English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inextricably

Inextricably translate Turkish

58 parallel translation
The very word will tell you how inextricably the two are one.
İkisi birbirine karışarak söylenen sözcüklerdir.
It's as if I had a string somewhere under my left rib. Tightly and inextricably knotted to a similar string situated... in a corresponding corner of your little frame.
Sanki sol kaburgamın altından çıkan... ve senin küçük bedeninin karşılık gelen noktasına... sımsıkı ve ayrılmaz şekilde bağlanmış bir ip var.
Our lives, in the game of crime and punishment, are bound like lovers inextricably together.
Suç ve suçlular arasındaki yaşamımız ayrılmaz sevgililerin hikayesini andırıyor.
Do not forget that we are inextricably bound together!
Birbirimize et ve kemik gibi bağlı olduğumuzu unutma!
That his fate would be inextricably bound to my own destiny.
Oysa kaderi içinden çıkılmaz biçimde benim kaderimle iç içe geçecekti.
And as a reward I'm inextricably linked to the Federation.
Ve ödül olarak ayrılmaz bir biçimde Federasyon'a bağlandım.
- I don't believe in perfect love, but I do believe that there are people who's lives are inextricably intertwined, who have a bond that lasts forever.
- Kusursuz aşka inanmam. Ama hayatları kaçınılmaz şekilde birbirine geçmiş insanlar olduğuna inanırım. Hani sonsuza dek süren ve asla kpmayan bağları olan.
In this situation, we had a woman whose esteem was inextricably bound up in her love for a man who ridiculed that love.
Bu durumda, burada itibarını ve onu küçük düşüren bir adama duyduğu sevgiye ayrılmaz bir biçimde bağlı bir kadın var.
I'm 1 6 and it was a party, and those two things are inextricably linked.
16 yaşımdayım ve bir partiydi. Bu ikisi, yapışık ikiz gibidir.
Which led me to wonder, if the two were inextricably linked, and if so... can there be sex without politics?
Bu da beni, acaba aslında ikisi son derecede birbirine bağlı mı diye meraklandırdı. Ve öyleyse. Politikasız seks olabilir miydi?
Your fate is inextricably tied to me.
Kaderin kaçınılmaz olarak bana bağl?
"Alas, in Grace's memory the legendary purr of the Cadillac series 355C was inextricably linked" "with another, rather less sophisticated sound :"
Ne yazık ki, Cadillac 355 C'nin efsanevi homurtusu hiç unutamadığı daha az karmaşık bir sesi hatırlatıyordu ona :
Inextricably linked, like Marks Spencer, or bacon and eggs, or foot-and-bloody-mouth.
birbirimize kenetlenmişiz. Marks and spencer gibi. ya da yemekle lanet olasıca ağzımız gibi.
- Your lives are inextricably linked.
- İkinizin hayatı ayrılmaz biçimde bağlı.
The character called protagonist or tragic hero suffers from misfortune that's not accidental, thus not devoid of meaning, insofar as the hero's actions and his misfortune are inextricably linked.
Lider karakteri veya trajik kahraman,... gerçek ve tesadüfi olmayan... ve içinden çıkılamayan... bir talihsizliğin... ayrılamaz kurbanıdır.
But are these two deaths inextricably linked?
Ama bu iki ölüm, kesinlikle ilişkili miydi acaba?
But the dramatic events of recent years should have proven to all but the most stubborn among us that even 21st-century americans are inextricably linked to history.
Ancak geçmiş dönemde yaşadığımız dramatik olaylar herkese, özellikle aramızdaki en inatçılara bile, 21.Yüzyıl Amerikasının bile tarihle ayrılmaz bir bağı olduğunu kanıtlamıştır.
The story of the boy king Tutankhamun would eventually become inextricably linked with the life of an Englishman,
Çocuk kral Tutankamun'un hikayesi bir İngiliz'in hayatına sonunda birbirinden ayrılmaz bir şekilde bağlanacaktı.
Harold, if you'd pause to think I believe you'd realize that that answer's inextricably contingent upon the type of life being led and, of course, the quality of the pancakes.
Harold, eğer dikkatli düşünürsen yanıtın yaşam tarzında yattığını farkedeceğinden eminim. Ve tabii bir de kreplerin lezzetinde.
For humans to see a man on the Moon... may be ourway oftrying to understand the lunar mystery... and howwe're inextricably connected to it.
İnsanların bakış açısı belki de Ay'ın gizemini kavramaya çalışmamızdan kaynaklanıyor. Çünkü aramızda kaçınılmaz bir bağ olduğu düşünülüyor.
Laing was radicalised by his findings. He believed that the struggle for power and control that he had uncovered in the family, was inextricably linked with the struggle for power and control in the world.
Ona göre güç ve kontrol adına verilen mücadele dünya genelinde deneyimlenen güç ve kontrol aracısıyla direkt bağlantılıdır.
So, you see? My own quest for God has always been inextricably intertwined with my work.
Benim tanrı arayışım, her zaman ayrılmaz biçimde işimle ilintili olmuştur.
Space time can be pictured as a sort of fabric where time and space are inextricably woven together.
Uzay zaman ayrılmaz bir biçimde iç içe geçmiş bir kumaş olarak düşünülebilir.
Something so far removed from our experience as Australians, and yet so inextricably interwoven within... the atmosphere of this place... that we'll find it very difficult to convey to you.
Öyle bir olaydı ki, şimdiye kadarki Avustralya deneyimimizden farklıydı ama bir o kadar da içinden çıkılamayacak şekilde size iletmemiz çok zor olan bu atmosfer ile iç içeydi.
Enlightenment and practice are inextricably linked
Uygulama da sınırsızdır aydınlanma ve uygulama bağını hiçbir zaman koparmamalısın
We are inextricably linked.
Birbirimize aşırı derecede bağlıyız.
That is, the urge to industrialize is, in his mind, inextricably connected with this impulse to dominate, and to Tolkien, it's the same will to dominate whether you're dominating people or whether you're dominating trees and plants.
Bu zihninde, sanayileşmeye olan teşvikin egemenlik dürtüsüyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı oluşudur ve Tolkien'a göre insanlar üzerinde egemenlik kurmakla ağaçlar ve bitkiler üzerinde egemenlik kurmak aynı şeydir.
It's the practice that was inextricably linked with magic - specifically the dream to turn base metals into gold.
Sihirle ve özellikle adi metalleri altına çevirme rüyası ile ayrılmaz bir şekilde bağıntılı olan bir uygulama.
This fascination with one's culture's origins is inextricably linked... to the fundamental definition of originality.
Kültürün kökenleri konusundaki bu araştırma orijinallik kavramının temel açıklamasına sıkı sıkıya bağlıdır.
Its origins and connotations have been inextricably linked To religion and mythology.
Kökeni ve anlamı kaçınılmaz olarak din ve mitolojiyle bağlantılıdır.
Classic psychopathology, sex and violence inextricably associated.
Klasik psikopatoloji. Cinsellik ve şiddet, içinden çıkılamaz biçimde iç içe.
I didn't understand until it was too late that our... two worlds were inextricably linked.
İki dünyanın ayrılmaz şekilde birbirine bağlı olduğunu anlayana kadar iş işten geçmişti.
Are they inextricably linked? "
İçinden çıkılmaz bir konu mu? "
For scientists, the question of life after death is inextricably linked with another question.
Bilim insanları için "ölüm sonrası" sorusu... başka bir soruyla etle tırnak gibi bağlantılıdır.
So our future is inextricably linked to what happens to them.
Bu yüzden geleceğimiz kaçınılmaz olarak onlara ne olacağına bağlı.
Argentinosaurus and Mapusaurus. Two giants whose fates appear to be inextricably linked.
Kaderleri ayrılmaz bir şekilde bağlanmış gibi görünen iki dev.
Your well-being is inextricably linked to the well-being of ClearBec.
Senin refahın, ClearBec'in refahıyla doğrudan bağlantılı.
The two cases are undoubtedly connected, but they are not the same case, as is clearly demonstrated by the fact that they have separate files, and they are both inextricably linked to Mr Edwards, as clearly demonstrated by the fact they
İki dava bağlantılı olabilir, ama kesinlikle aynı değiller. Ayrı dosyaları olması bunu kesinlikle kanıtlıyor. Davaların birbirinden ayrılmaz bir şekilde Bay Edwards ile bağlantılı olmasını ise, aynı çekmecede olmaları kanıtlıyor.
I'd have thought it perfectly clear that yours and Mr Edwards'cases are inextricably connected by mistaken assumptions about who or what is going to kill you.
Bay Edwards'la sizin davalarınızı ayrılmaz bir şekilde bağlayan şeyin sizi kimin ya da neyin öldüreceğine dair yanlış varsayımlarınız olduğunu söylemiştim.
Einstein went on to suggest that just like magnetism, electricity and light... both time and space are inextricably linked in what he called "spacetime".
Fakat bu esneklik, fizikte yepyeni bir konseptin başlangıcıydı. Einstein önerdi ki, tıpkı manyetizma, elektrik ve ışık gibi zaman ve uzay da, ayrılamaz şekilde birbirine bağlıydı.
They are inextricably linked.
Bunlar ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır.
But when dealing with a patient whose olfactory nerve is inextricably linked with who she is, then perhaps the surgeon would do best to go over those risks personally with the patient, instead of turfing the duty to a resident.
Ama koku duyusu kimliğinin parçası olan bir hastayla uğraşırken bu durumda cerrahın, riskleri hastaya anlatma işini asistana yüklemek yerine şahsen yapması en iyisi olurdu.
Our personal affairs are inextricably bound up with our professional behavior.
Kişisel ilişkilerimiz mesleki davranışlarımızla ayrılmaz şekilde bağlıdırlar.
How is it two men Can be so inextricably linked through time...
Nasıl oluyor da iki insan zamanın bir ucundan bir ucuna böyle anlaşılmaz şekilde bağlı olabiliyor?
- Pet ownership. The three things are inextricably linked, and I have the formula right here.
Bu üç şey ayrılmayacak biçimde birbiriyle bağlantılı ve formülü de tam burada.
Oh, yeah. One might even say he displays more signifiers of guilt than he does of grief, though the two are inextricably linked.
Hatta ayrılmaz iki bağ olmaları, onu daha çok kederli bir halde görünmesini sağlıyor.
Illustrating once again that the pasts of Earth and Cybertron are inextricably linked.
Bir kez daha görülüyor ki Dünya ve Cybertron ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı.
Her fate is inextricably bound to your own.
Onun kaderi ayrılmaz bir şekilde seninkine bağlı.
Which is, in turn, inextricably linked to the tale of James Dylan.
Ki bu da, ayrılmaz bir şekilde James Dylan'ın hikayesine bağlı.
I was bored with them, " but the mystique builds inextricably.
Sıkıldım onlardan. " diyordum fakat gizemli hava kaçınılmaz olarak oluşuyordu.
A new life bound in inextricably to aother. Hybrid 120.
Hem de birinden diğerine

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]