English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Improvise

Improvise translate Turkish

749 parallel translation
You can afford to improvise.
Sizin doğaçlamaya gücünüz yeter.
- Improvise.
- Doğaçlama mı?
- Improvise?
Bayılacak gibiyim.
So, uh, while we fight, I'll improvise a ballad for you, and as I end the refrain,... skhrch!
O kadar ki, kılıç tokuştururken, sana irticalen bir balad sunacağım. Son mısrasında ise...
Improvise, rhapsodize.
İrticalen, övgüler dize dize.
Now, improvise, rhapsodize.
İrticalen, methiyeler düzerek.
We got word of your coming so late that we had to improvise.
Geç geleceğiniz bilgisini aldık. İşimizin acelesi vardı.
Decker, improvise litters for the wounded.
Decker, yaralilara sedye bul.
But that's what happens when the musician who plays the revolver is allowed to improvise.
Topluyu çalan müzisyenin irticalen çalmasına izin verildiğinde olan budur.
Chance to do good work, to improvise with brio.
Hevesle yapılacak iyi bir iş başarma şansı.
Mine I must improvise to his because of his great size.
O çok büyük olduğu için ben, onun planına uymalıyım.
And what they can not find in warehouses... they improvise.
Depoda bulamadıkları malzemeleri de bir şekilde uyduruyorlar.
Gotta improvise, overcome, adapt.
Uydur gitsin, üstesinden gel, hallet.
What do I do? - Improvise. You're an expert.
- Baştan savma işler uzmanı mı yani?
When we face the French on the field of battle there will be simple answers to everything, so long as Becket must improvise his honor from day to day, he will serve you faithfully.
Savaş alanında Fransızlarla karşılaştığımız zaman... her şeyin basit cevapları olacak. Becket, şeref duygusunun üstesinden, günden güne geldiği sürece... size hizmete sadakatle devam edecektir.
The ability to improvise brilliantly in a moment of crisis is one of the reasons I am a highly paid, successful thief.
İşler sarpa sardığında planda olmayan şeyler yapıp durumu kurtarabildiğim için başarılı bir hırsızım.
We had to improvise last night.
Elimizdekilerle yetinmek zorunda kaldık.
Improvise. Flash powder with sugar and saltpetre.
Nalburdan alacağın potasyum nitrat ve toz şekerle doğaçlama bir flaş tozu elde edebilirsin.
We gotta be prepared to improvise.
Ne yapacağımızı bilelim.
Just improvise then.
Uydur gitsin.
Perón did not assume power as a Marxist, but as a national politician forced to improvise politics and a party.
Perón bir Marksist olarak değil politika ve bir parti kurmaya zorlanan ulusal bir politikacı olarak iktidarı aldı.
Julie, surely at drama school they taught you to improvise.
Julie, tiyatro okulunda doğaçlama yapmayı öğretmişlerdir.
We won't recite written texts, we'll just improvise mis en scene experiments on themes, events or well-known theatrical works.
Metinlerden ezber yapmayacağız, Mizansen temalar üzerine denemeleri, olayları ya da ünlü tiyatro eserlerini doğaçlayacağız.
But we must not be afraid to improvise.
Fakat doğaçlamadan korkmamalıyız.
You'll just have to improvise.
- Artık doğaçlama yaparsınız.
Pétain was a stickler for order. Laval liked to improvise. They were complete opposites of one another.
Fransa'nın her sorunu enine boyuna ve alenen iki adam tarafından inceleniyor.
At times, we even had to improvise.
Bazen de, doğaçlama yapmak zorundaydık.
We can't just improvise.
Kafamızdan uyduramayız ya.
I'll improvise an ending.
Doğaçlama bir son yapacağım.
Tonight we improvise.
Bu gece doğaçlama olacak.
E during two or three days, we had to improvise one forms to advance, requesting some horses and wagons.
Bu soruna çözmek ve ve tekrar harekete geçebilmek için at arabalarını kullanmaya başladık.
He was compelled to improvise.
Öyle davranmaya mecbur bırakıldı.
Say! You like to improvise.
Her şeyi tahmin ediyorsunuz.
Eva Braun then had persuaded the Führer, to the point of it to want to improvise a marriage ceremony.
Eva Braun, Führer'i ikna etmişti. Ki aslında o da irticalen bir evlilik akdinin olmasını istiyordu.
I mean, he stopped doing that crappy imitation stuff and he started to improvise.
Yani o berbat taklitlerden vaz geçip doğaçlama yapmaya başladı.
If we should try to improvise a return to Earth without travel plots. without full resources it is my belief... that we would fail.
Eğer Dünya'ya alelacele, bir seyahat rotası ve tüm kaynaklarımız olmadan dönmeye kalkarsak... benim düşünceme göre...
Dillhoefer's promised me employment if I get an act, so I'm using your plane to improvise with.
Sağlam bir şey yaparsam, Dillhoefer bana iş verecek. Bu yüzden çalışma yapmak için senin uçağını kullanacağım.
He'd go into dangerous situations without any rhyme or reason and just improvise.
Kendi kafasınca, tehlikeli işlere karıştı.
In love we can improvise, but not in the whore business.
Dostlar arasında kafamıza göre takılabiliriz ama kadın işi başka.
For instance, first you use two rounds flares... then a couple gas, improvise with the rest... fragmentation, grenades... tactical, antitank, antipersonnel...
Mesela, önce iki işaret fişeği atarsın... sonra birkaç gaz bombası, gerisini doğaçlama parça tesirli bomba, el bombası... taktik, anti tank, anti personel...
We'll just have to improvise.
Bir şeyler uydurmalıyız.
And then everyone would improvise... saying and doing what their character might say and do in that circumstance.
Ondan sonra herkes bu durumda kendi karakteri ne yapar veya ne söylerse bunu doğaçlama oynar.
He'll improvise everything.
Herşeyi uyduracaktır.
Paul, we've got to improvise something.
Paul, evde bir şeyler uydurmalıyız.
Once you deprive the mind of all the usual external stimulate it eventually... starts to improvise.
Birkez tüm bu alışılmış | yüzeysel uyarılardan mahrum edersin sonunda... kendiliğinden olmaya başlar.
All the burners are occupied at this time, so I'm just gonna have to improvise here.
Bütün ocaklar dolu olduğundan, elimden geleni yapmaya çalışacağım.
You had to play the hero... improvise all this crap about finding a body double... and unmasking the Indian.
Sen illaki Kızılderilinin maskesini çıkarıp, esas oyuncuyu bulan ve bütün haltı çözümleyen bir kahraman olmak istedin.
Well, tell him to improvise, then. Right.
Ona bir şeyler ayarlamasını söyle o zaman.
- Can we improvise an aerial?
- Bir anten ayarlayabilir miyiz?
Find one. Or improvise if not.
Bir tane bul.
You improvise.
Aklınızı kullanın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]