English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Impossibly

Impossibly translate Turkish

147 parallel translation
Impossibly low.
İmkânsız derecede düşük.
Impossibly, it did badly.
Maalesef kötüydü.
Its metabolic rate. lt's impossibly high, as if it burned itself up.
Metabolik hızı. O kadar yüksek ki, sanki kendi kendisini yakıyor.
you're so impossibly dumb in history books your name they'll erase or else they're bound to call you failure face
Aşırı derecede aptalsın. Tarih kitaplarından adını silecekler. Yoksa seni "başarısız surat" olarak adlandırmaya mahkumlar.
Though you know it's impossibly high
İnanılmaz yukarıda olduğunu bilsen de
In addition, there are several sets of tuition fees impossibly overdue.
Okul harcını geciktiren ve ödemesi imkânsız olanları da ekleyin.
I thought you were impossibly rude.
Kaba olman imkansız sanırdım.
The lives and deaths of the stars seem impossibly remote from human experience and yet we're related in the most intimate way to their life cycles.
Yıldızların yaşam ve ölüm hikayeleri insanlık tecrübesiyle kontrol edilemez gözüküyor. Yinede yaşam döngüleri hakkında bir şeyler biliyoruz.
And then his demands became impossibly exorbitant.
Ama onun para talebinin hiç sonu gelmedi.
I have impossibly high standards for a woman.
Bir kadın için, imkansız ve yüksek standartlarım var.
CONWAY : Seems like an impossibly dangerous thing to do to rob the Bank of Hanoi.
Hanoi bankasını soymak son derece tehlikeli bir şey gibi görünüyor.
You are an impossibly stubborn human.
Sen inanılmayacak kadar inatçı bir insansın.
Escapes the taint of impossibly long odds by the simple, yet hugely effective trick of smearing out the luck, smearing it out over the vastness of geological time.
İmkansız olasılıkların çarpıklığından kaçınır. Bunu da çok basit ama bir o kadar da etkili olan, şansı yayma numarasıyla başarır. Jeolojik zamanın engin sürecine bu şansı yayarak yapar.
You are so impossibly romantic.
İnanılmaz romantiksin.
But the most impossible of all the stories is impossibly small.
Ama, hepsinin içinde en imkânsız olan hikaye inanılmaz derecede küçük.
Rudimentary blood tests have revealed impossibly high concentrations... of sodium chloride : Salt.
Hastalıklı su tuzlu olmamasına rağmen, ilkel kan testi sonuçları mümkün gözükmeyen oranda sodyum klorür, yani tuz, ortaya çıkardı.
You two are both suffering under the burden of such impossibly high expectations right now and all this hurt and pain and anger that you're feeling isn't going to just disappear... and that's okay.
Şu anda ikinizde imkansız beklentilerin getirdiği yükün altında eziliyorsunuz. Şu anda hissettiğin acı ve öfke bir anda yok olmayacak... Bu çok normal Joey.
I powerfully rip the baby's lower body out of her impossibly stretched orifice.
Bebeğin alt bedenini sert bir biçimde kendisini inanıImaz saran delikten kopartıyorum.
If you don't, you pretty much... gotta be an impossibly tough guy, or sign on as somebody's punk.
Eğer olmazsa.. .. zaten i.ne olursun.
- Yes. Because, impossibly, what had previously seemed to me... to be the worst idea in the universe has, over the last 12 hours... transmogrified into not such a terrible idea... opening a very small window of opportunity for you.
Çünkü, 12 saat içerisin de seni değiştirip yepyeni bir kişiliğe sokmak ve geleceğin için ufakta olsa bir fırsat yaratmak kötü bir fikir gibi görünse de yine de denemeye değer.
IMPOSSIBLY HEAVY! OKAY.
Hem de çok ağır!
That's when the Mandelbrot set appeared in England - geometrically perfect rings appearing almost impossibly overnight in a field near Cambridge.
Bu Mandelbrot. İngiltere'de görülen model. Bir gecede meydana gelmiş olması imkansız.
That factor seemed impossibly large, so most people thought we would fail pretty dismally.
Diğer türler de yerlerinde saymıştır anlamına gelmiyor bu. Kuşlar havanın birinden diğerine geçebildiği ciğerleri geliştirmişlerdir.
Rambaldi promised him he would live an impossibly long life.
Rambaldi ona imkansız derecede uzun yaşayacağına dair söz verdi.
You're impossibly outnumbered.
Azınlıkta kaldığınız ortada.
But she did call you "impossibly loud."
Ama o senin için "dayanılmaz yüksek sesli" diyor.
An impossibly large bird falling off that wall.
Duvardan düşen devasa bir kuş.
It is an impossibly steep, very high part of the mountains. They built a train track over these Alps to connect Vienna and Venice.
Oradaki dağlara çıkmak imkânsız Alpler'e giden bir tren yolu yaptılar Viyana ve Venedik'i bağlayan bir tren yolu.
A general who can fight alone against an impossibly large army in the war field or a person who miraculously survives an illness or an injury in an accident.
Savaş alanında çok büyük bir orduya karşı tek başına savaşan bir general veya bir ölümcül bir kazaya rağmen hala hayatta kalabilen birisi.
Not exactly, I was going to tell Marissa, but then, it seemed so impossibly hard.
Tam değil, Marissa'ya söyleyecektim, ama sonra, inanılmaz zor göründü.
It is impossibly to forget, you know, impossible.
Unutulması imkansız, biliyorsun, imkansız.
Rather, the nuisance that is nature makes it impossibly distracting that you remain resident here at the convent.
Daha çok onun doğası. Burada kalmanızı doğru bulmuyor.
I want to arrive stunning and impossibly fresh-looking.
Oraya vardığımda etkileyici ve güzel olmak istiyorum.
I know this sounds impossibly British, but I can't bring myself to drink tea from a mug.
Aşırı İngiliz takıntısı gibi gelecek ama bir türlü kupadan çay içemiyorum.
Impossibly, they fell in love and swore their hearts to each other.
İmkansız olsa da, aşık oldular ve kalplerini birbilerine bağladılar.
I mean, the calculations are impossibly intricate.
Yani hesaplamalar imkânsız biçimde karmakarışık.
Impossibly hard.
İmkânsız derecede zor.
And while the chest muscles are totally relaxed, the muscles on the back are tense and impossibly well defined, The central channel of the spine is deeper than you'd ever see on a real human and to improve the line of their back these men had no coccyx bone at the base of their spine,
ve göğüs kasları tamamen gevşediğinde, sırttaki kaslar gergin ve çok kaslı bir durumdaydı, omurga kemiği normal bir insanda göremeyeceğiniz kadar büyük ve sırtlarındaki çizgiyi vurgulamak için bu adamların kuyruksokumu kemikleri yok,
And by then I loved him impossibly anyway.
Ve orada onu çılgınca sevmeye başladım.
Impossibly old.
İnanılmayacak kadar eski!
Impossibly old.
İnanılmayacak kadar eski.
Hanussen's prediction, an impossibly optimistic prediction, comes true to the day.
Hanussen'in öngörüsü, inanılmaz iyimser öngörüsü, vaktinde gerçekleşir.
To our impossibly difficult professor.
İnanılmaz zor bir adamsınız, Profesör.
Well, I have impossibly high standards.
Aslında benim çok yüksek standartlarım var.
And to be honest, I cannot think of a more torturous way of spending a day than, you know, up to my hips in water trying to get worms on hooks and having all the time in the world to listen to Carson's many views on what I'm sure are a vast number of impossibly boring subjects.
Ve dürüst olursam,... bir günü geçirmek için daha ızdıraplı bir yol düşünemiyorum, suda ayakta durmak, solucanı iğneye takmaya çalışmak ve bütün zamanı çok sıkıcı olduklarına emin olduğum konulara... Carson'ın bakış açısını dinleyerek geçirmek.
Look, but if you hurt her... I don't care how impossibly gigantic you are... I will chop you down like a cherry tree.
Ama onu incitecek olursan, ne kadar kocaman olsan da seni kiraz ağacı gibi indiririm aşağı.
You're impossibly fast and strong.
Inanilmaz derecede hizli ve güçlüsün.
I was in high school before I had ever had a girlfriend, and when everybody else was... having relationships and dating people and I had... these impossibly high standards.
Bir kız arkadaşım olmadan önce lisedeydim işte ve benim dışımdaki herkes birileriyle çıkıyor, ilişkiye giriyorlardı ve benim inanılmaz yüksek standartlarım vardı.
For girls, you had impossibly high standards?
Kızlar için miydi o yüksek standartlar?
Solving a problem like global warming may seem impossibly complex.
Küresel ısınma gibi bir sorunu çözmek inanılmaz derecede karmaşık görünüyor.
Well, it's impossibly complicated, but the containment field is tied into the basic operations of the device.
İnanılmaz derecede karmaşık, ama koruma alanı cihazın temel işlemlerine bağlantılı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]