English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inexcusable

Inexcusable translate Turkish

203 parallel translation
This man's conduct is inexcusable!
Davranışları çekilmez!
Such conduct is inexcusable!
Bu davranış affedilemez!
And it's inexcusable.
Bu durum mazur görülemez.
It's inexcusable for one to introduce oneself to one's future father-in-law over the telephone.
İnsanın, müstakbel kayınpederiyle telefonda tanışmasının mazur görülecek tarafı yok.
My behavior was inexcusable.
Yaptığım affedilemezdi.
It's inexcusable, I know. But we finished so much sooner than expected.
Mazeret sayılmaz ama araştırmamız tahmin ettiğimden çabuk bitti.
- Mr. Wynand, I know it's inexcusable but Miss Francon is not in the building.
- Bay Wynand, biliyorum affedilir gibi değil ama Bayan Francon binada değil.
This is just inexcusable.
Bu affedilemez.
Well, if you are not, then you've certainly... been deceiving us all in a very inexcusable manner.
Eğer öyle değilsen, o zaman hepimizi affedilemez bir şekilde kandırıyorsun.
It is an inexcusable breach of etiquette.
Affedilemez bir görgü ihlali.
Inexcusable, absolutely inexcusable.
Affedilemez, kesinlikle affedilemez.
But what you did to the other students is inexcusable.
Ama diğer öğrencilere yaptığın affedilemez.
Though your negligence is inexcusable, I shall overlook it just this once.
Yalnızca bu olay için ihmalinizi göz ardı edeceğim.
It's inexcusable, but I was so curious to see if we'd got that giantism problem licked, I brought him back to have a look at him.
Özrüm olamaz ama devleşme sorununun çözüldüğünü görmeyi çok istiyordum böylece onu geri getirip kontrol ettim.
To me, this kind of informality is both irregular and inexcusable.
Benim için, bu tür bir teklifsizlik... kuraldışı ve hoş görülemez bir davranıştır.
Inexcusable.
Bağışlanamaz.
Will you admit, lieutenant, that his behaviour was the unmitigated, inexcusable act of a coward?
Yüzbaşı, davranışının mazur görülemez bir korkaklık olduğunu kabul ediyor musunuz?
But in my business, failure is inexcusable.
Ama benim işimde, başarısızlık affedilemez.
Dr. Zaius, this is inexcusable!
Bu affedilemez.
It's inexcusable.
Affedilecek gibi değil.
I admit my behavior was inexcusable and I am deeply sorry.
Davranışımın bağışlanmaz olduğunu itiraf ediyorum ve gerçekten çok özür dilerim, fakat- -
Inexcusable!
Affedilemez!
This is inexcusable.
Bu bağışlanamaz bir şey.
Should that happen, it would be inexcusable to the Old Boss.
Buna nasıl müsaade ederiz eski patronumuza karşı affedilemez bir yanlış yapmış olmaz mıyız.
"and inexcusable killing of a human being... " by another human being with malice aforethought.
Kanunsuzca yetkisizce... ve bağışlanamaz bir şekilde öldürülmesidir.
- Minor puncture wounds. It's inexcusable to injure a guest.
Bir ziyaretçinin yaralanması affedilir şey değil.
Last night was inexcusable.
Geçen gece olanlar mazur görülemezdi.
It's inexcusable that our passengers have to make other travel arrangements this late.
Bu saatten sonra yolcularımıza başka yollar aramalarını söylemek kabul edilemez.
- That's an inexcusable mistake.
- Bu affedilmez bir hata.
That was inexcusable.
Bu affedilemez bir şey.
What I did just now was inexcusable.
Yaptığım şey affedilemezdi.
Your blatant disregard of your surroundings in selfishly drawing your sword is absolutely inexcusable.
Çevrendekileri tamamen hiçe sayarak, bencillikle kılıcına davranman kesinlikle affedilemez.
That 46 Asano disciples, in order to avenge the loss of their master, took the life of Kira in complete disregard of the Shogun's orders is inexcusable.
Asano'nun 46 çömezi, Efendilerinin kaybının intikamı olarak, Kira'nın canını almaları
Senseless violence, unrelenting, inexcusable hateful violence, is once more unleashed.
Vicdansız şiddet, merhametsiz, bağışlanamaz nefret kusan şiddet, yine can aldı.
Even though he committed an inexcusable crime, I began to wonder if two wrongs really make a right.
Affedilemez bir suç işlemiş olsa dahi iki yanlışın, bir doğru edip etmediğini merak etmeye başladım.
And what's inexcusable is he done it in public.
Ve bunu affedilemez bir biçimde, sizlerin önünde yaptı.
This is inexcusable.
bu affedilemez.
Let these gentlemen hear of your inexcusable conduct.
Affedilmez davranışını bu beyler de duysun bakalım.
It's inexcusable.
Bu affedilemez.
Yes, and I've never heard such inexcusable abuse.
Evet ve hiç böyle bir kötü muamele görmedim.
This is inexcusable.
Bu affedilemez.
My actions have been inexcusable.
Yaptıklarım bağışlanamaz.
- That is inexcusable. - No doubt.
- Bu affedilmez bir şey.
It's inexcusable.
Bu mazur görülemez.
I thought the delay when we first checked in was inexcusable.
Bu arada... giriş yaptığımızda gerçekleşen karmaşa tamamen affedilemezdi.
We've done some pretty inexcusable things.
Affedilemez şeyler yaptık.
I regard it as my duty to clear my name of this inexcusable slur as soon as possible.
- Ve ben de size diyorum ki, Başmüfettiş, benim görevim de ismimi bu affedilmez iftiradan olabildiğince çabuk temizlemek.
- My behaviour was... - Inexcusable. And understandable.
- Bağışlanamazdı ama anlaşılabilirdi.
- Their behavior is inexcusable.
Bu davranışın özrü olamaz.
My behavior was inexcusable.
Davranışımın açıklaması olamaz.
Utterly inexcusable.
Aptalca.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]