English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inad

Inad translate Turkish

388 parallel translation
This is the Third Reich, and the führer does not tolerate... stupid, insolent obstinacy!
Burası Nazi rejimi ve führer... küstahça bir inadı hoş görmez!
Now, don't get your mule streak up.
Katır inadını gösterme.
We've done all we can and more more than most people would have done thanks to your tenacity but it's useless.
Tüm yapabileceğimizi yaptık çoğu insanın yapabileceğinden fazlasını inadımız sayesinde fakat işe yaramıyor.
It would have taken an earthquake.
Dünya tersine dönse vazgeçmezdi inadından.
Maurice, you know how she is about taking medicine.
Maurice, ilaç konusundaki inadını iyi bilirsin.
It is only your obstinance that kept you from having an abortion.
Zaten bu inadın yüzünden kürtaja da yanaşmadın.
But he did that just for spite.
Ama inadına yaptı.
Well, no. My uncle had this team of mules. When I was born, he told my old man he'd give him any one that he named me after.
amcamın inadı yüzünden ben doğduğumda bana ismini verecek kişiye beni vereceğini söylemiş buyüzden buck secti
I've known pupils who'd solve the toughest problems, just like that, out of spite.
En zor problemleri çözmüş öğrencileri bilirim. Bunun gibi, inadına.
So I served him carrots, out of spite.
Bende inadına ona havuç verdim.
It's a conspiracy to keep you just as you are, nice and ignorant.
Seni inadına kendi haline bırakıyorlar. Hem nazik, hem cahil.
It's just not fair. When you wanna have a good time, no one helps.
Sanki inadına oluyor.
Come on - level, Zosch.
Bırak inadı, Zosh.
All this wouldn't have happened if I hadn't been so pigheaded and driven you off.
Keşke bunlar hiç olmamış olsaydı Keşke ben inad edip seni buralardan kaçırmasaydım.
And I think that after all these years... this was his stubborn way of saying "I'm sorry."
Ve düşünüyorum ki tüm bu geçen yıllardan sonra bu onun inadı için "özür dilerim" deme şekli.
After a year, if you still have this love or obstinacy, you marry her.
Bir yıl sonra, bu aşkın veya inadın hala devam ediyorsa onunla evlenebilirsin.
That ought to be long enough to talk that hard-head into coming back to work for me.
Keşke bu, şu taş kafalının inadını kırarda yanımda tekrar çalışmaya ikna olur.
He was your first and last chance as far as you were concerned, so you grabbed him.
Onun ilk ve son fırsatın olduğuna inadın ve bu yüzden onu bırakmadın.
But if you're still going to be stubborn, you won't be my mother anymore. "
"Yine de inadına devam edersen, artık benim annem değilsin." dedim.
Mr Delambre, your continued refusal may cost your nephew his life!
Bay Delambre, bu inadınız yeğeninizin canına mal olacak!
A blind man's spite, no doubt.
Hiç şüphesiz kör adamın inadından.
Give me.
Bırakın şu inadı artık.
I've never been able to stand this vocal disaster area and her passion for mangling my name.
- Ben, asla bu felaket sese ve adımı telafuz edememe inadına dayanamam.
Just to spite me!
Benim inadıma yapıyor!
Sullen all day long, just out of spite.
Bütün gün somurtuyor, inadına yapıyor.
I'm gonna enjoy this party in spite of you, David so if you'll excuse me, I'm gonna dance with the first man who asks me.
Senin inadına bu partide eğleneceğim David. Bu durumda bana dans etmeyi teklif eden ilk erkekle dansa kalktığımda kusura bakma.
But you will have, if only you'll stop being obstinate... and let me introduce you to this great friend of mine, Dick Carlton.
Ama olmalı, eğer inadı bırakırsan ve iyi bir dostum olan Dick Carlton ile tanıştırmama müsaade edersen.
If I could get near you, I'd knock that stubbornness out of you.
Yanına bir gelebilsem o keçi inadını kıracağım.
Keep up your stubborn act, and just like your parents we'II make sure you never talk again!
- Hala anne-babanı koruma inadındasın kesinlikle konuşmayacağına kanaat getirdim!
Even the most stubborn can be persuaded to think again.
Keçi inadı var, kim olsa razı olmuştu şimdiye kadar.
- No occasion, just to spite!
- Hiçbir şey, inadına yapıyoruz.
Don't get stubborn about doctors.
Doktor konusundaki inadından vazgeç.
Madame, are you going to Chiu Hua Mt.
Bayan! intikam inadı kötüdür pahallıya mal olacağını tahmin etmeliydiniz
Come on, don't be so stubborn.
Gel, vazgeç şu inadından.
The persistence of the young rancher, huh?
Genç çiftlik sahibinin inadı he?
All you've got left is your stubbornness... your principles!
Senin, inadın ve prensiplerinden başka bir şeyin kalmamış!
She's a Halillan.
Halilan inadını, senin gibi bir Veysikan yenemez.
What is this incessant compulsion to escape?
Sürekli kaçma inadınızın sebebi nedir acaba?
The desire to be connected with the cosmos reflects a profound reality for we are connected.
Astrolojinin bu inadı aslında, bizim kainatla bir bağlantımız olduğu cazibesine dayanır.
I don't know if it was out of spite.
İnadından mı yaptı bilemiyorum.
You resist on purpose.
İnadına direniyorsun.
It's a pity you don't have as much charm as persistence.
İnadın kadar caziben olmaması çok acı.
Do you see any other way of breaking him?
İnadını kırmanın başka bir yolu var mı sence?
She said that your persistence disgusted her.
İnadın onun midesini bulandırmış.
I might do that just for spite.
İnadına yapabilirim bunu.
We put it there, Mr. Chairman, and we're not helpless.
İnadı biz başlattık sayın başkan. Neyseki çaresiz değiliz.
- Don't you dare!
- İnadına mı yapıyorsun!
Your stubbornness will spoil everything.
İnadınla her şeyi mahvedeceksin.
Your stubbornness defies all logic.
İnadın tüm mantığı yadsıyor.
So they'll keep him there till he cracks and signs over his land.
İnadı kırılıp toprağını devredene dek onu orada tutarlar.
Don't be so stubborn.
İnadı bırak. İnadı bırak, Berivan! Ceylanım, derdini anlat bana.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]