English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inaccurate

Inaccurate translate Turkish

240 parallel translation
Nothing is more inaccurate than to compare the aquatic locomotion of a human being with that of a fish.
Hiçbir şey, bir insanın hareketiyle bir balığın hareketini kıyaslamaktan daha yanlış değildir.
I'm not asking you to be inaccurate, still less to reveal anything confided to you as a priest.
Yanlışa düşmenizi istemiyorum. Bir papaz olarak bir şeyleri göstermeniz için... size duyulan güven hâlâ yeterli değil.
- It's lurid and inaccurate.
Donuk ve yalan yanlış.
The prisoners keep these mad, always inaccurate books under the watchful eye of the SS and the privileged Kapos.
Mahkumlar bunları daima yanlış, belgeler olarak, SS lerin ve imtiyazlı Kapos'un dikkatli gözlemleri altında sakladılar.
This causes the scale to tip as well. Thus, naturally, it is inaccurate. Let me by.
Bu durumda olduğundan ağır tartıyor, parasını da ona göre istiyor işte.
They're all grossly inaccurate.
Çoğu bir işe yaramıyor.
But Lieutenant Berger, in checking out their figures on water temperature, tide movements found them to be inaccurate beyond any possibility of a legitimate mistake.
Ama Yüzbaşı Berger, figürlerini su ısısı ve dalga hareketleriyle inceleyerek sıradan bir hatanın daha da ötesinde kusurlu olduklarını keşfetti.
- Now, the stardate... But the computer is inaccurate, nevertheless.
Fakat bilgisayar yine de doğru değildi.
But "computerised" is inaccurate.
Ama "bilgisayar" demek pek doğru değil.
lnaccurate. inaccurate.
Yanlış. Veriler hatalı.
- That's an inaccurate...
- Bu, yanlış bir tanımlama...
If I may say so, general, I'm afraid your operation reports are inaccurate.
Bir şey belirteyim, verdiğiniz operasyon raporları doğru çıkmıyor. Üç gün önce Almanlar, komuta arabamı kovaladı paçayı zor kurtardım. Raporlar mı?
This is somewhat inaccurate.
Umarım anlattıklarınızda gerçek payı vardır.
You promise that the foreign Muslims will be your brothers, and inaccurate your enemies even if they are of your family.
Yabancı Müslümanların kardeşleriniz olduğu sözünü veriyorsunuz,... ve ailenizden bile olsa, müslüman olmayanın, düşmanınız olduğunu söylüyorsunuz.
He have there of Allah only God, we adore only him, and let us devote all our devotion to him, against the liking of the inaccurate ones.
Allah'tan başka ilah yoktur,... O'na ibadet ederiz,... doğru yolda olmayanlar istemese de,... kendimizi tümüyle O'na adarız.
That's sweet, but that's inaccurate.
Hayır. Bu güzel. Ama doğru değil.
Chinese court astrologers who made inaccurate predictions were executed.
Yanlış tahminlerde bulunan çinli saray astrologları idam edildiler.
Finally he decided that the accepted planetary observations were inaccurate and not his model of the nested solids.
Nihayet sonunda, modelinin değil de gezegen gözlemlerinin doğru olmadığına karar verdi.
It really is quite inaccurate to speak of a 20 per cent rise in the infant mortality rate index.
Bebek ölüm oranlarındaki yüzde 20 artış... tamamen yanlış.
Correct me if my information is inaccurate.
Eğer elimdeki bilgi yanlışsa, beni düzelt.
- The data on the MiG is inaccurate.
- MiG konusundaki bilgi hatalı.
He began by pointing out that the wording of the charge itself was not proper, that the dates were inaccurate, that the precedents they'd cited all applied to totally different situations.
Suçlamaların metninin bile düzgün yazılmış olmadığını göstererek başladı. Tarihlerin uyumsuz olduğunu, sundukları teamüllerin tamamının alakasız durumlarda alınmış kararlar olduğunu gösterdi.
I believe that statement to be inaccurate, sir.
Ben o ifadenin yanlış olduğuna inanıyorum efendim.
It was the most inaccurate article of all, or at least of the ones that I've read so far.
En hatalı yazı oydu ya da en azından şu ana kadar okuduklarım içinde en hatalısı.
No professional marksman is that inaccurate, indicating the firing began when the boat was bobbing in the water, hence the erratic pattern of fire.
Hiçbir profesyonel nişancı böyle isabetsiz atmaz. Yani ateş tekne suda sallanırken başlamış. Düzensiz atışların nedeni bu.
my affidavit is inaccurate.
Benim verdiğim ifadede hatalar var.
My affidavit is inaccurate.
Benim verdiğim ifadede hatalar var.
These generalizations always seemed inaccurate to me.
Bu genellemeler bana daima yanlış geldi.
The Elway Theorem was inaccurate.
Elway Teoremi tamamen hatalıydı.
For filing an inaccurate flight plan, and for allowing Cadet Albert to fly when you knew he had difficulties, I'm ordering a formal reprimand placed on each of your permanent records.
Hatalı uçuş planınız ve Subay Adayı Albert o durumda uçmasına izin verdiğiniz için hepinizin daimi kayıtlarında resmi bir kınama kararı alıyorum.
The duty roster was inaccurate.
Görev çizelgesi hatalıydı.
I find such a perception, however inaccurate, to be most distressing.
Böyle bir algıyı ne kadar yanlış bulsam da çok sıkıntı verici olabiliyor.
The question we have to ask ourselves is whether or not that perception is inaccurate.
Sanırım kendimize sormamız gereken bu algının doğru olup olmadığı.
But to describe her as blonde is inaccurate.
Düğünde düzgün görünmeliyim. O sarışın ile aranda neler geçiyor?
Earlier reports of him near Kawasaki Station were inaccurate.
Kawasaki İstasyonunda olduğuna dair önceki raporlar asılsızmış.
That is so patronizing, not to mention clichéd and inaccurate.
Bu çok küçümseyici, yanlış ve ağıza alınmayacak bir klişe.
They can be inaccurate
Yanlış da olabilir.
Your metaphor is colorful, but inaccurate.
İstiareniz çok renkli, ama kusurlu.
is it possible your memory of these events is inaccurate?
Hafızanın seni yanıltmış olması mümkün mü?
Well, actually, that is inaccurate.
Aslında, bu yanlış.
No, no, just inaccurate.
Hayır hayır.
It's never too early to be inaccurate.
Yanlış tahmin için asla erken değildir.
It's totally inaccurate.
Tamamen çarpıtılmış.
The star charts we obtained from Abaddon are inaccurate.
Abaddon alıdığımız yıldız haritaları hatalı.
Why are these recaps always so inaccurate?
Neden bu özetler her seferinde farklı oluyor?
Coming in too fast and low, their drops were often inaccurate and often destroyed their cargo.
Çok hızlı ve alçaktan geldikleri için kargoyu isabetsiz bırakıyor ve yok ediyorlardı.
As much as I would love to put an end to your inaccurate comments regarding my sexuality, I assure you that this relationship is purely platonic.
Senin bu cinsel yaşamım hakkındaki yanlış yorumlarına bir son vermeyi ne kadar sevsem de, seni temin ederim ki bu ilişki tamamen platonik.
Some are inaccurate almanacs, but the more recent ones include detailed seismic analyses.
Bazıları hatalı almanaklar,... Ama daha yeni olanlar sismik hareketlerin ayrıntılı analizlerini içeriyor.
That's-That's completely inaccurate.
Bu kesinlikle doğru değil.
We set a bar on his left and right side... and resolved not to judge him badly until he said six bad or inaccurate things.
Sağ ve sol tarafına iki kutu yerleştirdik. Bu sayede altı yalan ya da yanlış oluncaya kadar ona haksızlık etmemiş olacaktık.
I've heard he said that it's inaccurate but I haven't been able to ask him.
Bunun yanlış olduğunu söylediğini duydum. Ama sorma imkanım yoktu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]