English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Indubitably

Indubitably translate Turkish

54 parallel translation
Ah, indubitably, madam.
Bi-iştibah, madam.
Indubitably.
Hiç kuşkusuz.
- Indubitably.
- Hiç kuşkusuz.
- Indubitably.
Şüphesiz.
- Indubitably.
- İnanılmaz.
- Indubitably.
- Kesinlikle.
It was typed on Fennan's own machine and signed with what's indubitably his own signature.
Fennan'ın kendi daktilosunda yazılmış... ve altındaki imzanın onun imzası olduğuna hiç şüphe yok.
Indubitably.
Su götürmez şekilde.
- Well, indubitably no sea dog, Ma'am.
Kesin olan şu ki, pek deniz kurdu değil, Hanımefendi.
Indubitably, my good woman.
Şüphesiz, benim iyi kadınım.
Indubitably, Data has been studying him.
Şüphesiz, Data onu çalışıyordu.
Indubitably, sir.
Şüphesiz efendim.
Indubitably, my dear Data.
Şüphesiz, benim sevgili Data'm.
Indubitably.
Muhakkak.
A career in law and order, although indubitably enticing, was not inscribed on the cards Dame Fortuna dealt my brother and me.
Emniyet kuvvetlerinde bir meslek sahibi olmak, şüphesiz baştan çıkarıcı olsa da, şans tanrıçasının bana ve kardeşime dağıttığı kartlarda pek mevcut değil.
Indubitably, old chum.
Katılıyorum, kadim dostum.
- Indubitably.
- Bıraksak iyi olacak.
Indubitably, Captain.
Kesinlikle, kaptan.
He will do so without stirring dust. Indubitably, he is the seventh son of a seventh son.
Maalesef dostlarım, hükümet Doğu Pennsylvania'daki durumu böyle bıraktı.
- Indubitably, Tosh.
- Kesinlikle, Tosh.
Indubitably!
Evet, kesinlikle!
What used to be the "Hell Tunnel," now becomes... the "Tunnel of Love, Indubitably."
Eskiden "Cehennem Tüneli" olan, artık "Aşk Tüneli, Kuşkusuz" olacak.
And soon... the tour arrived at the Tunnel of Love, Indubitably...
Akabinde... tur "Aşk Tüneli, Kuşkusuz" a varmıştı...
So take the hand of someone you love as we enter the Tunnel of Love, Indubitably- -
Sevdiğiniz birinin elini tutun. "Aşk Tüneli, Kuşkusuz" a giriyoruz.
Indubitably.
Kesinlikle.
I mean, indubitably.
Yani, şüphesiz.
The dead man in the apartment is indubitably the perpetrator of these crimes.
Apartmanddaki ölü adam bu suçların şüphesiz failidir.
- Indubitably.
- Ona şüphe yok!
Now, you could argue that the shooting of the dog was merely an instance of malum prohibitum, but the shooting of a senator is indubitably an instance of malum in se.
Köpek öldürmenin bir dava olma konusu tartışılabilir ama senatör öldürme kesinlikle bir dava konusudur.
Oh, indubitably.
Kesinlikle.
- Indubitably.
Kesinlikle.
Indubitably
- Hiç kuşkun olmasın.
Indubitably.
Aynen öyle.
Mm. Indubitably.
Tabii ki.
Like,'cause you have an mc that can get up there and use a whole bunch of big words like "ostentatious, indubitably, quagmire" in a rhyme, and the crowd's sitting there, looking around,
Yani, çünkü mc sahneye çıktığı zaman büyük, bilinmeyen kelimeler kullanır "ostentatious, indubitably, quagmire" gibi sözcükleri ve rhyme'larını tabi, ve kalabalıksa orada oturuyordur, bakıp söyleniyordur
I mean indubitably Lieutenant.
Yani, hiç kuşku yok ki demek istedim, teğmenim.
Indubitably.
Şüphesiz ki!
Indubitably.
- Hiç şüphesiz.
Peter is man, but Tucker is Indubitably charming.
Peter bir erkek, ama Tucker inanılmaz büyüleyici.
Indubitably.
Kuşkusuz.
Oh, yeah, indubitably.
Evet, kuşkusuz.
It was pretty obvious someone had taught this kid the word, "indubitably,"
Belli ki birisi bu çocuğa "kuşkusuz" kelimesini öğretmiş.
Indubitably, yeah.
Kuşkusuz, evet.
I'm indubitably concerned about Aaron.
Kesinlikle Aaron için endişeleniyorum.
Indubitably!
Hakikaten! Kesinkes!
Indubitably.
Şüphesiz.
Indubitably. Dad!
Mer-haba!
- Indubitably.
- Kuşkusuz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]