English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Increased

Increased translate Turkish

1,863 parallel translation
You may experience delays at bridges, highways, and airports, as police have set up road blocks and increased security levels state-Wide.
Köprüler, otoyollar ve havaalanlarında gecikmeler yaşayabilirsiniz. Polis yol barikatları kurmuş ve eyalet boyunca alarm seviyesini yükseltmiş.
Dalek humans show increased levels of serotonin!
Uyarı! Dalek-İnsanlar yüksek seviyede serotonin salgılıyor!
See if we can avoid increased I.C.P.
ICP'nin yükselmesini engellemeliyiz.
We increased the monitoring system, The cooling system and we did more beautiful.
- Havalandırması en son seviyededir
You may wind up with increased bruising and bleeding.
Bunu artan morarmalar ve kanamalarla azaldığını görürsün.
And so we increased... the price of coffee by ten centimes.
İşte biz de sırf bu yüzden kahve fiyatına 10 centime'lik bir zam yaptık.
You do realise that because you tried to escape that your sentence will now be increased by another six months.
Kaçmaya çalıştığın için buradaki kalma süren bir 6 ay daha artacağını biliyor musun?
The repulsive effect of the dark energy increased... because the more space there is between galaxies... the greater is the cumulative effect... of the dark energy, the repulsive effect.
Karanlık enerjinin itici etkisi arttı... çünkü galaksiler arasındaki boşluk arttıkça... artan toplam boşluk etkisi... itici güce daha da ivme kazandırdı.
Olive trusted her arms to encircle Chuck. Sadly, she did not trust her mouth with the same proximity, for it increased the probability of truths being spilled.
Olive, Chuck'ı kucaklaması için kollarına güvenirken ne yazık ki, doğruları söyleme ihtimali artan dudakları için aynı güveni duymuyordu.
This evolution in the action figures is a testimony to this increased preoccupation with body image that we've been seeing in the United States.
Asker bebeklerindeki bu evim Birleşik Devletler'de gözlediğimiz vücut biçimine ilişkin ilgideki artışın bir kanıtıdır.
Our party members have increased by millions.
Parti üyelerimizin sayısı milyonlara kadar yükseldi.
She can fool the equipment, tell it what we're expecting to see, so she gets scared and it projects an increased heart rate, we try and freeze it and it does the opposite.
Bütün ekipmanimizi kandirabiliyor, onlara beklentilerimizi göstermesini söylüyor, korktugu zaman kalp atisini hizlandiriyor, dondurmaya çalistigimizda aksini yapabiliyor.
We guessed that the Tashnak activities had increased to such a degree...
Taşnakların faaliyetlerini bu kadar artırdıklarını tahmin etmiştik biz zaten.
Either increased intracranial pressure or something's wrong with her hypothalamus.
Ya kafa içi basınç artışıdır ya da hipotalamusunda bir sorun vardır.
If she regains consciousness, it's increased intracranial pressure.
Bilinci yerine gelirse, kafa içi basınç artışıdır.
Increased intracranial pressure.
Ve şimdi yeni bir semptomu var : artmış kafa içi basıncı.
And our increased blood flow will only make us more aware, As our bones Are ground into powder.
ve bizim artan kan basıncımız da bizi ona daha çok belli edecek, kemiklerimiz de... toza dönüşecek.
Not only is it extremely hot out there, but for the last half an hour, the barometric pressure has been dropping and the wind speeds have increased significantly.
Aşırı derecede sıcak olması dışında, son yarım saattir barometrik basınç düşüyor ve rüzgar hızı gözle görülür şekilde arttı.
Increased solar energy.
Artan güneş enerjisi.
Was exponentially increased when he became one of the Five.
Beş'lerden bir olunca üssel olarak arttı.
Each time he does it, specific portions of his brain are damaged, causing increased dementia, paranoia, rage.
Bunu her yaptığında, beyninin bazı belirli kısımları zarar görür. Bu da kişilik bölünmesi, paranoya ve öfkeye sebebiyet verir.
Such increased scale is often the first indicator of abnormal abilities, which is why detailed brain-mapping is often our best recourse when diagnosing new patients.
Bu kadar büyük ölçektekiler, çoğunlukla anormal yeteneklerinin ilk belirtisidir. Bu nedenle detaylı beyin haritalandırması çoğunlukla böyle yeni hastaları teşhis ederken en iyi yardım kaynağımızdır.
Balance systems must be destroyed by the increased pressure!
Denge sistemleri yükselen basınç nedeniyle yok olmuş olmalı.
Within these past few years... These so called "engineers," criminals who have remodeled their bodies to turn into ferocious, fiendish murderers, have increased in numbers.
Son birkaç yıl içinde "mühendis" denen vücutlarını modifiye ettiren acımasız katillerin sayısında bir artış görülüyor.
We've increased the amount of gunpowder and pressure.
Barut miktarını artırarak basıncı artırdık.
There have been a series of studies, somewhere in the region of 60, relating increased levels of IGF-1 and breast, colon and prostate cancers.
Sayısı altmışa varan çeşitli çalışma,.. ... IGF1 seviyesindeki artışı, göğüs, bağırsak ve prostat kanserlerindeki artışla ilişkilendiriyor.
It's increased over the last year.
Geçen yıllarda artış yaşandı.
Increased construction.
Çoğalan yapılaşma.
Increased property value.
Yükselen mülk değerleri.
We have become aware of increased communication traffic between the Mujahadin in Chechnya and persons of interest in Britain.
Çeçenistan ve Britanya'daki mücahitler arasında görüşme trafiğinin arttığını fark ettik.
We've become aware of increased communications traffic between the Mujahadin in Chechnya and persons of interest in Britain.
Çeçenistan ve Britanya'daki mücahitler arasında görüşme trafiğinin arttığını fark ettik.
There's an increased risk of cord prolapse shoulder dystocia.
Başka seçeneğimiz yok. Göbek bağının boynuna dolanma riski arttı.
They started stocking the diapers next to the beer coolers, and increased their sales.
Bebek bezlerini bira soğutucularının yanına stok etmeye başlamışlar ve satışları artmış.
This bottomless void that everyone has slowly increased.
Bu sonsuz boşluğu herkes gittikçe artırdı.
And what's more, the room temperature is being increased at the same time.
Dahası ise aynı anda oda sıcaklığı da arttırılıyor.
Senator Finch has increased the intensity...
Senatör Finch gerginliği yükselttiyor.
But increased demand for water by people and industry now threaten to run the river dry.
Ancak insanlar ve sanayileşmenin artan su ihtiyacı bugün bu nehri kuruma tehlikesiyle yüz yüze bırakmış durumda.
In recent years, human sewage and fertilisers from intensive farming have increased plankton blooms in the Gulf, providing extra jellyfish food.
Son yıllarda lağım artıkları ve çiftçilikte kullanılan gübreler körfezdeki plankton sayısını arttırarak denizanaları için fazladan besin kaynağı sağlamaya başlamış.
Over the years, increased sedimentation and the use of dynamite and cyanide means the corals close to shore are barely hanging on.
Yıllarca boyunca tortulaşma, dinamit ve siyanür kullanımı nedeniyle kıyıya yakın mercanların varlığı sona ermek üzere.
But it's overengineered to respond to increased body heat and adrenaline.
Ama yine de vücut ısısına ve adrenalin seviyesine tepki verecek kadar geliştirildi.
So AK Party has significantly increased its share of the vote...
Öte yandan da seçimin sonucu aritmetik olarak da şekillenmiş durumda.
Michael, Sarah's heart rate And respiration have suddenly increased.
Michael, Sarah'ın oksijen alışı ve kalp hızı birdenbire arttı..
Michael, the likelihood of one or both of you... Being injured has just increased what are you doing...
Michael, yaptığın sadece ikinizden birinin yaralanma olasılığını arttırdı.
For sure, the increased revenue from developing new land... is a matter of great urgency
Elbette, yeni toprakların gelirlerinin artması aciliyet teşkil ediyor.
His pulse increased.
Kalp atışları hızlandı.
I made the bony prominences more robust, increased the size of the mastoid processes and the nuchal crests.
Öne çıkan kemikleri, daha kaba yaptım kemik çıkıntılarını ve ense boyutunu arttırdım.
- Maybe increased intraocular pressure.
- Belki de artan... -... göziçi basınç yüzünden.
Next, apartment vacuuming shall be increased from two to three times a week to accommodate the increased accumulation of dead skin cells.
Daireyi süpürme sıklığı ölü deri hücrelerinin birikimindeki artıştan dolayı haftada iki günden üç güne çıkarılmalı.
Hemopericardium can lead to cardiac tamponade which can be detected by increased JVP, hypotension, and muffled heart sounds.
Hemoperikardiyum kalp tamponadına sebep olabilir. Bu duruma da Beck üçlemesiyle tanı konulur.Artmış J.V.B. düşük tansiyon ve kalpte sürtünme sesi.
The indicator is the increased electrical activity focused around the abnormality.
Belirtecimiz anomalinin etrafında yoğunlaşan elektriksel aktivite olur.
He's alive, but the collapse increased the flow of toxic gas.
Hayır. Isı sinyali güçlü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]