Increases translate Turkish
757 parallel translation
The storm increases and she can't see a thing.
Fırtına artar ve hiçbir şey göremez.
That contrast increases the pride with which we now bestow this plaque on America's Outstanding Woman of the Year.
İşte bu tezat, bu plaketi Amerika'da yılın en başarılı kadınına verirken duyduğumuz gururu artırmaktadır.
Only strict discipline, a vigilant attitude, an unwavering sense of responsibility, and a respectful, silent workplace will yield increases in production.
Yalnızca katı disiplin, dikkatli tavır sarsılmaz bir sorumluluk duygusu ve saygılı, sessiz atölye üretimde artış getirecektir.
The quota increases will be as follows :
Kota artışları şu şekilde olacak :
It's about the production quota increases.
Üretim kota artışlarıyla ilgili.
"Every lost moment increases danger."
"Kaybolan her saniye tehlikeyi artırıyor."
Your high living substantially increases your risk of TB.
Hızlı yaşayışın verem olma riskini ciddi anlamda artırıyor.
unless such changes, additions or increases have been... authorized in writing and the new payment has been agreed to by the landowner.
ancak ekleme veya artış gibi değişiklikler teyit edilmiş ve yeni ödeme arazi sahibi tarafından onaylanmışsa böyle bir artış gerçekleşebilir.
Every minute you keep the Baptist increases the danger of bloodshed and disorder.
Vaftizci'yi alıkoyduğunuz her an katliam ve kargaşa tehlikesi artıyor.
All you have to do is light a torch and the smoke increases everywhere not only where we are now but in all the craters.
İzlerseniz göstereceğim. Bir ateş yakacağım ve duman her yere dağılacak. Sadece bulunduğumuz yere değil bütün kraterlere.
The smoke increases over all the area.
Duman bütün bölgeye yayılıyor.
You'll find out, it increases their respect for you.
Göreceksin, bu senin saygını artırır.
Don't you know births are entered under population increases?
Doğumlar nüfüs artışına girer, bilmez misin?
A real person is separated from the interpreter of that person, if only by the time passed, between the event and its evocation, by a distance that continually increases, that's increasing at this very moment.
Gerçek kişi, kendisini yorumlayandan ayrışmaktadır. Zaman geçerken, olayla çağrıştırdıkları arasındaki mesafe... sürekli artarken, tam şu anda artmaktayken ayrılmaktadırlar.
If becomes scarce the one, the other increases.
Biz de çok az karla çalışıyoruz.
This one shows the electrical conductivity of the skin in the palm of the hand - a measure of perspiration, which increases under stress.
Bu ise avuç içinde bulunan derinin elektrik iletkenliğini göstermeye yarıyor. Stres altında artan ter seviyesini ölçüyor.
The sensation of antiquity increases.
Eskiye duyulan heyecan artıyor.
You, the railway workers, are a tight union... and if we all go on strike, solidarity increases.
Niçin geliyorlar? Siz demiryolu işçileri sendikal olarak güçlü durumdasınız,... hep birlikte greve gidersek birlik beraberlik dalga dalga yayılır.
NUMBER OF UNRESOLVED ROBBERIES INCREASES
Her ay yapılan soygun sayısı artmaya başladı.
And the value of your gold increases many times.
Ve senin altınının değeri kat kat artacak.
The very admission of its existence only increases their fear.
Varlığını kabullenmek sadece korkularını çoğaltıyor.
It merely increases your desire for success.
Bu da başarıya açlığınızın artmasını engelliyor.
In much wisdom there is much grief and he who increases knowledge increases sorrow.
Bilgeliğin arttığı yerde keder de artar ve bilgisini arttıran, derdini de arttırır.
My admiration for Mr. Pollock increases.
Bay Pollock'a olan hayranlığım artıyor.
We're forced to increase the number of trips... and, as a result, the risk automatically increases too.
Yolculukların sayısını artırmak mecburiyetindeyiz bunun bir sonucu olarak, risk de otomatik olarak artıyor.
When the selenium rectifier retracts, the oscillation increases.
Selenyum doğrultucu düşünce osilasyon artar.
- -he'd be holding a press conference in the near future about the salary increases.
... yakın zamanda, maaş zamları hakkında bir basın konferansı verecek.
Captain, the pain increases unless you obey me.
Kaptan, bana itaat etmezsen, acın artacak.
The magic potion that increases your strength a thousand fold.
Sihirli iksir gücünüzü bin katına çıkarır.
They will demand constant wage increases.
Durmadan maaşlarına zam isteyecekler.
That increases the heart beat and speeds up the drug.
Kalp atışın hızlanınca, uyuşturucu daha da çabuk yayılır.
- It only increases my sense of danger.
Tehlikede olduğumu hissettiriyor sadece.
We have recognized that one should not only fight for wage increases, but against government and its domination.
Sadece maaş artışı için değil aynı zamanda hükümet ve baskıya karşı da savaşmalıyız.
Yes, rice increases in volume when boiled.
Evet, pirinç haşlanınca hacmi artar.
- When the extra weight increases the skin could get deformed. Do you have a solution?
Neyse, evet, sonra?
"All joy and pleasure that doesn't harm others, -" "- but increases life's pleasures is positive -"
Başkalarına zarar vermeden, tüm zevkleri tat, bu hayattan zevk almak istiyorsan, herkese olumlu davranmalısın.
You go fishing, and the interest increases.
Sen balığa gidersin, paran çoğalmaya devam eder.
You mean, that what you've been doing... That. Increases your self-respect?
Yani diyorsun ki bütün bu yaptıkların... bütün bunlar... kendine olan öz saygını artırmak içindi, öyle mi?
But remember the money increases as the film goes on.
Film aktığı sürece fiyat artacak.
Stopping to refuel increases the possibility of detection.
Yakıt takviyesi için duruş yapma, saptanma olasılığını artırır.
But don't forget, the money increases as the film goes on... so the longer you leave it, the more you have to pay.
Ama unutmayın, film ilerledikçe ücret artacak, bu yüzden ne kadar oynarsa, o kadar ödemek zorunda kalırsınız.
However, if the price of wheat increases, we need some workers
Buğday fiyatında artış olursa, birkaç işçiye ihtiyacımız olacak.
His death increases our burden
Onun ölümü sıkıntımızı arttırdı.
So they sent their Oniwaban spies into our domain and incited our indigo artisans to demand better work conditions and wage increases in a scheme to start an uprising.
Boyahane işçilerinin daha iyi çalışma şartları ve daha fazla maaş talep edecekleri bir isyan çıkarmak için bölgemize casuslar yolladılar.
- His glamour increases
- Parıltısı artıyor
And every three months its value increases by 20 percent.
Her üç ayda bir de değeri yüzde 20'ye kadar artar.
We had as many refugee, come of the eastern front, that at this time the city it increases for the double of the size.
Şehirde, Doğu Cephesi'nden gelen çok sayıda sığınmacı vardı. Şehrin nüfusu iki katına çıkmıştı.
An army bill increases the size of the German armed forces,
Bir ordu layihası, Alman silahlı kuvvetlerinin hacmini arttırdı.
Culturally, too... he bought old furniture for me that increases in value.
Kültürel olarak da... Değeri artan mobilyalar aldı bana.
While time spent brooding alone only increases a feeling of separation.
Oysa yalnız başına kara kara düşünmek yalnızca kopukluk hissini arttırır.
My interest always increases with satisfaction.
Heavenly!