English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Imperfectly

Imperfectly translate Turkish

18 parallel translation
Just as the eyes have a blurred vision of many things... and can clearly see only one, so the will can strive... only imperfectly toward diverse objects... and can completely love only one at a time.
Tıpkı gözlerin birçok şeyi... bulanık ve yalnızca tek bir şeyi net görebilmesi gibi, azim de farklı nesneler için eksik şekilde çabalayabilir ve bir seferde yalnız bir şeyi tamamen sevebilir.
Thus the voice places itself within a given process, which it perceives and controls only in part, and only imperfectly.
Bu yüzden ses kendini, kısmen ve mükemmel olmayan bir şekilde algılayıp kontrol ettiği belli bir süreç içine yerleştirir.
Olaf had been infected rather imperfectly... with a taste for the classic jazz of New Orleans... and his researches in this area took place under Picasso's window... where morning and night he practiced the trombone.
New Orleans'ın jazz şarkılarına kendini kaptırmıştı... ve bütün gün Picasso'nun penceresinin önünde... elinde bir trambolinle bir şeyler çalmaya çalışıyordu.
There is something about this game that fascinates you, perhaps even more than the game with the water under the bridges, or the imperfectly opaque twigs which drift slowly across the surface of your cornea.
Bu oyunda seni cezbeden bir şey var belki köprünün ayaklarındaki su oyunlarından tavanındaki labirentlerden ya da korneanda ağır ağır kayan mat çubuklardan da fazla.
I was imperfectly repaired.
Onarımım eksik yapıldı.
married a jock named bob balling- - currently intoest, vodka, and vague malaise about what she imperfectly recalls as her "golden years."
Gergin tişörtünün üzerinde kışkırtıcı bir broş. Bob Balling adında bir jokey ile evli- - Bu aralar Votka ve kendini ifade edemeyen depresyon durumunda ve "Altın Yıllarını" arıyor.
But I derived great pleasure from it, because the play had excited and moved me as it did you, and I wanted to communicate, however imperfectly, some of that emotion.
Ama çok zevk almıştım çünkü oyun, aynı senin gibi beni de heyecanlandırmış ve etkilemişti. Bu duyguları, her ne kadar kusurlu olsa da ifade etmek istedim.
Buenos Aires is growing uncontrollably and imperfectly.
Buenos Aires kontrolsüz ve çarpık bir şekilde büyüyor.
I guess I understand, finally, what he tried imperfectly to do.
Hatalı bir şekilde yapmış da olsa sanırım sonunda ne yapmak istediğini anladım.
Then explain the 2nd test with an imperfectly loaded crossbow?
O zaman, kusurlu yüklenmiş olanla yapılan 2.testi açıklayın.
Because the victim's wound couldn't have been by a crossbow. I then wondered if it could have been inflicted by an imperfectly loaded...
Mağdurun yarası yaylı tüfekle açılmış olamayacağı için, acaba kusurlu yüklemeden kaynaklanabilir mi diye merak ettim.
You mean, imperfectly?
Kusurlu mu demek istedin?
Imperfectly?
Kusurlu mu?
it's "more perfectly." you said that imperfectly.
"Mükemmelce" denmez. Bunu bile beceremiyorsun.
Unfortunately, gentlemen, it is only too true that the entire subject of blood making and blood breaking is as yet very imperfectly understood.
Ne yazık ki baylar, kan üretimi ve yıkımının gayet yetersiz bir şekilde anlaşılabilmiş olması demek bile durumun vehametini tam olarak açıklayamaz.
- Imperfectly.
- Hatalı bir şekilde.
So to track him, we must try, no matter how imperfectly, to imagine things from his perspective.
Onu bulmak için, denememiz gereken şey, ne kadar kusurlu olursa olsun... -... olaylara onun bakış açısından bakmak.
We love imperfectly.
Sevgimiz de kusurlu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]