English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Infiltrator

Infiltrator translate Turkish

56 parallel translation
- A German infiltrator preaching defeat.
- Yenilgi telkin eden bir Alman casus.
You are a German infiltrator or a confessed deserter.
Ya bir Alman casusu ya da itirafçı bir kaçaksın.
Clearly, once the infiltrator, or "slut spy" has been uncovered the other speechwriter's passion for the campaign is renewed.
- Açığa çıkan casus, daha doğru bir deyişle "sürtük-ajan", açığa çıktığı zaman diğer metin yazarının kampanyaya olan tutkusu pekişmiş olur.
If Odo was a Dominion infiltrator, he could've killed you.
Eğer Odo bir Dominyon işgalcisi olsa sizi öldürebilirdi.
If Odo was a Dominion infiltrator he could've killed you.
Eğer Odo Dominyon ajanı olsaydı seni öldürebilirdi.
They must have sent an infiltrator.
Bir ajan göndermiş olmalılar.
Obviously, we have a changeling infiltrator on the station.
İstasyona sızmış bir şekil değiştiren var.
If she is a Nazi infiltrator, we'll have to eliminate her.
Eğer bir Nazi köstebeği ise onu yok etmek zorundayız
Zack, this guy's a trained infiltrator.
Zack, adam sızma konusunda uzman.
While 1st Private Kang Han-chul was on duty at 3am, he used proper measures to stop an infiltrator.
Er Kang Han-chul sabah üçte görev başındayken gizlice bölgemize girmeye çalışan birini engelledi. Görevini layıkıyla uyguladığı için onu ödüllendiriyoruz.
He's an infiltrator!
Bir gammazcı! Bir gammazcı!
Is Angela an infiltrator?
- Angela içer sızanlarda biri mi?
Maybe you're the infiltrator, with all your questions.
Belki de seçici sensin, tüm bu sorularınla.
The last infiltrator we uncovered hasn't been seen in a while.
Örtüsünü kaldırdığımız son casus bir süredir görünmüyor.
You know the last infiltrator we uncovered, he hasn't been seen in a while.
Kimliğini ortaya çıkardığımız son köstebek, bir süredir ortalarda görünmüyor.
But you did mention the body of an infiltrator.
Fakat bir casusun cesedinden söz ettin.
- Maybe you do have an infiltrator.
- Belki elinizde içeri sızan biri var.
Colonel Sharp, we have an inbound unidentified infiltrator, 10 miles out.
Albay Sharp, kimliği belirsiz bir cisim yaklaşıyor, 10 mil uzakta.
The t-triple-eight is an advanced model infiltrator.
T-888, ileri seviyede bir sızıcı.
If I see that hand signal before I see our infiltrator, You win.
Eğer el işaretini o sızıcıyı görmeden görürsem, kazanırsınız.
To lead the infiltrator past this line.
Benim sızıcıyı bu çizgiye çekmemi bekleyeceksiniz.
I'm an infiltrator.
Ben bir sızıcıyım.
Protecting against an infiltrator and serving Darken Rahl.
Casuslara karşı önlem alıp Darken Rahl'a hizmet ediyorum.
If you need an infiltrator to go to Sam you have your people... why me?
Sam'i bulmak için bir ajan gerekiyorsa sizden birisini gönderin... Neden ben?
You wouldn't go on a date with her just because she's a colonic infiltrator.
Herhâlde sen sırf kolon silicisi diye onunla çıkmazdın.
We need help from the most powerful dream infiltrator in the world.
Dünyadaki en güçlü rüya ajanından yardım almalıyız.
We believe the infiltrator has passed along sensitive information.
Bize göre köstebek çok değerli bir bilgi öğrenmiş.
No, because he confessed he's an infiltrator.
Hayır, çünkü bir köstebek olduğunu itiraf etti.
- Season 1, Episode 6 "Infiltrator"
- Season 1, Episode 6 "Infiltrator"
Toni was an infiltrator in the group.
Toni grupta casusluk yaptı.
You were the infiltrator.
Sen bir casussun.
Caplan is an infiltrator, sir.
- Kaplan casusmuş, Albay.
Do you confirm you're officer Salvatore Ippolito infiltrator in the March 22nd Club, known to the anarchists as Andrea from Genoa?
Anarşistlere ait olduğu bilinen 22 Mart Kulübü'ne.. .. Cenovalı Andrea olarak sızan ve ajanlık yapan.. .. polis memuru Salvatore Ippolito olduğunuzu onaylıyor musunuz?
We think it was an infiltrator from the Brotherhood Without Banners.
Sancaksız Kardeşlik'ten bir casus olduğunu düşünüyoruz.
a couch-surfing computer infiltrator who had been convicted of hacking into The New York Times.
Başkalarının evinde kalan bu bilgisayar korsanı The New York Times'ın bilgisayarına girmekten hüküm giymişti.
He was an infiltrator.
O bir ajandı.
We got some kind of an infiltrator, some kind of spy?
Köstebek, ajan falan mı var yani içimizde?
We need an infiltrator.
Bir casusa ihtiyacımız var.
We've proven there was an infiltrator, at least.
En azından bir casusun varlığını teyit ettik.
Even if I did know who the infiltrator was,
İçeri sızanın kim olduğunu bilseydim bile, sana asla söylemezdim.
When someone like you ends up being an infiltrator, of course they know everything.
Senin gibi biri de sonunda casus olduysa elbette her şeyi bilirler.
There's no record of the infiltrator.
Sızan kişiye dair hiçbir kayıt yok.
If you hadn't acted like a mud woman, letting Whele have your body, maybe you would've noticed that Roan was an infiltrator.
Pis bir kadın gibi davranıp, Whele'in bedenine sahip olmasına izin vermeseydin belki de Roan'ın bir casus olduğunu fark edebilirdin.
You know, I might not be the only infiltrator.
Buradaki tek casus ben olmayabilirim.
The instructions I was given was anyone using the wrong code name was an infiltrator for the Soviet Embassy.
Bana verilen talimatlara göre yanlış kod ismi kullanan kişi Sovyet Elçiliği'nin casusudur.
Our infiltrator may try to blend in.
Evet, çok doğru.
Sir. We have an infiltrator.
Efendim, bir casus var.
Wasn't she the one who witnessed the execution of the Cause infiltrator?
Bir Dava casusunun infazına tanık olan o değil miydi?
An infiltrator from the Cause.
Dava'dan bir casus.
Apart from you, is there any other infiltrator from the Cause?
Senin haricinde, Dava'dan olup da sızan biri var mı?
È I was told to do so. I was an infiltrator.
Ben bir köstebektim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]