English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inaccessible

Inaccessible translate Turkish

153 parallel translation
Yes, if I may speak to so inaccessible a person.
Evet, eğer ulaşamayacağım biri olursa.
He's quite inaccessible.
Ulaşılması zor biridir.
He really is inaccessible.
Gerçekten ulaşılması zordur.
You are inaccessible.
Ulaşılmazsınız.
When she was not making public appearances, she was in prison and still more inaccessible.
Göz önünde olmadığında ise hapse atılıyor ve daha da ulaşılmaz oluyordu.
He selected the richest and most inaccessible mine of all... as his storage place.
Depo olarak, en zengin ve en ulaşılması zor... madeni seçmiş.
Inaccessible as it often seemed to me...
Her ne kadar sık sık ulaşılmaz olduğunu düşünsem de...
Almost inaccessible.
Orası neredeyse ulaşılmaz.
Some think that God has died or does not exist, empty sky and inaccessible eternity.
Bazıları Tanrının öldüğünü veya var olmadığını gökyüzünün bomboş olduğunu ve ölümsüzlüğün ulaşılamaz olduğunu düşünür.
- Chum, that court is inaccessible to you, to me, to all of us.
- Yüksek mahkeme bizlere kapalıdır.
Whose name is Inaccessible.
O ki ulaşılamayan.
( Clang )... whose name is the Inaccessible, whose name is the Black Mother, mother of darkness!
( Clang )... whose name is the lnaccessible, whose name is the Black Mother, mother of darkness!
Inaccessible sort of place.
Ulaşılamaz türden bir yer.
You are inaccessible.
Senin gibilere ulaşılamaz.
My wife, typically enough decided to ignore every practical aspect of the situation and went off in a romantic haze, which made her totally inaccessible to anything in the way of reason.
Karım, her zamanki gibi durumun bütün pratik yanlarını göz ardı edip kendini romantizme bıraktı ve mantıklı bir şekilde tartışamayacak duruma geldi.
No, he's been inaccessible for years.
Yıllardır yanına yaklaşılamıyor.
are all but inaccessible.
savunmalarına ulaşamayacaklar.
The Schloss Adler is inaccessible and impregnable.
Kartal Şatosu ulaşılamaz ve zapt edilemez bir yer.
Hundreds and hundreds of young heroes fight and die for that inaccessible and unreal thing.
Yüzlerce genç cesur ve kahraman insan savaşıp ölür bu ulaşılamayan ve gerçek olmayan şey uğruna.
Its powers stem from unknown depths... powers that are inaccessible to most of us.
Güçleri bilinmez derinliklerden geliyor pek çoğumuzun erişemeyeceği güçler.
The river's inaccessible, except at a couple of points.
Birkaç yer dışında nehre ulaşmak imkansız.
You see a curtain rail in the tiny window of a haberdasher's, which your eye is suddenly caught by, you continue on your way, you are inaccessible, like a tree, like a shop window, like a rat.
Bir tuhafiyecinin penceresinde sürekli gözünün takıldığı ama sonra yoluna devam ettiğin bir perde rayı görüyorsun. Sen bir ağaç, bir vitrin bir fare gibi erişilmezsin.
The snare : the dangerous illusion of being impenetrable, of offering no purchase to the outside world, of silently sliding, inaccessible, just two open eyes looking forward, perceiving everything, retaining nothing.
Tuzak : anlaşılmaz olmanın, dış dünyaya bir şey sunmamanın, her şeyi algılayan ama hafızasında tutmayan yalnızca önüne bakan iki gözle erişilemez şekilde sürüklenmenin tehlikeli illüzyonu.
You are no longer inaccessible, the limpid, the transparent one.
Ulaşılmaz, saydam, şeffaf değilsin artık.
The spectacle presents itself as an enormous, indisputable... and inaccessible positivity.
Gösteri kendini asla sorgulanamayacak olan genis ve ulasilamaz... bir gerçeklik olarak sunar.
They incarnate the inaccessible result of social labor... by miming the by-products of this labor... that are magically transferred above it as its goal :
O çalismanin yan ürünlerini sahneye koyarak sosyal çalismanin erisilemez sonuçlarini temsil ederler ;
That was the inverse of the conditions known to the... despotic State, where power... settles its accounts only with itself, in the inaccessible obscurity... of its most concentrated point, through a palace revolution, that success or failure... render equally beyond discussion.
Toplumun efendilerinin demokrasisiydi gücün yalnizca kendisiyle, gizli mabedinin anlasilmaz meçhullügü içinde, basarili olup olmadiklari tartisilamayan saray devrimleri araciligiyla kozunu paylastigi despotlugun tam zittiydi. Makyavel
I'm not inaccessible.
Ben ulaşılmaz değilim.
The Prophet, elected official by Allah to carry what the mountains can not, is too great and inaccessible to be represented by a human.
Dağların bile taşıyamayacağı bu yükü taşıyan peygamber, şüphesiz ki Allah tarafından seçilmiş ve o kadar mübarektir ki,... bir insan tarafından temsili olarak dahi olsa gösterilemez.
She, for me, through a kind of... briskness... a clear, redheaded, inaccessible briskness that kept me keyed up for months.
O, benim için, baştan başa bir çeşit... hareketlilik abidesi... zeki, kızıl, erişilemez bir hareketlilik abidesi ; beni aylarca gergin kılabiliyor.
And the people who control the world... make it as inaccessible as possible... by driving the artists into corners.
Ve dünyayı kontrol eden kimseler.. artistleri köşeye sürerek.. mümkün olduğu kadar ulaşılamaz yaparlar..
But as plants grew taller, so leaves and spores became more inaccessible.
Ama bitkiler uzadıkça yapraklar ve sporlara ulaşılması giderek zorlaştı.
Not far from these ancient cities in an almost inaccessible location there is another solstice marker.
Bu eski şehirlerden pek fazla uzak olmayan neredeyse ulaşılması imkansız bu yerde, bir gündönümü taşı var.
inaccessible to the complications of a Puritanism whose phony shadow has been imposed on it by American occupation.
Amerikan isgalinin dayattigi dandik bir Püritanizm'in gölgesinin erisemeyecegi...
images, not the portable and compact form of an already inaccessible reality.
imajlar olarak hepten erisilmez olmus bir gerçekligin tasinabilir ve kati biçimi olarak degil.
The unhappiness he discovers is as inaccessible to him as the poverty of a poor country is unimaginable to the children of a rich one.
Farkediyor ki, mutsuzluk onca erisilmez ki onun için... fakir bir ülkedeki yoksullugun, zengin bir ülkenin çocuklarinca tahayyül edilememesi gibi...
It's an inaccessible, barren place, entailing, as you have heard, considerable planning and expense to get there.
Gitmek için detaylı plan ve para gerektiren, bildiğiniz üzere ulaşımı güç, çorak bir yer.
And there they were sitting on the most inaccessible roost
İşte ordalar. Hayatımda gördüğüm en ulaşılmaz kayanın üzerinde oturuyorlardı.
I had ever seen. Of course it didn't seem inaccessible to them.
Elbette onlar ulaşılmaz görmüyordu.
Well the door is locked ; the window inaccessible.
Kapı kilitli ; pencere ulaşılamaz.
Ms. Presbury's bedroom is on the second floor and is completely inaccessible to even the most agile cat burglar.
Bayan Presbury'nin yatak odası 2.katta ve pencereden girebilecek en çevik hırsız için bile ulaşılamaz.
Though brownstone was the norm... she lived magisterially within a large house... of controversial pale, cream-colored stone... in an inaccessible wilderness near the Central Park.
Kahverengi kumtaşı evlerde oturmak moda olmasına karşın... Central Park yakınlarında, ulaşılması güç, el değmemiş biryerdeki... soluk krem renkli taşlardan yapılma kocaman evinde hüküm sürüyordu.
You want to be Kilimanjaro on your first date - inaccessible.
İlk randevuda tırmanılamayan, ulaşılmaz bir dağ olmalısın.
It's inaccessible.
Ulaşılamaz.
The dry gelatin negative had just been invented and this enabled photographers to work in previously inaccessible places
Kuru jelatin negatif yeni bulunmuştu ve fotoğrafçılara daha önce mümkün olmayan alanlarda bile çalışma imkanı veriyordu.
I can assure you it'll be inaccessible now.
Sizi temin ederim ki artık ona kimse ulaşamayacak.
Those in back are virtually inaccessible.
Arkadakilere ulaşamam.
I have hinted that we will treat him with an inaccessible drug if he cooperates with the lodge. Nivesen has concurred and will warn us of each impending inspection.
Aksine, dernekle işbirliği yaptığı takdirde çok ender uygulanan bir tedaviyi kendisine uygulayabileceğimizi söyledim.
You know, it's of the utmost importance what I'm about to tell you not leave your confidence or that of your inaccessible employer.
Şimdi söyleyeceklerimin sizin ve o ulaşılamaz işvereninizin kendine olan güvenini kaybettirmemesi çok büyük önem taşıyor.
Scary and inaccessible is another story.
Korkutucu ve erişilmez başka bir hikaye.
- I'm not emotionally inaccessible.
Duygusal olarak erişilmez değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]