English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Incarnate

Incarnate translate Turkish

193 parallel translation
You incarnate insult to the English language.
Sen, İngiliz dilinin insan kılığına girmiş hakaretisin.
- As a fiend incarnate.
- As a fiend incarnate.
I said you are courage incarnate.
- Çok cesur olduğunu söyledim.
Trust me, but I'm not "courage incarnate."
- Bana güven ama ben de "Cesaret Abidesi" de değilim.
You incarnate insult to the English language!
İngiliz diline karşı hakaretin canlı kanıtısın!
Beauty incarnate.
Güzelliğin vücut bulmuş hali.
To me you are beauty incarnate.
Benim için sen güzelliğin vücut bulmuş halisin.
You were there, beauty incarnate, an angel.
Sen, güzellik abidesi, bir melek ; oradaydın.
Incarnate.
- Ta kendi.
- Those kids are devils incarnate.
- O çocuklar insan kılığında şeytan.
He's the devil incarnate!
O, şeytanın ta kendisi!
Universal, being Spirit incarnate in the State and cannot but enter into the true nature of the Church.
Evrensellik, Maneviyat gibi Devlette vücut bulur, Kilisede bir gerçeklik kazanmadığı da söylemez.
The Virgin incarnate!
Bakire yeniden vücut buldu!
She's the devil incarnate, and I'm one of her creatures.
İblisin cisimlenmiş hali ben de onun kullarındanım.
It's Satan incarnate who commands in this convent.
Bu manastırı yöneten kişi, İblisin cisimlenmiş hali.
This house is possessed by the devil, and you are the devil incarnate.
Bu ev iblisin işgali altında. Sen de iblisin cisimlenmiş halisin.
They incarnate the inaccessible result of social labor... by miming the by-products of this labor... that are magically transferred above it as its goal :
O çalismanin yan ürünlerini sahneye koyarak sosyal çalismanin erisilemez sonuçlarini temsil ederler ;
That dreadful Jaeger you mix with... he's the Antichrist incarnate.
Korkunç Jaeger seni gittikçe kötü yola sürüklüyor.
You're television incarnate, Diana.
Sen yaşayan bir televizyon gibisin Diana.
Well, I think that, that true self that original self, that first self, is a real, mensurate, quantifiable thing tangible and incarnate and I'm going to find the fucker.
Bence, gerçek benlik, o ilk benlik... ta baştaki benlik ; gerçek, ölçülebilir, somut bir şey... elle tutulabilir, insani şekle sahip bir şey. Ben de o lanet şeyi bulacağım.
And similar to the distress of this youth was my own trouble... when upon examining the old skeleton upon which most college orations are hung - I considered how I might incarnate that familiar framework.
Benimki de bu genç adamınkine benzer bir durum, kolejde... asılmış eski iskeletlerin nutuklarını incelediğimde... ben de bunun benzerini nasıl yapacağımı düşündüm.
Ben, that man was a genius. That man was success incarnate.
O adam bir dahiydi!
You traveled to a dimension few people have ever traveled, to incarnate!
Sen bir başka boyutu ziyaret ettin, insan suretinde pek az kişi bunu yapdı!
We incarnate something.
Birşeylere hayat verdik.
Parnate incarnate.
Parnate ilacı ile canlanalım.
She is sex incarnate, man.
- O, seksin vücut bulmuş hali.
We are speaking of evil incarnate.
İnsan kılığındaki gerçek şeytandan söz ediyoruz.
... a man described as evil incarnate, a man called "the fiend of the century".
İnsan şeklinde şeytan deniliyor, ona "yüzyılın canavarı" adı verildi.
- Perspicacity incarnate.
- Bir vücut bulmuş keskin zeka!
Try to imagine him out there incarnate.
Bob'un oralarda bir yerde vücut bulduğunu düşünün.
Sethji, our God has come Who is this, look like an incarnate of King Harishchandra
Patron geldi en büyük adam geldi
He was a devil incarnate.
Şeytanın somutlaşmış halidir.
- He's insecurity incarnate.
- O, güvensizliğin somutlaşmış hali.
- I am fear incarnate.
- Ben korkunun ete kemiğe bürünmüş haliyim.
You are evil incarnate.
Sen insan kılıfına girmiş bir şeytansın.
Norman's the devil incarnate and we're all witches.
Norman şeytanın vücut bulmuş haliymiş, biz de cadıymışız.
Only Mrs Kågård has it and she ´ s integrity incarnate.
Kodu sadece Bayan Kågård biliyor. Kendisi tam bir dürüstlük sembolüdür.
Only Mrs. Kågård has it and she ´ s integrity incarnate.
Kodu sadece Bayan Kågård biliyor. Kendisi tam bir dürüstlük sembolüdür.
I thought she was integrity incarnate?
Onun dürüstlük abidesi olduğunu sanıyordum.
It's the story : a young fool, full of lofty ideals, thinking himself justice incarnate, is parachuted into an earthly paradise where no one gives a damn.
Afili ideallerle dolu, kendini adaletin vücut bulmuş hali sanan genç bir aptalın hiç kimsenin umurunda olmayan bir yeryüzü cennetine paraşütle atlamasının hikayesi.
He's Jack Kerouac incarnate.
O Jack Kerouac'te vucut buldu.
Still, it doesn't make her the devil incarnate, does it?
Eh bu onu şeytanın kıç bacağı yapmaz değil mi?
Two orphans who incarnate into reality.
Gerçeğe enkarne olan iki yetim.
I am death incarnate.
Ben ölümün vücuda gelmiş haliyim.
Evil incarnate!
İnsan şeklini almış şeytan!
These people are evil incarnate.
Bu insanlar insan formundaki şeytanlar.
You're Mother Earth incarnate.
Sen toprak ana gibisin.
O worthy Goths... this is the incarnate devil that robbed Andronicus of his good hand.
Saygıdeğer Gotlar. Bu, soylu Andronicus'un şerefini lekeleyen insan şekline bürünmüş bir şeytandır.
He's not the devil incarnate.
Canavar değil ya.
Truth incarnate!
Gerçeğin insanlaşmış hali!
Because rednecks for us were America incarnate.
çünkü bizim için kızılderililer, amerikanın yüzkarasıydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]