English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inclination

Inclination translate Turkish

213 parallel translation
Must I therefore renounce them? While the gods grant me the strength and inclination and for as long as you are indulgent, little nymph, I shall be your grateful lover and my pipes shall sing till their dying breath, the praises of Eros.
Tanrılar bana güç ve beğeni bahşetmeye devam ettiği ve senin de düşkün genç bedenin razı olduğu sürece senin müteşekkir sevgilin olacağım küçük perim ve kol kaslarım da son nefeslerine kadar Eros'un zaferini methedecekler.
"The girders of interlaced ironwork, which stay the structure... " have an inclination of 54 degrees. "
"Yapıyı ayakta tutan birbirine geçmiş demirlerin kirişleri... 54 derece eğime sahiptir."
That inclination would give way to judgment.
Ancak bu düşünceyi bir türlü kesinleştiremedim.
General, I'm afraid you've an inclination to be a romantic fool.
General, siz romantik bir aptalsınız.
You never felt the slightest inclination to leap before an approaching express train.
Yaklaşmakta olan bir trenin önünden atlamak için en ufak bir istek duymuyorsunuz.
Pray can I not, though inclination be as sharp as will.
Dua da edemiyorum, her ne kadar istesem de.
- I haven't got the time or inclination to out'em out.
Onları ayırmak için ne vaktim ne de hevesim var.
We in the ballet haven't the time for it, nor the inclination.
Biz baledekilerin bunun için zamanı yok, hevesimiz bile yok.
What you need is something I have neither the time... nor the inclination to give you.
Size verecek ne zamanımın ne de isteğimin olduğu bir şey istiyorsunuz.
If he be leaden, icy-cold, unwilling... be thou so too, and so break off your talk... and give us notice of his inclination.
Ama baktın durgun, donuk, soğuk ve isteksiz, sen de aynı tavrı takın ve konuşmayı kes, sonra da eğilimi hakkında bize bilgi ver.
- Yet, until a year ago... you showed no inclination or desire to follow your father's calling.
- Ama bir sene öncesine kadar babanın mesleğini takip etmeye hiç hevesli değildin.
Yes, I agree, but by inclination we're all individualists.
Evet, kabul ediyorum, ama eğilim olarak hepimiz bireyciyiz.
Why does one lose the inclination to explain these things?
Neden bunları anlatmam için kaybetmem gerekiyordu?
Second, Mr. Wayne don't show any inclination to move on.
Şimdi değil. - Neden?
They have neither the time, the training, nor the inclination for strategic thought.
Onların ne zamanı, ne eğitimi, nede stratejik düşünceye meyilleri var.
But nature gave us the inclination to love.
Fakat doğa bizi sevmeye meyilli kılmış.
No. Psychologically, it's the healthier inclination.
Hayır, psikiyatri açısından bu iyileşme eğilimidir.
No doubt we have no right to blame the accused for lacking qualities he is morally incapable of but here in this court we must stifle the human inclination to be tolerant and submit our will to the loftier demands of that noble ideal which is justice.
Ahlaki açıdan yetersiz olduğu vasıflarından dolayı sanığı suçlamaya hakkımızın olmadığı şüphe götürmez ama burada bu mahkemede doğuştan getirdiğimiz hoşgörülü olma eğilimimizi bastırmak zorundayız ve adalet dediğimiz yüce fikrin başlıca gerekliliklerine boyun eğmeliyiz.
"Bachelor, American citizen, producer of shows by profession, seducer of women by inclination."
"Bekârdır, Amerikan vatandaşıdır, şov yapımcılığıyla iştigal eder, " kadınları canı gönülden ayartır. "
She didn't have a dime, time, or the inclination.
Parası, zamanı ya da isteği yoktu.
But His serene Highness had to marry a princess from Bernburg, and it seemed as if his musical inclination was becoming rather cool, all the more as the new Princess seemed to be an "amusa".
Ama onun o Yüce Ekselansı Bernburg'lu bir prensesle evlendikten sonra görünüşe göre Prens'in müziğe olan ilgisi gittikçe azalmıştı, dahası yeni prenses bir a-musa'ydı.
Very well, even though my inclination is to have Mr Douglas clapped into jail, and this four-wheeled contrivance dropped into the bay!
Gayet iyi, benim eğilimim Bay Douglas'ı hapishanede alkışlatmak olsa bile, ve bu dört tekerli icat yuvasına düştü!
And he never showed any inclination towards being a Scotsman before this happened?
Kocamdı. Bu olaydan önce hiç İskoç olma eğilimi var mıydı?
Had there been any hint... of an inclination... or intentions?
Bazı yakınlaşmaların veya duyguların işareti var mı diye sordum, olmadığını söyledi.
Well, I have the inclination the maturity and the wherewithal but unfortunately, I don't have the time.
Şey, yeterli eğilimim deneyimim ve olanaklarım var ama maalesef zamanım yok.
The performed tests have shown multi-directional talents, a high intelligence level as well as ontological leaning and inclination towards reflection.
Performans testleri çok yönlü yeteneklerinin olduğunu gösterdi. Ontolojik eğilim gibi yüksek zekalı olma durumu da iyi bu yöne eğilimi de güzel.
Nothing stops for it, this is the state most natural to it... and yet the most contrary to its inclination.
Ona göre hiçbir sey sabit durmaz. Bu istikrarsizlik, gösterinin olagan halidir fakat olagan egilimine tamamen terstir.
In this tale, I am a fake god by occupation and a magician by inclination.
Bu öyküde ben, işim gereği düzmece Tanrı, zevkim için de büyücü rollerini üstlendim.
You, you, you mean you never felt an inclination for another?
Yani şimdi sen... bir başkasına hiç ilgi duymadığını mı söylüyorsun?
We've been amazed by her natural inclination for the paranormal.
Ve doğal yeteneği hepimizi şaşkına çevirdi.
How can we determine the true inclination of a boy or girl?
Bir oğlanın ya da kızın gerçek isteklerini nasl test edebiliriz?
I will bring home anyone or anything I choose including a one-eyed Episcopalian kangaroo if that happens to be my kinky inclination.
Eve kimi ya da neyi istersem getiririm. Sapıkça eğilimlerim tek gözlü piskopos bir kanguru olsa,.. ... onu da getiririm.
His inclination to violence... which lead him to this cruel and irresponsible gesture... can be explained through what we call paranoid dementia ".
"Şiddete olan eğilimi onu vahşi ve sorumlu tutulamayacağı bu eyleme sürüklemiş ve bu durum bizim deyimimizle paranoyak bunama ile açıklanabilmektedir."
Later there was neither time nor inclination to return to it.
Sonra ne zamanın oluyor ne de niyetin, bir daha geriye dönmeye.
If you had felt any inclination for her you should have married her instead of me but as it is, I will return to my first intention and marry her myself.
Eğer ona karşı en ufak ilginiz olsaydı sorun yoktu, onu benim yerime seninle evlendirirdim. Ama öyle olmadığına göre ilk kararıma bağlı kalacağım. Onunla kendim evleneceğim.
I've neither the time nor the inclination to speak with you.
Sizinle konuşacak ne vaktim var ne de niyetim.
If I had the inclination, I would look in Leo, but it seems like an awful lot of trouble just to find a comet.
Genel eğilimim, Aslan takımyıldızına bakmak olurdu ama orada bile bir kuyrukluyıldız bulmak çok zor görünüyor.
I promise you, doctor even if I had the inclination how could I possibly catch her?
Size yemin ederim, doktor hevesim olsaydı bile onu nasıl yakalayabilirdim?
I've neither time nor inclination... to be a gracious society hostess.
Sosyete hizmetçisi olmaya ne zamanım... ne de niyetim var.
I have neither the inclination nor the time.
Buna niyetim de, zamanım da yok.
Main support inclination nominal to spec.
Ana destekte sağa ya da sola kayma gibi bir durum yok.
In short... she has the time and the inclination to do a great deal of charity work.
Kısacası... zamanının çoğunu hayır işlerine ayırır.
It has an inclination as Sarah, has not it?
Sarah'a çok düşkünsün, değil mi?
You show no inclination to speak otherwise.
Başka türlü konuşmuyorsunuz ki zaten!
I have neither the time nor the inclination to explain myself... to a man who rises and sleeps under the blanket of the freedom I provide... and then questions the manner in which I provide it!
Benim sağladığım özgürlük battaniyesinin altında yatıp kalkan ondan sonra da onu sağlama tarzımı sorgulayan birine kendimi izah edecek ne zamanım, ne de hevesim var!
Change orbit to an inclination of 80 degrees south.
Güneye doğru 80 derece açıyla yörüngemizi değiştirin.
Ted's inclination toward art that led to a job with an architect... as well as some considerable redecoration.
Ted'in bir mimarın yanında çalışmasına ve evin dekorasyonunda... epey değişime neden olan sanatsal eğilimleri.
By personal inclination, Lieutenant Gatewood kept his own counsel.
Kişilik olarak Teğmen Gatewood biraz ketum biriydi.
Increase the blade inclination.
- Tırmanıyor. Kanatların eğimini arttırın. Kanatların eğimini arttırın dedim.
- Indeed, but not the inclination.
- Var ama isteğim yok.
I shouldn't have neglected his natural inclination for order.
Victor'un düzene olan merakını kullanmayı ihmal ederek bir hata yaptığımı fark ettim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]