English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Impaled

Impaled translate Turkish

228 parallel translation
A lightning impaled the white.
# Bir şimşek beyaz ren geyiğini delip geçmiş.
I'll make my heaven to dream... upon the crown... and, whiles I live, to account this world but hell... until this misshaped trunk that bears this head... be round impaled with a glorious - crown.
Yaşadığım süre cehennemim olacak bu dünya, bu kafayı taşıyan biçimsiz vücudumu görkemli bir taç süslemezse.
Impaled upon a stake, and there be left for all men to see and remember... that only a king... may slay a king.
Kazığa çakılmış olarak bırakılacaksın ki, tüm askerler görüp şunu anımsasın bir kralı, ancak başka bir kral öldürebilir.
As you can see, ladies and gentlemen, my assistant's head... has been completely impaled by the daggers.
Gördüğünüz gibi, bayanlar ve baylar, yardımcımın kafası bıçak dolu kutunun içinde sıkışmış durumda.
This planet is impaled on a roasting spit slowly but inexorably being seared and blistered by the fire in the sky.
Bu gezegen, bir kebap şişine geçirilmiş, gökteki ateşle yavaşça ama acımasızca kavrulup yakılıyor.
I was supposed to be impaled upon it.
Üzerine saplanmam bekleniyordu.
Your King is very kind. I'd have had you impaled!
- Senin Kral'ın çok sevecen, ben olsaydım kazığa oturturdum.
Impaled?
- Kazıkmı?
"Soon you will be impaled!"
"Yakında hepiniz, kazığa oturtulacaksınız!"
They carry stakes, but what's impaled on those stakes?
Kazıklar taşıyorlar, ama ne geçirilmiş o kazıklara?
These are meticulously selected cuts... impaled with onions and garlic for flavor... and turned over and over a bare flame... until the meat sizzles and the juices run out.
Lezzet katması için arasına soğan ve domates de dizilmiş, et kızarana dek defalarca çevrilmiş, suyu akmış.
A brass unicorn has been catapulted across a London street and impaled an eminent surgeon.
Pirinç bir tek boynuz Londra caddesinin bir ucundan fırlatılıyor ve seçkin bir cerraha saplanıyor.
Now, how about a bizarre touch? A tear-drenched pom-pom impaled upon a splinter of glass?
Cama biraz kumaş parçası takılması gibi mesela?
When they catch them, first thing have Yakin impaled, and then...
Yakalar yakalamaz onu kazığa oturtup, sonra da...
You've angered me... I knock you down on the floor... and you get impaled on a spike... sticking up out of the floor.
Beni kızdırdın... seni yere devirdim... ve sen, döşemedenı fırlamış... bir çivinin üstüne düştün.
Impaled on the spikes of the front gate?
Ön kapının orada sivri kazığa geçirildiğini?
To swing impaled, if they want.
Öyle istiyorlarsa kazığa oturup sallanırlar.
We will both end up impaled.
Her ikimizin de sonu kazığa oturtulmak olacaktır.
Or better still, impaled on the spires of the main gate
Ya da bekleyin ve gelip sizi kapının demirleri üzerinde kazığa geçireyim.
We impaled her.
Onu kazığa oturtmuştuk.
He was found in his hotel room impaled on a large electrical device.
Otel odasında büyük bir elektrikli aygıtın üzerinde bulundu.
Do it again, and I'll have you impaled.
Bir daha söylersen, kazığa oturttururum seni.
I had this one Nausicaan down in this somewhat devious joint-lock, when, unbeknownst to me, one of his chums drew his weapon and... impaled me through the back.
Bir tanesini pek de adil olmayan eklem kilidi hamlesiyle devirmiştim, tam o sırada, ben fark etmeden, diğerlerinden biri silahını çekip... sırtıma sapladı.
Impaled a thrid!
Birini kazığa geçirdim.
The corporal was impaled by that safety support.
Onbaşı güvenlik desteğinin yanında, kazığa oturtulmuştu.
"He impaled people and roasted them, and boiled their heads."
"İnsanları kazığa geçirdi, kızarttı, ve kafalarını pişirdi."
"impaled eyes, martyred flesh : abomination."
Oyulmuş gözler, işkence edilen vücutlar, iğrençlikler.
The pity is, I had to be impaled through the back before I learned that lesson.
Yazık olan, geçmişimden ders almak için önce sırtımdan bıçaklanmamın gerekmiş olmasıdır.
Impaled on my Nobel Peace Prize.
Nobel Barış Ödülüme saplandı.
Fell. Got impaled on a strip of rebar.
Demire saplanmış.
Fifteen-year-old impaled on a rebar, needs an ex lap.
On beş yaşında, demire saplanmış, laparotomi gerek.
- Impaled foreign body. Fell off a ladder onto a Christmas reindeer display.
Merdivenden, Noel rengeyiği heykelinin üstüne düşmüş.
A girder came loose from the bulkhead and impaled me through the shoulder, here.
Geminin kirişlerinden biri gevşedi buraya, omzuma doğru saplandı.
A high school girl was impaled by flying glass from a bathroom mirror.
Lise öğrencisi bir kıza banyodaki aynadan cam saplanmış. - Bırak ben süreyim.
Impaled on the railings.
Parmaklıklara saplanmış.
He threw himself out of the window and impaled himself on the railings.
Kendini pencereden attı ve parmaklıklara saplandı.
Whether I stabbed him with the sword or he accidentally impaled himself...
Kılıcımın üstüne mi düştü yoksa ben mi sapladım bilemiyorum.
" Woman impaled by sword.
" Bir Kadına Kılıç Saplandı.
Why do I get impaled?
Neden ben yaralanıyorum?
Impaled with a six-inch power drill.
15 cm'lik matkapla delinerek.
A date with Anne or impaled by a six-foot power drill.
Anne ile bir randevu ya da 15 cm'lik bir matkapla delinmesi.
burning... impaled his innards exposed and sizzling upon his lap.
sıkışmış vaziyette ölecek içorganları dökülüp, kucağında cayır cayır yanacak.
You impaled a United States senator with the American flag,
Eminim böyle olacağını tahmin bile edemediniz. Birleşik Devletler senatörünü Amerikan bayrağıyla öldürdün.
[Groans] Is this gonna be like one of those horror movies... where we open the door and everything's normal... and we think you're crazy, but then there really is a killer robot... and the next morning you find me impaled on a weather vane?
Kapıyı açtığımızda her şeyin normal olduğu ve senin delirdiğini düşündüğümüz ama gerçekten katil bir robotun olduğu ve ertesi sabah beni bir rüzgar gülüne saplanmış bulduğunuz korku filmlerinden birindeki gibi mi olacak?
Dax and Eddie get impaled.
Dax ve Eddie öldü.
The first ship to defy his orders to stop was sunk, its crew decapitated and its captain impaled on the castle walls.
Mehmet'in Dur! emrine karşı gelen ilk gemi batırıldı, geminin tayfası esir alındı ve kaptanı duvarın kalesine asıldı.
- I was impaled at the time.
- O sırada omzuma bir kazık saplanmıştı.
He wakes up having... one of his famous coughing fits... flails around and falls right onto the statue... becoming penilely impaled.
Etrafta dolanıyor, sonra tam heykelin orasına düşüyor ve cezasını çekiyor. - Bu inandırıcı değil mi?
He stuck his bayonet..... in my son's chest..... and lifted him up, impaled on it.
Süngüsünü..... oğlumun göğsüne dayadı..... ve oğlumu kaldırdı, süngüsünün üzerine oturttu.
I know there are things that seemed impossible and, however, the curse of the tomb of Tutankhamon, eg the reality of Dracula and Vlad the impaled...
Bakın, inanılması güç bir şey oldu. Lanet gibi. Yada Dracula'nın gerçekliği gibi.
Oh, like Rommie's supposed to just forget about being impaled, right? Is that it?
Rommie'nin kazıkla deşildiğini unutması gibi mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]