in them.
Benim gibi bir müzik kaşifi... o plaklara rast gelince... onlardan sonuna kadar yararlanması gerekir.
I think that the way that people immerse themselves in alcohol, in drugs, in television, in any of the addictions that our culture throws up
Bana göre insanların kendilerini alkol uyuşturucu, televizyon ya da kültürümüzün önümüze attığı diğer her türlü bağımlılığa boğması kasıtlı bir eylem olarak görülebilir.
Immerse me in your eyes.
Beni gözlerine al.
At a time when one normally feels frightful... you run out of your senses and immerse in a ghost's embrace.
Bir zamanlar biri korktuğu zaman sağduyusunu yitirir ve kendini bir hayaletin kucağına atardı.
My heart.. as vast as the sea Come, let me immerse you in my heart
kaptırdım, kalbimi kaptırdım kaptırdım, kalbimi kaptırdım, tatlım
I was thinking about howyou said we should immerse ourselves in the culture.
! Kendimizi kültürle birleştirmeliyiz dediğini hatırladım da.
I went to Spain for a week to immerse myself in Cervantes, wound up staying for two months and almost joined the French Foreign Legion.
Kendimi Cervantes'e boğmak için bir hafta İspanya'ya gittim. İki ay kaldım ve neredeyse Fransız Yabancı Lejyonu'na katılıyordum.
To immerse myself in someone else and to wake a heart long afraid to feel.
Kendimi başka birine kaptırmayı ve korkmaya başlayan kalbimi uyandırmayı.
As an anthropologist, you try to immerse yourself in a culture without distorting it with your own presence.
Antroplog olarak, kendi varlıgınızı farkettirmeden bir kültüre kendinizi kaptırırsınız.
I want to completely immerse in sex.
Her şeyimle seksin içine dalmak istiyorum.
There's a popular belief amongst anthropologists that you must immerse yourself in an unfamiliar world in order to truly understand your own.
Antropologlar arasında, kendi dünyanı gerçek manada anlayabilmek için, kendini sana yabancı bir dünyanın içerisine kaptırman gerektiğine dair yaygın bir kanı vardır.
Charlie's voice : Sitting there on the lawn, watching Mick immerse himself in great literature,
Mick çimlerin üzerindeki sandalyede oturmuş, kendini harika edebi bir esere kaptırmıştı.
Well, yes. If I'm gonna integrate into earth society, we thought it was very important that I immerse myself in the local cultural offerings.
Evet, eğer ben dünya toplumuyla kaynaşacaksam, yerel kültürün öğelerine dalmamın çok önemli olduğunu düşündük.
Don't think you can immerse yourself in darkness and emerge unscathed.
Kendini karanlığa kaptırıp buradan sağsalim çıkabileceğini sanma sakın.
Please immerse me in it.
Lütfen onu kalbime koyun.
And you want to immerse yourself in me.
Kendini bana kaptırmak istiyorsun
Immerse in water and they become very big.
Su ekliyorsun şişiyorlar.
'She is in search of a person Who can immerse her in his heart.'
Onu kalbine alacak birini arıyor.
Let me immerse in these Wonderful thoughts.
Harika düşüncelere dalayım.
You need lines to'immerse'yourself into the character.
Bence kendini kaptırdığın tek şey, baş rolde olma hevesin.
- let's immerse him.
- Daldıralım şunu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]