Impulsive translate Turkish
758 parallel translation
Georgia was quick and impulsive, proud and independent.
Georgia, çabuk karar alan, gururlu ve bağımsız bir kadın.
She's very impulsive.
Düşüncesizin tekidir.
- I'm not impulsive!
- Düşüncesiz falan değilim!
I thought that you were being impulsive by getting married, and I wanted you to see that you were making a mistake.
Evlenmenin fazla aceleci olduğunu düşünmüştüm ve yanlış yaptığını senin de görmeni istedim.
We Louisianans are very impulsive.
Biz Luizianalılar çok düşüncesizizdir.
Isn't he impulsive?
Aceleci biri, değil mi?
Impulsive?
Aceleci mi?
Kralik, don't be impulsive, not at a time like this.
Kralik, bu kadar fevri olma, hele böyle bir zamanda.
Don't be so impulsive.
Bu kadar aceleci olma.
You know how impulsive Stanley is.
Stanley'in nasıl düşüncesiz olduğunu biliyorsun.
You have a nervous, impulsive quality that I find in many of my students.
Öğrencilerimin çoğu gibi evhamlı ve fevrisiniz.
- My wife is a very impulsive woman.
- Karım oldukça tahrik edici bir kadın.
I'll admit, maybe a wee bit impulsive.
Kabul ediyorum, belki birazcık fevri bir hareket.
Well, my family weren't quite that impulsive.
Ailem, o kadar itici değildi.
Maybe she's just an impulsive girl.
Belki de sadece tahrik edici bir kızdır.
Gotta put on the old feedbag. Wait, you impulsive children.
Bekleyin, sizi aceleci çocuklar.
Hildy can tell you I'm just "a streetcar named impulsive."
Hildy sana söyler, biraz fevriyimdir.
All this hysteria because of an impulsive excited kid and a professional manure-slinger named DeWitt.
Düşüncesizce davranan heyecanlı bir çocuk ve.. .. DeWitt adlı profesyonel gübreci yüzünden bütün bu isteri.
Attila has been impulsive.
Atilla fevri davranıyor.
He's impulsive and he's passed judgment too quickly.
Hiç düşünmeden, aceleyle karar verdi!
You're too impulsive
Çok çabuk karar veriyorsun.
I dislike it when people act melodramatically without considering the serious consequences of an impulsive action, or of an action dictated by unforgivable thoughtlessness.
İnsanların düşüncesizce yaptığı bir hareketin ciddi sonuçlarını hesaba katmadan davranış sergilemesine ya da affedilemez düşüncesizliğin dayatılmasına karşıyım.
I was quite concerned over this impulsive discussion we had about marriage yesterday.
Dün evlilikle ilgili yaptığımız düşüncesiz tartışma için oldukça endişeliydim.
He always was impulsive.
Her zaman düşünmeden hareket ederdi.
- You're being impulsive.
- Düşüncesiz davranıyorsun.
Could be Impulsive, or Intrepid.
Atılgan ya da Cesur olabilir.
Must be the Impulsive.
Bu Atılgan olmalı.
Order Ivanhoe, Impulsive, Icarus to Dunkirk.
Ivanhoe'yi, Atılgan'ı ve İkarus'u Dunkirk'e yollayın.
She's impulsive.
Düşünmeden hareket eden biri.
Of all people, the Italians are the most impulsive.
İnsanlar arasında en atılgan olanlar İtalyanlardır.
Comrades, we should revenge, but not in an impulsive way
Yoldaşlar, intikam almamız gerekir, ancak bu şekilde değil.
It was an impulsive movement to gain time for thought to make sure that my vision had not deceived me to calm and subdue my fancy for a more sober and more certain gaze
Biraz düşünme fırsatı bulmak için, gözlerimin beni yanıltmadığından emin olmak için ve hayal gücümü dizginleyip, daha sakin ve net bir şekilde yeniden bakabilmek için...
I thought you were exactly who you are, but I'm too impulsive.
Ama çok düşüncesizim.
He's so impulsive.
Çok fevri davranıyor.
Mr. Wayne, must you be so impulsive?
Bay Wayne, bu aceleniz niye?
I know, I know, but he's very impulsive, and sometimes he cannot control his temper.
Biliyorum, biliyorum, fakat çok düşüncesiz bazen de öfkesini kontrol edemiyor.
I'm very impulsive.
Atılgan bir kişiliğim var.
there is no evidence of impulsive or irrational behaviour, the man who sits before you in the prisoner's dock is an educated man, you have observed this by the way he answered my questions, therefore I repeat,
Mantıksız ya da düşüncesiz davranışa dair bir kanıt yok. Sanık sandalyesinde huzurlarınızda oturan bu adam eğitimli biridir. Bunu sorularıma verdiği cevaplardan fark ettiniz.
Obviously, he's not impulsive
Açıkçası, dürtüsel davranan biri değil.
The Rabbit is a very impulsive guy.
Tavşan çok fevri bir adam.
Just be impulsive, be fanciful.
Doğaçlama yap, hayalini konuştur.
Ah Kun is a good man but impulsive.
Ah Kun düşüncesiz ama iyi biri.
She's completely impulsive, unstable.
Kızın düşüncesizce davranan, dengesiz bir yapısı var.
Nancy was impulsive.
Nancy düşüncesizdi.
90 % of its generals, 80 % of its colonels e more than half of its commanders had been deceased, for the impulsive ideas of Stalin.
Generallerin % 90'ı, albayların % 80'i ve kolordu komutanlarının yarısından çoğu Stalin tarafından idama mahkum edilmişti.
Frank, this is not the time to do anything impulsive.
Frank, şimdi düşüncesizce davranmanın zamanı değil.
They're impulsive.
Düşünmeden tepki veriyorlar.
So impulsive.
Ne düşüncesizim.
My friends, you know me to be neither rash nor impulsive.
Dostlarım, bilirsiniz, ben ne aceleci, ne de düşüncesiz biriyim.
I'm the hot-headed, impulsive one.
Sinirli ve atılgan olan benim.
Not like him to be so impulsive.
Niye bu kadar atak hareket etti anlayamadım.