English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inescapable

Inescapable translate Turkish

145 parallel translation
We arrive at the inescapable conclusion that our Oliver has a girl.
Buradan Oliver'ın bir manitası olduğu sonucunu çıkarıyoruz.
Enduring and inescapable.
Dayanıklı ve bırakmaz.
- Inescapable commitments.
- Bazı işlerim vardı da.
Well it seems rather inescapable, don't you think?
Şey oldukça kaçınılmaz görünüyor, öyle değil mi?
Inescapable, I should say.
Kaçınılmaz, demeliyim.
That what he had shown me in the Encantadas was the horrible the inescapable truth.
Öğrendim ki, Encantadas'da bana gösterdiği şey korkunç, kaçınılmaz gerçekti.
There are no physical symptoms to account for this but the fact is inescapable.
Bunu a § lklayan fiziksel belirtiler yoktur. Ama ger § ek ka § lnllmazdlr.
wringing her hands in her lap, her womb condemned by God to suffer the divine pangs of motherhood, while the train raced on as in an inescapable nightmare, the rhythmic thrust of the pistons pounding in the delirious ears of poor, ruined Mariannina...
Sanki Tanrı tarafından lanetlenmiş gibi... anneliğinin acısını çeker gibi... trenin onu kaçınılmaz kabusuna götürürken... çıkardığı ritmik piston seslerinde... çıkarttığı delirtici seslerde şunu duyuyordu mahvolmuş olan Mariannina...
The next day at noon, the inescapable Suzanne pounced on me.
Ertesi gün öğlen saatleri kaçınılmaz Suzanne üzerime atladı.
It is inescapable.
Kaçınılmaz bir şekilde.
- Quite, but still inescapable.
- Öyle ama hâlâ kaçınılmaz.
Now then, Hercule, what is the inescapable conclusion?
Bu durumda, Hercule, kaçınılmaz sonuç nedir?
Mr. Spock. Your logic, as usual... is inescapable.
- Mr. Spock mantığınızdan, her zaman olduğu gibi, kaçmak mümkün değil.
I began to sea it as my inescapable destiny.
Bunu kaçınılmaz kaderim olarak görmeye başladım.
If there is no evidence that the butler did it, and I certainly didn't do it, then the inescapable conclusion, Watson...
Uşağın yaptığının kanıtı yoksa, ve kesinlikle bulmadıysam, sonra kaçınılmaz sonuç, Watson...
Mm, He's tough, - And the other inescapable conclusion is that, with no evidence and no killer, there was no murder,
- Diğer bir kaçınılmaz sonuç da şudur ki kanıt ve katil yoksa, cinayet de yoktur.
When a Moon Year also has 13 new moons inescapable personal tragedies may occur.
Bir Ay Yılı'nda 13 yeni ay varsa, kaçınılamaz bireysel trajediler gerçekleşebilir.
But up there in the cosmos an inescapable perspective awaits.
ama bu evrende kaçınılmaz bir perspektif bekliyor.
You know, God's justice is inescapable
Bilirsin ki ; ilahi adaletten kaçılamaz
It is quite inescapable.
Son derece kaçınılmaz bir açıklama.
Now then, Hercule, what is the inescapable conclusion?
Pekala Hercule. Şimdi kaçınılamaz sonuç nedir?
That makes it possible for her... to get away from a well-nigh inescapable place
Buda ona fazla güven verdi... ve en zor yerde buluşma ayarladı
Doctor, what would you prescribe for a chronic case... of uncontrollable, all-possessing and inescapable delirium tremens?
Doktor, kronik, kontrolsüz ve amansız sayıklama nöbetlerine nasıl bir ilaç verirdiniz?
Inescapable.
Kaçınılamaz.
I know the circumstances as they have been described lead to the inescapable conclusion that he has been murdered but equally I know that he is alive.
Öldürüldüğünü kanıtlayan durum tarif edildiği kadarıyla kaçınılmaz sonuçlara varan durumları biliyorum ama aynı şekilde canlı olduğunu da biliyorum.
We're fighting in a desert... warfare falls purely in one inescapable rule Men and horses must drink
Çölde savaşıyoruz... savaşın tamamen kaçınılmaz bir kuralıdır erkekler ve atlar içmeli
There's something called ego dystonia, a form of obsessive compulsive disorder, where a person has the persistence and inescapable impulses... to change things, to organize, to reorganize.
Ego distoni denilen bir durum var. Obsesif-kompülsif bozuklukluğun bir çeşidi. Hasta eşyaları değiştirmek, yeniden ve yeniden düzenlemek için devamlı ve kaçınılmaz istek duyar.
The conclusion is inescapable.
Sonuç kaçınılmaz.
But others seem to have lives that are already shaped and planned inescapable perfect as a circle.
Ancak başkalarının şekillenmiş ve planlanmış kaçamadıkları daire kadar mükemmel hayatları var.
No one ever asked her how she escaped from an inescapable prison?
Hiç kimse kaçılamaz denilen hapishaneden nasıl kaçtığını sormadı mı?
We try to shadow these inescapable truths with such lies as cinema use it as a shield of escape.
Bu kaçınıImaz gerçekleri, sinema gibi yalanlarla takip etmeye bir kaçış mazereti olarak kullanmaya çalışırız.
Not simple, inescapable.
Basit değil, kaçınılmaz.
a single inescapable fact... that mankind united with infinitely greater purpose... in pursuit of war... than he ever did in pursuit of peace.
... insanoğlunun savaşı, barıştan daha çok benimsemesi tek kaçınılmaz gerçekti.
You are the inescapable result of your tragedy.
Kendi trajedinin kaçınılmaz sonucusun.
Just as I am the inescapable result of you.
Bu tıpkı benim de senin kaçınılmaz sonucun olmam gibi
Little did we suspect at the time... we were being wired into a system, a terrifying, inescapable system.
Aklımızda soru işaretlerinin belirdiği o anda yavaştan sisteme dahil olduk. Berbat ve kaçınılmaz siteme...
There's only one inescapable rule in the game of life, kid
Hayat oyununda kaçınılmaz tek kural vardır ufaklık.
There's only one inescapable rule in the game of life, kid.
Hayat oyununda kaçınılmaz tek kural vardır ufaklık.
Which leads me to the inescapable conclusion... that Cylons are, in the final... That Cylons are, in the final analysis, little more than toasters... with great looking legs.
Bu da beni kaçınılmaz olarak Cylon'ların sonuçta Cylon'ların son tahlilde, tost makinelerinden biraz öte olduklarına ve harika bacakları olduğuna götürür.
The weird thing about going to high school with your ex is they're inescapable. Everywhere you turn, there they are.
Eski sevgilinizle aynı lisede okumanın garip tarafı asla ondan kaçamıyor olmanız.
No, this is about arbitrary, inescapable death.
Bu kurtuluşu olmayan, ani bir ölümle ilgili.
Here then is the problem which we present to you, stark and dreadful and inescapable.
İşte size sunduğumuz sorun : Sert, korkunç ve kaçınılmaz.
Dark, they would be, and... inescapable.
Kötü, ve kaçınılmaz sonuçlar.
There are good people, who are in politics in both parties who hold this at arm's length because if they acknowledge it and recognize it, then the moral imperative to make big changes is inescapable.
Her iki partide de burunlarının dibindeki bu duruma uzak durmaya çalışan değerli politikacılar var. Çünkü doğruluğunu kabul edip, onayladıklarında büyük değişiklikleri zorunlu kılacak olan manevi ve ahlâki tedbirlerin kaçınılmaz olacağını biliyorlar.
# The inescapable storms #
Kurtulamayacağım fırtınaları
This collapse creates a region of space where matter is compressed into such a high density that its gravitational field is inescapable.
Bu çöküş ; maddenin, öylesine yüksek yoğunlukta sıkıştırıldığı bir alan yaratır ki çekim alanından kaçmak imkansızdır.
Incredible as it may seem, both the observations of science and the evidence of our eyes lead to the inescapable assumption that those strange beings who landed in the Jersey farmland tonight are the vanguard of an invading army from the planet Mars...
İnanılmaz gibi gözükse de, hem bilimin gözlemleri hem de bizim gördüklerimiz kaçınılmaz olanı kanıtlıyor. Garip yaratıklar, bu gece Jersey'de ki tarım alanına indiler. Bunlar, Mars gezegeni işgal ordusunun öncüleri.
The evidence appears to lead to an inescapable conclusion.
Kanıtlar bize kaçınılmaz sona giden yolu gösterecek gibi görünüyor.
But, it's the so-called "War on Terrorism" that's in our faces practically 24 / 7 as the inescapable focus of our existence.
Ama dillerden düşmeyen ve neredeyse 7 / 24 yüzümüze vurulan "Terörizme Karşı Savaş" hayatımızın kaçınılmaz bir gerçeği haline geldi.
They were an inescapable part, of the very foundations of maths and logic.
Matematik ve mantığın temellerinde kaçılamaz bölümünü oluşturuyorlardı.
The conclusion is inescapable.
Sonuç kaçınılmazdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]