English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Indecency

Indecency translate Turkish

96 parallel translation
She gave a show of indecency.
Uygunsuz davranışlarda bulunmuş.
We're talking about indecency.
"Yakışıksız" vaziyetten bahsediyoruz.
She committed crimes of indecency, sedition, idolatry and evil-doing.
Ahlaksızlık, fesatlık, putperestlik ve günahkarlık gibi suçlar işledi.
I'm also guilty of public indecency.
Ayrıca toplum ahlakını da bozdum.
Indecency, resisting arrest and guerrilla warfare.
Ahlaksızlık, kanundan kaçmak, bu da yetmiyormuş gibi, bir de, gerilla gibi davranıyorlar. Gerçekten, yıkıldım.
She fell into bad indecency and committed a sin against 6th commandment.
Kötü bir edepsizliğe düştü ve 6. emire karşı bir günah işledi.
and there is brawling in bars, there is indecency in public places, and there is corruption of the young, and now I see it all stems from here - it stems from the filth taught here in this very schoolroom.
Barlarda kavga, halka açık yerlerde ahlaksızlık, ve gençlerde yoldan sapma var. Görüyorum ki hepsinin kaynağı burası. Hepsi sınıfta öğretilen pislikten kaynaklanıyor.
Gross indecency in front of a public official...
Kamu görevlisi önünde ahlaksızlıkmış!
Public indecency.
Umuma aykırı hareketten.
Some poor son of a bitch on a public-indecency charge... Paid off a PA to have his case dismissed.
Pisliğin teki umuma aykırı hareketten tutuklanmış... ve davanın düşürülmesi için savcıya rüşvet vermiş.
I hate indecency.
Saygısızlığı hiç sevmem!
And he has the indecency to start dying on his own.
Ama adam kendi kendine ölmek düşüncesizliğini gösterdi.
In which case, an arrest and a charge of gross indecency are certain to follow.
Ve gördüğüm bütün davalarda.. Bu tip ahlaksız suçlamaları.. bir dizi tutuklama emri izledi.
Disturbing the peace, public indecency breaking and entering.
Huzuru bozmak, kamusal alanda ahlaksızlık haneye tecavüz.
Sedition and indecency.
Fitne ve ahlaksızlık.
This nation, to me, isn't a champion of indecency.
Bana göre bu ülke müstehcenlik taraftarı değildir. Bu topraklar bana göre...
Can you diagnose your indecency?
Bu ahlaksızlığınıza ne teşhis koyarsınız?
It's like tax evasion or public indecency
Vergi kaçırma veya toplumda uygunsuzlukla aynı şey.
If there is indecency to be found, she is the root.
Bir ahlaksızlık varsa, temelinde o vardır.
The man has no sense of indecency.
Bu adamda ahlak diye birşey yok.
What was clear was the indecency of it.
Net olan hareketlerinin uygunsuzluğuydu.
Indecency is un-American.
Ahlaksızlık, Amerikadışıdır.
They took me down the station and charged me with public indecency involving a minor.
Beni merkeze götürdüler ve sübyancılıkla suçladılar. Tanrım!
- Public indecency, lewd conduct.
- Halk içinde uygunsuz ve müstehcen hareketten.
Disorderlies, public indecency.
Düzensizlikler, sosyal ahlasızlıklar.
It was merely an indecency charge on a train, yet the bail was 5 million yen.
Yalnızca trendeki bir ahlaksızlıktı ve Kefaleti 5 milyon yen idi.
Like gross indecency.
Mesela büyük bir ahlâksızlık.
I'll take a thousand of his bullets before I let this indecency take place.
Bu ahlaksızlığa izin vermem için önce beni kurşuna dizsin.
Charlie, we could get arrested for public indecency.
Charlie, teşhircilik yüzünden tutuklanabiliriz.
I could have you charged with indecency, sir.
Sizi ahlaksızlık suçuyla tutuklayabilirim bayım.
I was arrested for public indecency.
Kamu ahlakına aykırı davranmaktan tutuklandım.
Paris requires a certain amount of indecency in thought and action.
Paris düşüncede ve harekette belli bir miktar ahlaksızlık gerektirir.
The ribbon was meant to help Klara avoid sin, selfishness, envy, indecency, lies and sloth.
O bandın, Klara'ya günahlardan uzak durmasında bencillikten kıskançlıktan ahlaksızlık, yalan ve tembellikten kurtulmasında yardım etmesi gerekiyordu.
We've had a public indecency complaint.
Umumi adaba aykırı hareket edildiği yönünde şikâyet aldık.
- We've had another public indecency complaint Sir
- Başka bir umumi adaba aykırı hareket edildiği yönünde şikâyet aldık bayım.
But down in the vault, an after-hours locale devoted to indecency disreputable behavior and all manner of debauchery.
Aşağısı, yani kasa bölümüyse geç saatlerde ahlaksızlığa adanmış bir yer oluyor. İtibarsız davranışlar ve uçarı bir ortam.
We, Brown, must find out who it is, and when we have his name, then butcher or baker, he shall face up to his indecency.
Biz, Brown, kim olduğunu öğrenmeli ve öğrendiğimiz zaman kasap ya da fırıncı, her kimse, ahlaksızlığıyla yüzleşmeli.
There's a higher power that will judge you for your indecency.
Senin ahlaksızlığını yargılayacak daha büyük bir güç var.
I was almost jailed for indecency and you're at it again?
Neredeyse ahlaksızlıktan hapse giriyordum, senin yaptığına bak.
Or even from Casey, now that we have all been privy to your public indecency problem.
insan içinde yaptigi terbiyesizlikten dolayi Casey'den de.
Public indecency.
- Kamu alanında ahlaksızlık. İçerideyiz.
Well, it means that any member of the public could witness this indecency.
Kamu alanındaki herkes bu ahlaksızlığı görebilir.
I'm here to defend you on charges of indecency, masturbating in a public park.
Size yöneltilen ahlaksızlık suçlamasının savunmasını yapacağım kamu parkında mastürbasyon.
Oh, now see, there you go. That's... that's public indecency.
Bak, işte bu... bu kamu ahlakına girer.
He was convicted of gross indecency.
Ağır ahlaksızlıktan hüküm giydi.
Public indecency?
Halka açık yerde ahlaksız davranış mı?
You know, I got him off a public-indecency charge 30 years ago.
Onu, umumi adaba aykırı hareketten kurtarmıştım. 30 yıl önce.
A charge of public indecency, it would... it would wreck your career.
Kamu ahlakı suçundan, kariyerin... kariyerin harap olabilirdi.
It wasn't clear. What was clear was the indecency of it.
Müvekkilerimin çoğu suçlular.
I come in here... you don't know who I am, what my life is... and you have the balls, the indecency... to ask me a question about my life?
Buraya geliyorum... Beni tanımıyorsun. Hayatımı bilmiyorsun.
Don't do that or we gon'get indecency charges up in here. I'm not one of these so-called salad-chompin'sistahs that weighs 52 pounds with a wet T-shirt on
Ben o sözde salata yiyerek 23 kilo verip ıslak tişört giyenlerden değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]