English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Impersonate

Impersonate translate Turkish

195 parallel translation
It takes two men to impersonate a horse on Broadway.
Broadway'de at kılığına girmek için iki tane adam gerekiyor.
So as a great favor to me and for which, I am prepared to pay you very handsomely I want you to impersonate him.
Bu durumda, bana bir iyilik yapıp ki bunun için yüklü bir miktar ödemeye hazırım onun yerine geçmenizi istiyorum.
All I want you to do is impersonate him, meet the press have your pictures taken, meet all the ladies, be seen in public places.
Yapmanızı istediğim şey, onu taklit etmeniz, gazetecilerle görüşmeniz resim çektirmeniz, bayanlarla tanışmanız, halka açık yerlerde görünmeniz.
We know of your devotion to Sir Gawain and of the motives which may have prompted you to impersonate him, but to wear the armour and identity of a knight of the Round Table is a crime for which you must be tried.
Sır Gawain'e olan bağlılığını biliyor ve bu hareketinin temelini bu sevginin oluşturduğunu biliyoruz. Ama zırhı giymek ve yuvarlak masa şövalyelerinden birinin kılığına bürünmek, cezalandırması gereken ağır bir suçtur.
I still hadn't decided whether I really had a double... who had the effrontery to impersonate me right here in my own club... or whether even the servants had been enlisted in this senseless jest.
Kendi kulübümde, küstahça beni taklit eden bir benzerimin mi olduğuna yoksa bunun, çalışanların da dahil olduğu saçma bir şaka mı olduğuna hala karar verememiştim.
Maybe that wretched experience you had a year or so ago... you know, when that fellow who was trying to impersonate you... went out of his mind right in front of you.
Belki geçen yıl yaşadığın şu berbat tecrübe yüzünden. Hani seni taklit etmeye çalışan, gözünün önünde aklını kaçıran adam vardı ya.
No one could possibly impersonate your Uncle Ira... without you or your Aunt Eleda or even me... seeing a million little differences.
Hiç kimse, Eleda yengen de dahil ufak tefek de olsa milyonlarca hata yapmadan amcanın rolüne bürünemeyiz.
You're going to hire someone to impersonate this Bertani.
Sen birisini kiralayıp bu Bertani'nin yerine geçireceksin.
Drunk or sober, dear, no man can impersonate The Three Musketeers by himself.
Sarhoş ya da ayık, tatlım, kimse tek başına Üç Silahşörleri taklit edemez.
I'll impersonate an officer.
Bir subayı taklit ederim.
And you want me to impersonate the general for a while so that the German high command will believe he is still in London?
Ve Alman Yüksek Komutanlığı'nın onun hala Londra'da olduğunu düşünmesi için bir süreliğine generali taklit etmemi istiyorsunuz.
Nejim hired him to impersonate Jena, only he neglected to mention that part of his job was to be murdered.
Nejim, onu Jena'yı taklit etmesi için aldı ama işinin bir kısmının öldürülmek olduğunu söylemeyi unuttu.
Rollin, can you impersonate Dominguez?
Rollin, Dominguez'i taklit edebilir misin?
We never impersonate police inspectors
Asla polis müfettişlerini taklit etmeyiz.
We know that one of the best ways... for spying on black people is to impersonate TV men.
Siyah insanları gözetlemenin en iyi yolu TV adamları kılığında gezmek.
It would be too dangerous for you to impersonate this man now.
Şu an onun yerine geçmeniz çok tehlikeli olurdu.
I will impersonate a man.
Bir adamı canlandıracağım.
We'd all seen you impersonate Clinton.
Hepimiz seni Clinton'ı taklit ederken gördük.
Yes, I was just wondering... if I would have been the first or the last... to impersonate... Howard Hughes.
Evet, yalnızca... bir filmde Howard Hughes'u ilk ve son kez... ilk ve son kez canlandıran... kişi ben olsaydım nasıl olurdu acaba.
It's against the law to impersonate a managing editor.
Yönetici bir editörü taklit etmek yasalara aykırıdır.
Between our quests we sequin vests and impersonate Clark Gable
.. Arayışlarımız ve pullu zırhlarımız içinde Clark Gable'ı taklit ederiz...
He means to impersonate your father, Mrs. Clay.
Babanızın kimliğine bürünmek demek istiyor, Bayan Clay.
I can impersonate her.
Onun taklidini yapabilirim.
I impersonate the lord.
Sadece o imişim gibi davranıyorum.
It's against my programming to impersonate a deity.
İlahi bir varlıkmış gibi davranmak benim programıma aykırı.
And then Mr. Rucastle brought Miss Hunter down from London in order to impersonate his daughter and get rid of the young man.
Ama o zaman Bay Rucastle, Londradan kızını taklit etmesi için Bayan Hunter'ı getirdi. Ve genç adamı başından atmak için.
They often impersonate women.
Sık sık kadın kılığına giriyorlarmış!
Now my friend and colleague, Doctor Watson, will impersonate.
Şimdi arkadaşım ve meslektaşım, Doktor Watson, canlandırma yapacak.
I was ashamed to impersonate some - one else, to play other's emotions.
Başka birini oynamaktan, başkasının duygularını taklit etmekten utanıyordum.
Gertie got him to impersonate Lavington, after the real one was killed in Holland.
Gerçek Lavington, Hollanda'da öldürüldükten sonra, Lavington'ı oynaması için onu tuttu.
He seemed a trustworthy lad, and it came into my mind that he might for a short time impersonate my dear sister.
Güvenilir bir delikanlı gibi görünüyordu, ve kısa süre için kardeşimi canladırabileceği fikri aklıma geldi.
I am preparing to impersonate a Romulan.
Bir Romulan'ı taklit etmeye hazırlanıyorum.
First, to make me believe that it would be impossible for him to impersonate the mysterious American ;
İlki, beni, kendisinin o gizemli Amerikalı... kılığına girebilecek biri olamayacağına ikna etmek ;
People hire us to impersonate the president and first lady.
Başkanla karısının taklitlerini yaparız.
Impersonate his girlfriend so you can get into his house.
Kız arkadaşıymışsın gibi yapıp evine gireceksin.
Your Honor, it's clear to me that the voice on that recording is that of an actor hired to impersonate me.
Sayın Yargıç, kayıttaki ses çok açık ki beni taklit etmeye çalışan bir aktör.
Turns out it was somebody using a changeling net to impersonate him.
Sonradan birinin değişim ağı kullanarak onun kılığına girdiği ortaya çıktı.
I figured out that, if Brisbane could teach a monkey to impersonate Washington, then he could teach a monkey to cock a revolver, sneak up a fire escape, pump Helen full of lead, then get away,
Düşündüm ki, eğer Brisbane bir maymuna, Washington taklidi yapmayı öğretebiliyorsa, ona, silahın horozunu çekmesini de öğretebilir. Yangın çıkışından gizlice yanaşır, Helen'in gelmesini bekler ve geldiğinde ona kurşun yağdırır ve kaçar.
If that Founder was trying to test your allegiance to the solids, why did she impersonate me?
O değişken senin katılara olan sadakatini sınamak istediyse neden benim yerime geçti?
Impersonate my mother, will you?
Annemi taklit etmek demek?
When the boy's grades began to fall, he blamed the old man and ordered him to impersonate his grandfather.
Okuldaki başarısı bozulunca yaşlı adamı nasıl suçladığını ve onu büyükbabası gibi okula götürüşünü yazdı.
And I'm thinking it was your source although I don't know why he'd try and impersonate you.
Ve bunun senin kaynağın olduğunu sanıyorum. Her ne kadar neden senmiş gibi davrandığını anlamasam da.
Of all the gods he picked to impersonate, he chose the Devil.
Onlar tanrıların rolüne bürünmüşken, Sokar şeytanı seçmiş.
She needed to impersonate you to attract Superman.
Superman'i çekmek için senin kılığına girmesi gerekliydi.
You think we can successfully impersonate brother and sister this weekend?
Bu hafta sonu başarılı bir şekilde abla kardeş rolü yapabilir miyiz? - Neden olmasın?
You will impersonate him.
Uşağım gibi görüneceksiniz.
He's already prepped to impersonate Schiller.
Schiller'in yerine geçmek için eğitim aldı.
Dixon will impersonate Navour.
Dixon, Navor kılığına girecek.
All right, so why did that demon impersonate you?
Tamam, peki iblis neden senin kılığına girdi?
Now my friend and colleague, Doctor Watson, will impersonate.
O gece görev başındaydı. Şimdi arkadaşım ve meslektaşım, Doktor Watson, canlandırma yapacak.
How dare you impersonate my niece!
Ne cüretle yeğenimi taklit edersin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]