English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Impairs

Impairs translate Turkish

22 parallel translation
Alcohol reduces the white blood cell count, which deteriorates the immune system and impairs judgment, and also...
Alkol bağışıklık sistemini kötüleştirir, beyaz kan hücresi sayısını azaltır, karar vermeyi zorlaştırır ve bir de...
Alcohol reduces the white blood cell count, which deteriorates the immune system... and impairs judgment, which can result in second and third Woo-Rahm!
Alkol beyaz kan hücresi sayısını azaltır, bağışıklık sistemini kötüleştirir karar vermeyi zorlaştırır ve ikinci ve üçüncü Woo-Rahm'lara neden olur.
This in no way impairs your right to call me on the field of honour at a later date.
Umarım ilerleyen günlerde, onur mücadelemizi etkilemeyecektir.
It means that there's a disability that impairs the sensory input... and how it's processed.
Duyumsal algıyı ve bunun işleyişini zayıflatan bir özüre sahip olduğu anlamına geliyor.
My client is suffering from a mental disorder which impairs his judgment.
Müvekkilim, yargı yeteneğini etkileyen bir akıl hastalığı yaşıyor.
Synthehol impairs my cortical function.
Synthehol Kortikal fonksiyonlarımı bozuyor. Su yeterli. - --ÇN :
It impairs your judgement.
Düşünce şeklin değişti.
Plus the magnet impairs your inhibition unit and makes you sing folk songs.
Ayrıca mıknatısı senin mutluluk birimini etkileyip, şarkı söyletiyor.
An isolytic shock instantly impairs the, uh... the nervous...
İzolitik birşok anında sinirleri... bozuluyor.
Uh, I heard this rumor that alcohol impairs your judgment.
Alkolün, karar verme yetini zayıflattığı söylentisini duymuştum.
It impairs their ability to communicate, and when they can't communicate, they withdraw.
İletişim yeteneklerini bozuyor, ve onlar da iletişim kuramayınca, geri çekiliyorlar.
It impairs your immune system, makes you susceptible to all the AIDS stuff without actually having AIDS.
Bağışıklık sistemini zayıflatıp, AIDS olmamana rağmen AIDS'de görülen komplikasyonlara karşı seni savunmasız kılıyor.
A flash-bang grenade temporarily impairs hearing and vision.
Flaş bombası geçici olarak duymayı ve görmeyi zayıflatır.
It's a hallucigenic gas, which impairs rational and cognitive functions of the brain.
Halüsinasyonlara sebep olan gerçekliği algınızı, beyninizi uyuşturup düşünmenizi engelleyen bir çeşit gaz.
If you care too much, it impairs your judgment.
Fazla değer verirsen, karar verme yetini etkiler.
Panic impairs judgment.
- Panik kararı etkiler.
Adrenaline impairs cognitive sequencing, but still...
Adrenalin zihinsel dizlimi azaltır, ama hala...
Uh-hmm... unfortunately, Indian food impairs my gift.
Ne yazık ki, Hint yemeği yeteneklerimi harap ediyor.
It impairs your judgment.
Muhakeme gücün azalmış.
It impairs our judgment.
Karar yetimizi zayıflatır.
And it impairs my ability to secure future work.
Gelecekte iş almamı sağlayacak yeteneğime de zarar verir.
Alcohol impairs your ability to make good decisions.
Alkol insanın iyi kararlar verme yeteneğini köreltir. Bu yeteneğin sende değil onda körelmesini istiyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]