English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inflamed

Inflamed translate Turkish

216 parallel translation
He asks her to open her mouth. Her gums and throat are inflamed.
Ondan ağzını açmasını istiyor ve dişlerini ve iltihaplı boğazını görüyoruz.
- The throat is badly inflamed.
- Boğazı fena halde iltahaplanmış.
Of course, his whole eye got inflamed, and the lecturer pointed out... that the lining in your stomach... is exactly the same composition as your eyeball.
Elbette bütün göz yandı. Ve konuşmacı açıkladı : "Midenizdeki doku da gözünüzle aynı maddeden oluşuyor."
Your guilt fantasies were obviously inflamed by your duties as a soldier.
Suçluluk kompleksin asker oluşunla alevlenmiş, belli.
But the human mind is often inflamed with strange complexes.
Ama insan zihni sık sık böyle garip saplantılara tutulabilir.
"Mr. Fabian, it is reported... " is suffering from a highly inflamed imagination... coupled by delusions of grandeur. "
"Bay Fabian'ın, hayal gücünden kaynaklanan" yüksek ateş ve ona eşlik eden ihtişam sanrılarından mustarip olduğu belirtiliyor. "
... more enraged and more inflamed with each new frustration.
Her yeni üzüntüde daha kuduruyor, daha alevleniyor.
But I do think your acute sense of justice is inflamed by the fact that you can't take some extra flour to your own wife.
Lakin senin adalet duyguların evdeki karısına biraz un götüremeyecek kadar katılaşmış.
He couldn't give chase to the adulterers inflamed with hatred.
Sevgililerin ardından... hırs ve öfkeyle gitmemeli.
Well, don't let the inflamed eyes fool you.
Kızgın bakışlarımın sizi aldatmasına izin vermeyin.
And now, Miss Simpson, we have set the wheels of our plot in motion and inflamed the audience with a passionate desire to find out what happens next.
Böylelikle olay örgüsünü kurmaya başladık ve seyirciyi bundan sonra ne olacağını öğrenme tutkusuyla doldurduk.
When those membranes become inflamed we get pleurisy and a racking cough.
Şu ince zarlar iltihaplandığında Pleurisy hastası oluruz, öksürüğe yakalanırız.
The Court instructs the jury... that when deliberating its verdict... not to be influenced by any personal hostility... it may feel... toward the defandants'long hair... weird clothes... wild manners... political convictions, or inflamed speeches.
Mahkeme, jürinin karar üzerinde tartışırken sanıkların uzun saçlarına tuhaf giysilerine kötü tavırlarına, siyasi kanaatlerine ya da şiddet dolu konuşmalarına karşı hissedebileceği herhangi bir kişisel düşmanlıktan etkilenmemesini bildiriyor.
One of her ovaries is inflamed.
Yumurtalıklarından biri kızarmış ve kabarmış.
The spirits were inflamed. In that hour, I felt... that many conservatives were chemical preparations to not only abstain, as to vote against the Government.
Toplantıya katılan muhafazakar üyelerin toplantıyı sessizce takip etmekten ziyade hükümet aleyhinde aktif rol alacağını sevmiştim.
It is the inflamed greed of people like you, Michael Travis that has led to the present breakdown of our society.
Senin gibilerin açgözlülüğü yüzünden, Michael Travis toplumumuz şu anki çöküntüsünü yaşamaktadır.
Your ayes are inflamed, but I'll give you a lotion to bathe them with.
Gözlerinizde yanma var, size ilaçlı su vereceğim, onunla yıkarsınız.
Well, perhaps because Her Majesty's Civil Servants are not easily inflamed.
Bilmem, belki de majestelerinin memurları kolayca tutuşmuyordur.
You've inflamed the pubertal mind of youth with your repellent dogma of original sin.
Doğuştan olan iğrenç günahınla gençlerin cinsi düşüncelerini tutuşturdun.
- Obviously an inflamed appendix.
Belli ki apandist enfeksiyonu.
Very inflamed.
Çok sinirli.
Yet Hell burns more than all my blood inflamed by jealousy!
Kıskançlıktan kabaran kanımdan fazlasını cehennem henüz yakmadan!
Imagine a sharp, pointy, calcified projectile ripping and knifing its way through your soft, tender, inflamed gum tissues.
Keskin, sivri, damağından yeni çıkan ve orayı yavaşça delen, yumuşak, iltihaplı dişeti dokuları hayal edin.
The shuttle attack has inflamed the dispute.
Mekik saldırısı anlaşmazlığı daha da körükledi.
You have an inflamed appendix, that's all.
Sadece apantistin.
The incision became inflamed.
İlaç etkisiz olmaya başladı.
Your tonsils are slightly inflamed.
Bademciklerin hafif kızarmış.
"I dream of your thighs, the touch of your white skin leading me in desire... while I, aroused and inflamed..." Aroused and inflamed?
"Hep hayal ederim, beyaz teninin beni aşka sürüklemesini,..... ben dorukta ve sönmüşken..." Dorukta ve sönmüş mü?
Now, there's a book - a worked-out academic... gout, rheumatism, migraine... the liver inflamed with jealousy and envy... lives on the estate of his first wife.
İşte kitap : Akademik bir çalışma. Gut, romatizma, migren kıskançIık ve hasetten hasta bir karaciğer.
This boy's appendix is inflamed and about to burst which will make it easier to find once I get in there.
Bu çocuğun apandisti iltihaplanmış ve patlamak üzere, içini açtığımda bulmamı kolaylaştıracak.
In prep school, I was an ardent sportsman. Until an inflamed instep forced me to resign from the croquet club.
Ayağımdaki iltihaplanma, beni lisede kroket kulübünden ayrılmaya zorlayana kadar çok hevesli bir sporcuydum.
Well, they're still slightly inflamed but the new employees are doing well.
Durumları pek iyi sayılmaz ama yeni başlayanlar soruyorsan gayet iyiler.
I took Lily to the local cinematorium where our passions were inflamed by Clark Gable's reckless use of the word "damn."
Lily'i aşkımızın Clark Gable'ın korkusuz sözcük kullanımıyla ateşlendiği yere cinematorium'a götürdüm.
His look inflamed.
Gözü iltihaplanmış.
Oh, has the doctor inflamed you in some way I should be concerned about?
Doktor, kaygılanmamı gerektiren bir şekilde seni kızdırıyor mu?
Mr. Kottmeier has an inflamed diverticulum that perfed into his mesentery.
Bay Kottmeier'de ateşli divertikül iltihabı var. Mesenterini delmiş.
Whenever their passions become inflamed they resort to violence, and then they cannot turn to the law so they make up these fantastic tales.
Öfkelerine yenik düştüklerinde, şiddete başvuruyorlar ve kanunlara boyun eğmek istemediklerinden de bu hikayeleri uyduruyorlar.
I confess I hunger still to be filled and inflamed.
Tatmin olmaya ve arzuya hala aç olduğumu itiraf ediyorum.
I am Jack's inflamed sense of rejection.
Ben Jack'in kızgın dışlanma duygusuyum.
This looks very inflamed.
İltihaplanmış görünüyor.
Hearts inflamed by passion.
Kalpler tutku ile tutuşmuştu.
One inflamed appy with fibrinous exudate.
Fibrinli eksüdalı bir apandis.
"Upon using said product, not only did I fail to find relief " but the area is now completely inflamed " and periodically erupting :
Söz konusu ürünü aldığımda rahatlayamamakla kalmadım üstüne bölge de tamamen iltihaplandı ve düzenli olarak patlıyor.
Christ came to Margaret Mary his heart so inflamed with love that it was no longer able to contain its burning flames of charity.
İsa, Margaret Mary'ye gelmiş. Kalbi aşkla yanıp tutuştuğu için, insanlara şifa dağıtacak gücü kalmadığını söylemiş.
And when inflamed, it towered a mere four inches.
Kalktığındaysa 10 santim ya var ya yoktu.
To see his wrongs inscribed upon that mount, inflamed his fury so, in him was naught.
# Gördü akislerini geçmiş yanıIgılarının Pişmanlık kıvıIcımları uçuştu göğe #
No. No, I'm not gonna tell my girlfriend that my testicle's inflamed.
Hayır, kız arkadaşıma testisimin iltihap kaptığını söylemeyeceğim.
That third lung could become diseased, couldn't it? I suppose. Then what I'm suggesting is no different than removing an appendix before it becomes inflamed.
Bu dosyaya sadece B'Elanna erişebilecek şekilde kısıtla.
Last week you sent me down there to apply ointment to his inflamed area.
Geçen hafta beni aşağı gönderip iltihaplı bölgesine merhem sürdürebildin ama.
A, uh inflamed pustule.
Aaaiii, lnflagno Cappaccio.
The affair inflamed Russian anti-semitism.
Maslahat Rusların anti-semitik yaklaşımlarını yerden yere vurdu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]