English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Infatuation

Infatuation translate Turkish

206 parallel translation
No, it's just an infatuation.
Hayır, bu sadece kara sevda.
I think your infatuation for Mr. Nugent is a childish one and you've been unfair to Mr. Nugent, Margaret and to Jerry.
Bence, Bay Nugent'a olan sevgin çocukça ve Bay Nugent'a, Margaret'e ve Jerry'e haksızlık ettin.
Didn't you and your husband have an argument about your showing an infatuation for O'Hara?
Kocanız ve siz... O'Hara'ya karşı zaaf gösterdiğiniz için kavga etmediniz mi?
Hasn't your stupid infatuation given us enough trouble?
Aptal karasevdan başımıza yeterince dert açmadı mı?
Keep your old man's infatuation.
Yaşlı adam sevdasını bırak artık.
First it was infatuation. Then it was love.
İlkin delicesine âşık olmuş sonra bu aşk sevgiye dönmüştü.
With her gone, Peter will soon forget this mad infatuation.
O gidince, Peter çok geçmeden bu kara sevdasını unutacak.
For some crazy infatuation?
Çılgınca bir sevdalanma yüzünden mi?
That our marriage was not one based on infatuation.
Birbirimize delicesine âşık olduğumuz için evlenmemiştik.
I don't then wonder at Sophie's infatuation for this Jones creature.
Sophie'nin bu Jones denen mahluka aşık olmasına şaşırmamalı o halde.
But if it is nothing but infatuation, you leave me no choice
Bu kara sevda değilse, bana başka seçenek bırakmıyorsun.
Doctor, if I were able to show emotion, your new infatuation with that term would begin to annoy me. What term?
Doktor, duygusal tepki gösterseydim, senin bu terime olan bu yeni hayranlığın beni sıkmaya başlardı.
And there's a big difference between love and infatuation.
Aşkla kara sevda arasιnda da çok fark var.
You know, it's not just an infatuation with eugen.
Eugen ile aramda olanlar geçici bir heves değil.
And I still pray to God it's just a menopausal infatuation.
Ve hâlâ, bunun bir orta yaş arzusu olması için dua ediyorum.
But it is an infatuation, Louise.
Ama bu gerçek bir arzu, Louise.
- We have a hot infatuation here.
- Aramızda ateşli bir tutku var.
She developed a real infatuation for my sister
Kızkardeşimi deli gibi seviyordu.
She developed a real infatuation for my sister.
Kızkardeşimi deli gibi seviyordu.
It's not just infatuation, and she's not just a girl.
Bu, herhangi bir aşk değil, o da, herhangi bir kız değil.
Charlie, in spite of your adolescent infatuation with music we've always regarded you as a very fine young man.
Charlie, müziğe olan bu gençlik tutkuna rağmen... seni her zaman iyi bir genç adam olarak gördük.
Some aimless infatuation which, for the moment, you feel like indulging.
Amaçsız bir çılgınlık, anlık, müptelai bir his.
As for this present infatuation, it won't last... but for the moment, it is beyond my control.
Bu delice sevda fazla sürmeyecek... ama şimdilik elimde değil.
A novelty, an infatuation.
Bir yenilik, bir vurgun.
You certainly are infatuation material.
Sen kesinlikle aşık olunacak birisin.
Oh, I'm glad that your infatuation... has at last found a voice.
Deli divane hâlinin nihayet bir ses bulduğuna çok sevindim.
If I never meet the woman, there's no possibility of a romantic infatuation, right?
Onunla karşılaşmazsam, ona sırılsıklam aşık olma ihtimali ortadan kalkar.
Neither Ms. Presbury nor I consider her father's infatuation with Ms. Morphy to be entirely appropriate.
Ne Bayan Presbury ne de ben, babasının Bayan Morphy'e olan çılgınca aşkının uygun olduğunu düşünüyoruz.
They're distorted by his infatuation for my late wife.
Eski eşime olan hayranlığı sebebiyle zarar görmüşler.
Perhaps it was only a childish infatuation.
Belki sadece çocukca bir tutkuydu.
Of course, it could be infatuation.
Bu karasevda da olabilir elbette.
But as a grown-up I know the difference between love and infatuation.
Ama bir yetişkin olarak, aşk ve karasevda arasındaki farkı biliyorum.
A little infatuation?
Yoksa ondan hoşlandın mı?
Your infatuation is based on a physical attraction.
Saplantın tamamen fiziksel çekim üzerine kurulu.
At first, I thought it was harmless infatuation.
İIk zamanlar, geçici, delice bir sevda olduğunu düşündüm.
Oh... it's an infatuation. It's not love.
Etkilenmişsin.
I realize this adolescent infatuation you have with this savage has addled your brain, but I can't allow you to make a fool of me and I will not lose you to some puerile jungle boy!
Ben bu yeni yetmenin sana delicesine aşık olduğunu farkettim... ama beni aptal yerine koymana izin vermeyeceğim... ve seni kaybetmeyeceğim.
This sick infatuation with the Joker.
Joker'e olan bu hastalıklı karasevdanın.
How could she like him? He has community college written all over him. Niles, this infatuation with Daphne is getting out of hand.
Pearl Jam'in son parçasını tanıtacağını ummuştum ama ne yazık ki yine psikiyatrik tavsiyelerde bulunduğunu gördüm.
His intense infatuation for me, his mechanical abilities and, evidently, he has enough money to spend on all those elaborate gifts.
Bana delice aşıktı, mekanik yetenekleri ve besbelli ki, bu ayrıntılı hediyelere harcayacak yeterli parası var.
At first, I thought it was just an old man's passing infatuation.
Başlangıçta sadece,... yaşlı bir adamın geçici karasevdası sandım.
In the late 1980s, the U.S. Experienced a short-lived infatuation with Australian culture.
Hepinizin bildiği gibi 80'lerin başında ABD, kısa bir süre Avustralya kültürünün etkisi altına girmişti.
I have a case of infatuation of sorts with Miss Purty.
Miss Purty'ye delice aşık olmak gibi, bir derdim var.
I tell myself it is just an infatuation, Tony.
Kendi kendime bu sadece hayranlık Tony dedim.
Infatuation, not love.
Sadece âşık değil, sırılsıklam âşık.
That's how it starts : the allure of their free will, the infatuation,... the thrill of infinite possibility ;
Onların özgür iradesinin cazibesi. Sevda.
Must be a lot easier than just being the object of his infatuation, huh?
Delicesine aşık olduğu kişi olmaktan daha kolay olmalı, hah?
I realize that Einstein's Law of Relativity... would have to be amended to include a special set of rules- - those to explain the peculiar effects of infatuation.
Anladım ki, Einstein'ın görecelik teorisi özel bazı kurallara göre tasarlanmış. Bu kurallar, delicesine aşık olmanın özel etkisi olarak açıklanabilir.
Your infatuation with this planet is irrational.
Bu gezegene olan sevdan. mantıksız.
It was my... urge to experiment, my infatuation with improving myself that led to this tragedy.
Çünkü benim... ısrarımla yapılan deney delicesine kendimi kanıtlama isteği bu trajediye neden oldu.
He said that his passion for you was an infatuation.
Dediğine göre, sana olan tutkusu delilikmiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]