Indecent translate Turkish
435 parallel translation
This is positively indecent.
Çok küstah bir tavır bu.
If I understand you correctly, you sound almost indecent.
Eğer seni doğru anladıysam, şu anda ahlak dışı konuşuyorsun.
Why aren't you frank enough to admit that other indecent self in you?
Neden içindeki o diğer ahlaksız senin varlığını kabullenmiyorsun?
Positively indecent.
Çok küstahça.
Indecent!
Küstah! Küstah!
Don't you think it's indecent of you to order me out after you kissed me?
Beni öptükten sonra bu şekilde kovmaya çalışman sence de yakışıksız değil mi?
You're indecent.
Çok edepsizsin.
It's indecent.
Çok yakışıksız!
- Two days before the wedding, it's indecent.
Düğüne iki gün kala bu çok uygunsuz.
It's indecent, that's what it is.
Uygunsuz bir resim.
Indecent exposure.
Edepsiz teşhir.
A thing indecent... and contrary to the teachings of the holy scriptures.
Edepsiz bir şey... kutsal yazıtlardaki öğretilerin tam aksi bir şey.
It seems... indecent.
Bu biraz... yakışıksız.
Indecent?
Yakışıksız?
Really! indecent, eh?
- Sahi, yakışıksız mı?
Nori-chan insists it's indecent.
Nori-chan yakışıksız bulmuş bunu.
The only good one I have is rather indecent, I'm afraid.
Ne yazık ki, tek iyi resmim biraz müstehcen.
There are sly devils with more, and that's just indecent.
Daha fazla olan bazı kurnaz şeytanlar da var ama bu düpedüz edepsizlik.
We've actually been alone for an hour. Seems almost indecent.
Bir saattir başbaşayız.
I like them when they're amusing, but not indecent.
Kaba ve edepsizce olmadıkça ve eğlendirdiği zaman hoşlanıyorum.
- Marianne, you're being indecent.
- Marianne, iyice çirkinleşme.
It's indecent, if you ask me.
Bana sorarsan ayıp bu.
It's indecent to have two grown children and look as young as you do, isn't it?
İki çocuk büyütüp senin gibi genç görünmek ne kadar ayıp.
"... and sell it at an indecent profit to the fraternity boys at Iowa city. "
"... Iowa'daki kulüp çocuklarına fahiş fiyatla sattığınızı söyledi. "
"Virtue is diametrically opposed to, not only the indecent act" "but as much, nay, sooner, to the indecent thought or fantasy."
Erdem, sadece uygunsuz davranışın değil uygunsuz düşüncelerin de zıttıdır.
He's right and, besides, it'd be indecent.
Haklı. Ayrıca bu yakışık almaz.
What makes you think my private life is indecent?
Özel hayatımın uygunsuz olduğunu nerden çıkardınız?
I didn't mean that. I meant that the way they pry is indecent.
Kastettiğim bu değil.
Maybe it was an indecent assault.
Töre cinayeti olabilir.
After all, I was once arrested for indecent exposure when I removed a Halloween mask.
Ne de olsa, bir keresinde Cadılar Bayramında maskemi çıkarınca uygunsuz teşhir nedeniyle tutuklanmıştım.
Matter of fact, it's indecent.
İşin gerçeği ahlaksızın biri.
Goodbye, Willie. And thank you for being the only man here not to make an indecent proposal.
Hoşça kal, Willie ve buradaki uygunsuz teklifte bulunmayan tek adam olduğun için de teşekkürler.
It also shows you've done short stretches in four city jails on charges of indecent exposure, window-peeping perjury and disorderly conduct.
Dört şehir hapishanesinde de kısa süreli cezalar çekmişsiniz. Kamu ahlakına aykırı davranıştan, kadınları gözetlemekten... yalan yere yemin etmek ve kamu huzurunu bozmaktan.
-... that's indecent. - Well.
Çok ahlaksızca!
Don't you see that it's the idea of other people looking at you naked that I hate, it's indecent, don't you see?
Başka insanların sen çıplakken sana bakmaları düşüncesinden nefret ediyorum. Bu edepsizce, görmüyor musun?
It's indecent for me to pose for an artist who sees me as an arrangement of lines and color but it's perfectly ok for you to kiss me all over and lay for an hour just looking at me.
Demek beni çizgilerin ve renklerin bir karışımı olarak gören bir ressama poz vermem edepsizlik, ama senin beni öpüp koklaman ve beni süzerek bir saat boyunca yanımda yatman tamamen doğru.
You can't simply overlook such indecent behavior.
Bu uygunsuz davranışı görmezlikten mi geleceksiniz?
Something secretive and whispery... and indecent.
Çok gizli, sinsice birşeyler... ayrıca edepsizce.
I do think it was wrong, indecent and terribly unfair of the prosecution
Savcılığın yaptığı birşeyi.. ... son derece.. ... yanlış ve adaletsiz bulduğumu söylemeliyim.
It's indecent.
Biraz açık.
Immodest by passivity, indecent by obedience, you disappeared like a white-golden dove.
pasiflikten ve itaattan utanmazdın, kayboldun, beyaz altın bir güvercin gibi.
- Indecent conduct!
- Kaba bir davranış!
At a moment like this, with so much at stake it's utterly indecent that you don't need a glass of port.
Her şeyin sallandığı böyle bir anda... bir kadeh portoya ihtiyacın olmaması son derece utanmazca.
Get off your knees, it's indecent.
Dizlerinin üstünden kalk, bu gereksiz.
Indecent exposure.
Teşhircilik.
- Also for indecent exposure.
- Ayrıca teşhircilikten de.
Bob, that's indecent.
Bob, yaptığın çok edepsizce.
Nothing's indecent in Cuba if you've got the dough!
Mangırınız varsa Küba'da hiçbir şey edepsizce değil.
They're indecent.
Edepsizler.
This is indecent!
Ne yakışıksızlık bu!
Outdoors or in bright light, lingerie loses its allure and becomes indecent.
Bunlar, açık havada veya ışık altında şeffaflıkları yüzünden var olan gizemi yitirip sadece edepsiz gösterirler.