In pursuit translate Turkish
1,307 parallel translation
The Scarran is moving outside in pursuit of Crichton and D'Argo.
Skarralı Crichton ve D'Argo'nun peşinden dışarı çıkıyor.
His command carrier is now in pursuit of Talyn, we'll draw it away from your position before we Starburst.
Komuta gemisi şimdi Talyn'in peşine düştü. Önce konumundan uzaklaşacak, sonra da bir yıldız patlaması yapacağız.
Never before have so many put aside their differences and come together in pursuit of a single goal.
Şimdiye kadar hiç bir zaman bu kadar kişi farklılıklarını bir yana koyup ve tek bir amaç için bir araya gelmemişti.
We got three cars in pursuit.
Üç araba takipte. Pekala.
a single inescapable fact... that mankind united with infinitely greater purpose... in pursuit of war... than he ever did in pursuit of peace.
... insanoğlunun savaşı, barıştan daha çok benimsemesi tek kaçınılmaz gerçekti.
We got three cars in pursuit.
Peşinde üç tane polis arabası var.
Joseph spent his entire life in pursuit of science.
Joseph hayatını bilime adamıştı.
I went in. I found another dead guard. Jerry Lee tracked the perps, we observed them in their heist, they heard us, they fled, I followed in pursuit, the one guy killed the other guy, and took off while you guys and your three-ring circus were arresting me.
Ölü bir güvenlikçi daha buldum adamları izledik, onları iş üzerinde gördük, bizi duydular, kaçtılar onları izledim, adamlardan biri ötekini öldürdü ve kaçtı, o sırada sizler de haltmış gibi gibi beni tutukladınız.
The southwestern army is in pursuit.
Kazanıyorlar mı? Evet, efendim.
LAPD is in pursuit of a blue sedan.
Los Angeles polisi mavi bir arabayı...
Than ships are in pursuit.
Than gemileri takipte.
There are fighters in pursuit.
Peşinde başka savaşçılar var.
In pursuit.
Takipteyim.
We are in pursuit.
Takipteyiz.
Repeat, in pursuit.
Tekrarlıyorum takipteyiz.
I'm in pursuit!
Takipteyim!
We're in pursuit.
Takipteyiz.
I have no choice but to send the D'kyr in pursuit.
D'kyr'i, AtıIgan'ı takip etmesi için göndermekten başka çarem yok.
- I came in pursuit of ultimate knowledge.
Buraya nihai bilginin arayışı ile geldim.
Felix Faust. I came here in pursuit of ultimate knowledge.
Felix Faust. Nihai bilginin arayışı içinde buraya geldim.
Why... and yet again, I lost my humanity... in pursuit of what I thought was the greater good.
Niye... ve yine de en büyük doğru olduğunu düşündüğüm şeyin peşinden giderken insanlığımı yitirdim.
We was in pursuit of a thief.
Bir hırsızın peşindeydik.
One Tango Eight in pursuit of a white four-door failing to yield traffic eastbound on Fox Ave approaching Alden.
1 Tango 8. Trafiğe uymayan 4-kapılı beyaz arabanın peşindeyiz. Fox Cd.'de doğu yönünde ilerliyor.
- Two gliders in pursuit.
- İki ölüm uçağı peşimizde.
SG-3 is in pursuit to prevent them from reporting our arrival.
SG-3 takipte, onların gelişimizi haber vermelerini engellemeye çalışıyorlar.
Unit One to Sector Station... we are in pursuit... in pursuit of an illegal border crossing.
Birim Birden Bölge İstasyonuna, takipteyiz. Yasadışı sınır geçişi takibindeyiz.
Bishop Square platform. Officer in pursuit!
Bishop meydan devriyesi, memur takipte.
All units in pursuit of little black duck.
Tüm birimler küçük siyah ördeği takip edin.
I'm in pursuit, need back-up...
Takipteyim. Destek gerekiyor.
And I would never encourage you to do anything sneaky or dishonest in pursuit of a story, such as assuming a phony identity.
Benim tavsiyem bir hikayeye asla sinsi ve çarpıtan bir açıdan yaklaşmayın. Bu olaya yapmacık bir bakış demektir.
In pursuit of possible 187 suspects.
Bir cinayet zanlısını takip ediyorum.
In pursuit of a silver Mustang, black Escalade, Sunset Boulevard.
Sunset Bulvarı'nda üstü açık, gümüş renkli bir Mustang'in peşindeyiz.
One of the CID agents in pursuit died this evening from heavy wound
PD ajanlarından biri dün akşam takip sırasında ağır yaralanarak öldü.
This pursuit will end in your death, Scorpius.
Bu takip ölümünde son bulacak, Scorpius.
An entire generation of North Vietnamese have been born and lived and died in the pursuit of one thing a united Vietnam under Communist rule
OCAK 1966 BÜTÜN ÜLKE, VİETNAM'DAKİ
The first, is that the investigation of psychic phenomena is an honorable pursuit, in spite of the field's tattered reputation.
İzin verirseniz sizlere üç şey düşündürmek istiyorum. İlkin, saygınlığını yitirmiş olmasına rağmen, psişik fenomenlerin araştırılması onurlu bir amaçtır.
I'm in pursuit of the suspects...
Zanlılar Daryl Orchard ve Gary Sidwell'in peşindeyim.
I'll try that in the pursuit of science.
Bilim uğruna bunu deneyeceğim.
Britain's largest warship the Hood joined in the hot pursuit.
Bu yarışa Britanya en büyük savaş gemisi Hood'a karşı katılmıştır.
With the Meccans in hot pursuit they set out on a circuitous route to the oasis settlement of Yathrib, 250 miles to the north.
Mekkeliler de onların peşine düştü. Dolambaçlı bir yol izlediler çölde. 250 mil kuzeydeki Yesrib'e gidiyorlardı.
So you're telling me in the pursuit of justice, no one ever dies?
Adeleti sağlarken kimsenin ölmediğini mi söylüyorsun?
One Tango Two, we will be secondary in the pursuit.
1 Tango 2, biz de arkadan takip edeceğiz.
The other was involved in a pursuit.
Diğeri bir takipteydi.
R-61-15 in foot pursuit.
R-6115 yaya olarak takipte.
I don't want to buy a ranch in California. Oranges are wonderful things. I'm sure growing them is a very stimulating pursuit, but I'd go mad.
California da güzel ama burayı tercih ederim.her şeyhayal ettiğin gibi olmayada bilir.Temizbanyoları hiçbir şeye değişmem.
My men are in pursuit.
Emrinizi bekliyoruz.
Word of Oliver's exploits reached my ears and his army grew more brutal in pursuit of a vision that I no longer shared.
Yorkshire'a döndük. Oliver'ın ordusunun dışarıda neler yaptığını duyuyorduk.
The waves are kind of the central pursuit, but in the long run they're just... They're just this kind of small cherry on top of this much bigger cake.
Dalgalar bir nevi ortak amaçtır ama uzun vadede, sadece- -... onlar sadece büyük bir pastanın üzerindeki ufak bir kiraz gibidir.
The ACME Corporation is in hot pursuit of the Blue Monkey diamond... a supernatural gem with the ability to turn people into monkeys... and then back again.
ACME Şirketi Mavi Maymun elmasının peşinde... bu elmasın insanları maymuna çevirme gücü var... ve sonra da geri insana çevirebiliyor.
Mayhem is breaking out, resulting in a foot pursuit.
Ortalık karıştı, takip yaya olarak devam ediyor.
You ever been in a high-speed pursuit?
Hiç hızlı takipte bulunmuş muydun? - Hayır.