English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Implies

Implies translate Turkish

529 parallel translation
Just what the word implies.
Kelime ne anlama geliyorsa o.
Of course, the biblical account of the creation implies that Earth history and human history began at the same moment.
Elbette, yaradılışın kutsal kitaba göre olan bu versiyonu Dünya'nın tarihiyle insanlık tarihinin aynı anda başladığını ima eder.
Do you realize what this slander, as you call it, implies?
İftira olarak adlandırdığın bahsin ne olduğunun farkında mısın?
If as this article implies it appears that you and monsieur are not on good terms are we also to accept that as a fact?
Bu iftira dolu yazıya göre siz ve mösyö arasındaki durum iyi değil bu olayıda kabul edecek miyiz?
Sugarpuss implies a certain sweetness in her appearance.
'Şeker surat'görünüşündeki tatlılığı vurguluyor.
Why, that implies that I'm puritanical and narrow-minded.
Aşırı ahlakçı ve dar görüşlü olduğumu ima ediyor, değil mi?
This article practically suggests you stood to profit by the deal, and it implies that you were working with Conover.
Bu makale neredeyse pazarlıktan pay aldığını söylemeğe çalışıyor ve Covoner'e çalıştığını ima ediyor.
Why that implies that I'm puritanical and narrow-minded. - Yeah. - Well, I'm not.
Yani bağnaz biri olduğumu mu düşünüyorsunuz?
It implies that it's some sort of "fountain of youth" drug.
Sanki halka bir çeşit "gençlik pınarı" vaat ediyormuşuz gibi bir izlenim veriyor.
- That implies an orbital relation between the star Polaris and the sun. We've never been able to figure it out.
- Kutupyıldızı'yla güneş arasındaki yörüngesel bir ilişki.
- When one refers to a sea wife, one implies a mermaiden.
- Bir deniz meleği, bir deniz kızını anımsatır.
This project implies the withering away... of all the alienated forms of communication.
Bu proje tüm yabancılaşmış iletişim biçimlerinin yok olup gidişini gerektirir.
He implies things without getting to the point.
Sadede gelmeden bir şeyler ima edip duruyor.
Ladies and, uh, gentlemen when my distinguished colleague implies that we have been in disagreement he pays me a high compliment.
Bayanlar ve baylar... kıymetli meslektaşımın belirttiği anlaşmazlık yaşadığımızda... bana ağır iltifatlar eder.
A contract for acting implies that you are an actor.
Heavenly!
So "Saint" implies theology.
Yani, "Aziz" dini ifade ediyor.
No more adventures or disturbances, even if that implies harsh, distressing methods, like shooting those fanatics who deserted to go back with Garibaldi.
Artık macera ve kargaşa yok Garibaldi'ye katılmak için ordudan kaçan şu çılgınların idam edilmeleri gibi sert ve acılı tedbirler gerektirse bile.
A feud implies continuing hostile conduct between two parties.
Düşmanlık, iki taraf arasında devam eden düşmanca davranışları gerektirir.
Your face implies you're not experienced in handling a woman.
Kadınlar konusunda tecrübeli olmadığın yüzünden belli.
- I do. Only revolutionary practice implies a knowledge of the situation.
Ama devrimci pratik durum hakkında bilgili olmayı varsayar.
It implies a spirit of adventure.
Bu maceranın ruhu anlamına gelir.
A national and popular movement in power implies deep contradictions :
Ulusal ve halkçı bir hareketin iktidarda olması derin çelişkiler yaratır :
Conscience that the fight for a liberated fatherland, a socialist fatherland, inevitably implies our fusion with the essential axis of the Argentinean revolution which is the working class not understood as an abstraction, but understood by its battles and its feelings.
Özgürleşmiş bir ata yurdu, sosyalist bir ata yurdu savaşımı kaçınılmaz olarak bizi Arjantin devriminin temel ekseni olan işçi sınıfı ile kaynaştırıyor. İşçi sınıfını soyut olarak almıyoruz onu savaşları ve duygularıyla anlıyoruz.
Which implies she exists somewhere.
Demek ki başka bir kentte.
Your argument implies a form of sexual bartering that no longer exists.
Cinsel bir tür alışverişten bahsediyorsun, dünyada artık öyle şeyler yapılmıyor.
- It implies, first of all...
- İçerik olarak öncelikle...
"Communist" implies "communal."
"Komünist" "toplumsallığı" çağrıştırır.
From what you said just now... implies you want to kill my sister too
Temin dediklerinden ötürü ;... Ablamıda mı öldürmek istiyorsun?
"Collective" implies a group.
"Topluca" grup halinde anlamına gelmektedir.
E this implies war, a war that, in the opinion of many of us, although conceived to save the democracy in the foreigner, it will surely go to destroy it here in America.
Bu da savaş demektir. Bu savaş, birçoğumuza göre her ne kadar başka ülkelerin demokrasisini kurtarmayı amaçlıyorsa da burada, Amerika'daki demokrasiyi yok edecektir.
This implies taxes and obligations e obligations and taxes.
Bu durum vergi ve bono bono ve vergi demektir.
This question implies that there are two different truths :
Bu soru gösteriyor ki, iki farklı hakikat var :
Name + - sama : implies a respectful relationship between the speaker and his subject. Sir Shinbei has given us a whole bushel of rice.
Efendi Shinbei bize, tam bir kile pirinç verdi.
Name + - chan : implies an close relationship between the speaker and his subject. I bet little Shin-chan won't remember me.
Bahse girerim küçük Shin chan beni hatırlamayacak.
He implies that you owe your position to him.
Mevkinizi ona borçlu olduğunuzu ima ediyor.
The first implies movement Israeli troops in Uganda
İlk aşama askerlerimizin Uganda'ya götürülmesi
That usually implies no powers of rational thinking.
Bu genelde makul düşünme yetisinin eksik olduğunu belli eder.
And this in itself plainly implies premeditation on someonek's part.
Bu, birilerinin niyetini ortaya koyması açısından önemli.
A housewife would be upsetting, it implies virtuous women can be next.
Belki, ama sıranın namuslu kadınlara da geleceğine örnek olur.
A watch implies a watchmaker.
Saati bir saatçi yapar.
It implies a deep interconnectedness of all things.
Bütün herseyin birbiri ile baglantili oldugunu açiklar.
As the name implies.
Adından da anlaşılıyor.
I'm not so sure that I like that it implies that the rest of them are strangled them in order to make peace.
Bu da bizlerin onlarla dost olabilmek için, hepsinin gırtlağını sıkmamız gerektiği anlamına geliyor.!
This implies that Jiang died in the palace
Bu demektir ki Jiang sarayda ölmüş!
It is a light that implies life... and memory of love and home... and earthly pleasures... something they desperately desire... but can't have anymore.
Hayatı temsil eden bir ışık bu... Sevgiye ve eve dair hatıralar... dünyevi zevkler... umutsuzca arzuladıkları... ama artık sahip olamayacakları şeyler...
To even ask such a question implies that we need permission. We do not.
Ama sistemik bir açıklama arıyoruz ama öyle bir şey yok.
Desperate still implies hope.
Çaresizliğin içinde bile bir ümit vardır.
All right, got the son of a bitch out of jail then that implies that they must have some very powerful connections. That's what it implies.
Kiminle bağlantı?
Progress implies it.
Ilerleme buna baglidir.
Perception is irrational. It implies imminence.
- Algılama, mantıklı olmaz.
It implies the meat is tough. Ah.
Etin sert olduğu anlamına gelir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]