English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Imposition

Imposition translate Turkish

189 parallel translation
- Really, this is an imposition.
- Ama bu kadarı da olmaz.
I really think it's an imposition, but since you insist, well, I'll stay and try to be very entertaining.
Saygısızlık olacak ama ısrar ettiğiniz için pekâlâ kalacağım ve çok eğlenceli olmaya çalışacağım.
Oh, it's no imposition, no imposition at all.
Öyle bir şey yok, zorlama diye bir şey yok.
I know it's a frightful imposition but I wondered if you could give me a shakedown somewhere?
Emrivaki oldu ama acaba bu gece burada kalabilir miyim?
I know it's an imposition to ask you.
Zorla kabul ettirdiğimi biliyorum.
I know it's a terrible imposition, but could you possibly come out and see us?
Çok zahmet olacak ama, gelip bizi görme imkanınız var mı acaba?
That sounds like an imposition.
Gönülsüzce yapılmış gibi görünüyor.
- If it's any sort of imposition, never mind!
Eğer rahatsızlık verecekse, boş ver gitsin. Seni aradığım için özür dilerim.
Because of my love for Elena, I'll accept any imposition but where do you want me to live?
Elena'ya olan aşkımın uğruna, Her durumu kabul edeceğim. - Ama nerede yaşamamı istiyor sunuz? Cantù Cermenate'temi?
It's no imposition at all.
Ne zahmeti canım?
I know this is a great imposition, but may I just ask how it feels...
Bunun çok büyük bir zahmet olduğunu biliyorum, ama nasıl hissettirdiğini sorsam...
Don't we owe the post-war recovery and prosperity, our new found stature among the world powers in the line of battle, entirely to the firm imposition of national order?
Savaş sonrası kurtulma ve rahatlama için borcum yok. Savaş hattında dünya güçleri arasında kendi çapımızda tamamen, milli düzeni sağlamadık mı?
I know it's a hell of an imposition getting you involved and everything.
Biliyorum, hoş bir durum değil seni bulaştırmamam gerekiyordu.
We do not wish to become Muslims. and we reject this imposition.
Müslüman olmayı arzulamıyor ve bu dayatmayı reddediyoruz.
If it wouldn't be an imposition and you could spare a few minutes, I'd be eternally grateful.
Sizi rahatsız etmek istemiyorum ama bana birkaç dakika ayırabilirseniz mutlu olurum.
Great Royal Printing Works, Royal Letters, Imposition taxes
Kraliyet Basımevi, Kraliyet Postası, Ceza Vergileri.
I know it's an imposition but I'd be very grateful and you see,
Emrivaki yaptığımı biliyorum ama okursanız çok sevinirim.
My being here must be an imposition on you.
Burada bulunmamdan rahatsız olduğunu biliyorum.
But we'd need you to sign a variance to give us permission to build that close to the property line and it seemed like an imposition.
yapmak istemiştik, tabi sizin evinizin sınırına yakın bina için sizin izninize ihtiyacımız vardı ve bu bize zorlama gibi geldi.
Deeply gratified, and I hope you'll forgive my imposition on such a busy day.
Umarım böyle yoğun bir günde sizi rahatsız etmiş olmamı mazur görürsünüz.
If it's no imposition.
Sana zahmet olmayacaksam.
- Oh, but surely I'd be an imposition.
- Ama size zahmet vereceğim.
You need a relative for an imposition ofthis size.
Bu kadar büyük bir yük için aileden biri gerekir.
But not if it's an imposition.
Ama mümkün değilse zorlamak istemem tabii.
It's much too much of an imposition.
Size rahatsızlık verdik.
No imposition at all, Winston.
Zorlama filan yok, Winston.
- If it wouldn't be an imposition.
- Eğer size zorlama gibi olmazsa.
Tell you what, it is an imposition on my schedule... but I'll take you under my wing and fill gaps in your education.
Bak ne diyeceğim. Her ne kadar yoğun programıma fazladan yük bindirecek olsa da seni kanatlarımın altına alacağım ve eğitimindeki boşlukları yamayacağım.
You're entitled to my bone marrow and a kidney, but this is an imposition.
Kemik iliğimi ve böbreklerimden birini alma hakkın var. Ama bu kadarı fazla.
- lf it's an imposition...
- Bu dayatma gibi olduysa...
So if it's not an imposition maybe I can visit you.
Aksi bir durum çıkmadıkça Belki bir kaç güne seni ziyarete gelebilirim.
Look, I don't want to be an imposition here.
Dinle burada size yük olmak istemem.
Thanks are no imposition.
Haksız yere teşekkür etmemeli.
I can handle imposition, Frank.
İstenmeyen misafirle baş edebilirim, Frank.
No imposition, really.
Zorlama yok... aslında.
I've been thinking about it, and it's not an imposition.
Bunu düşünüyordum, istenmeyen misafir değilsin.
No, no, it's too much of an imposition.
Zahmet vermeyeyim.
The invasion of Spain by the French army... the imposition of a new monarch... and later the sheer impudence... of Napoleon's own brother... deciding our fate... wore out our patience.
İspanya'nın, Fransız ordusu tarafından istila edilmesi ve zorla yeni bir kralın başa getirilmesi ve Napolyon'un kardeşinin, kaderimizi belirleme konusunda yaptığı arsızlık sabrımızı taşırdı.
Is that such a huge imposition on individuality?
Bu, bu kadar büyük bir tahakküm mü?
If it's not too much of an imposition.
Eğer sana çok zahmet vermeyeceksek.
It was a hit and it was like... he always acted like it was a major imposition on him... when the show got picked up for a second season.
Dizi bir numara olmuştu ve dizi ikinci sezona başlayacağı zaman hep üstüne bir şeyler koyması gerektiğini düşünüyordu.
- Sir, we realize this is an imposition, and we apologize for it.
- Zor olduğunun farkındayız. Bunun için özür dileriz.
Yes, I know, it's a terrible imposition.
Evet, biliyorum, çok şey istedim.
I'm sorry Simon's been such an imposition, but he's leaving soon.
Kusura bakmayın. Simon size çok yük oldu. Ama yakında gidecek.
Ma'am, I apologize for the imposition, but my job is to protect you.
Bunun için özür dilerim bayan. Ama görevim sizi korumak.
It's a dreadful imposition.
Çok kötü bir durum.
I know this is a terrible imposition, but it's not like I wanted him here.
Bunun çok berbat bir durum olduğunu biliyorum, ama bu onu burda istediğim anlamına gelmiyor.
It's not an imposition.
- Vermiyorsun.
IT WAS AN IMPOSITION IN THE FIRST PLACE.
Önde olma hırsın.
I have a headache. claire, I can't even look in your direction... without you acting like it's some incredible imposition.
Claire, senden tarafa bakamıyorum bile... çünkü sanki bu korkunç bir saldırıymış gibi davranıyorsun.
- It wouldn't be an imposition?
- Bu bir dayatma mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]