Informant translate Turkish
1,569 parallel translation
Fry said Isaiah was his informant.
Fry, Isaiah'ın muhbiri olduğunu söyledi.
What I'm asking, is Isaiah really Fry's informant?
Gerçekten Isaiah, Fry'ın muhbiri mi onu soruyorum?
Well, it's an informant culture, isn't it?
Sonuçta, muhbir bir toplumdayız, değil mi?
According to our informant, he is hiding out in an abandoned parking garage about 10km away.
Muhbirimize göre, 10 km uzaklıktaki terk edilmiş bir garajda saklanıyor.
The charges--planned to use him as an informant. well, if the saints found out- - yeah, they'd kill him. they did know about the charges.
- Eğer Azizler öğrenirse... Evet, öldürürler. Suçlamalardan haberleri varmış.
Oh. you don't want to know who the informant is, then?
Muhbirin kim olduğunu öğrenmek istemiyor musun yani? - Ne muhbiri?
What informant? oh, i'm sorry. forget i spoke.
- Özür dilerim, konuşmadım say.
So what's this crap about an informant?
Şu muhbir hakkındaki saçmalık neyin nesi?
If hodge wasn't the informant in your gang, Who do you think it is?
Eğer çetendeki muhbir Hodge değilse sence kimdir?
And i can assure you there is no informant.
Ve seni temin ederim ki muhbir falan yok.
Why does he keep going on about this informant?
Herif neden muhbirden bahsedip duruyor?
I've been trying to trace a call from, uh, an informant.
Bir muhbirden gelen telefonun izini bulmaya çalışıyorum da.
He was an informant?
Muhbir miydi?
Your mystery informant gave us a death certificate for a person named Darryl Van Horne.
Senin şu gizemli muhbir bize Darryl van Horne isminde birinin ölüm sertifikasını verdi.
So how long have you been an informant for the CBI, Raoul?
Ne zamandan beri CBI için muhbirlik yapıyorsun Raoul?
Our informant is a cell mate of a suspect we convicted six months ago in connection with a human-trafficking ring in New York.
Muhbirimiz 6 ay önce New York'ta insan ticaretine karışma suçundan mahkûm ettiğimiz sanığın hücre arkadaşı.
Um, an informant came through, the boss said.
Bir muhbir ortaya çıkmıştı.
Run down this informant.
- Teşekkür ederim.
Yeah, it's been a tough one, but I finally got an informant.
Evet biraz zor oldu ama sonunda bir muhbir bulabildim.
He was my informant on the weapons case I've been following.
Peşinde olduğum kayıp silahlar konusunda muhbirimdi.
Who exactly was this informant?
- Bu bilgiyi veren kişi kim?
and an authorized informant to notify the appropriate government agency.
ürün açıklaması, ve hükümeti temsil etmeye yetkili bir otoritenin onayı.
They're gonna stall us with red tape, informant's gonna bolt and I'm telling you, he could be the bombshell we've spent the last two years looking for.
Bizi bürokrasiye boğacaklar. Muhbirimiz de kaçacak. Bak söylüyorum bu adam iki yıldır aradığımız bomba olabilir.
And the identity of this informant?
Bu muhbirin adı ne?
Seeing an old informant of mine.
Eski bir muhbirimle görüşeceğiz.
Big Al's informant said he saw one of our Truebloods running away from where that bitch wolf died.
Koca Al'in muhbiri, Gerçekkanlardan birinin o sürtük kurdun öldüğü yerde dolandığını söyledi.
So the Escondido was always on top of everything, had an informant..
Escondido! da Her şeyin üstünde bir muhbiri vardır..
Our informant has set a meeting with The Lion.
Muhbirimiz, Aslan'la buluşma ayarladı.
The question is, are you an informant or just stupid?
Asıl soru, muhbir mi yoksa basit bir aptal mı olduğun?
Is this your informant?
Muhbirin bu mu?
It says you're a confidential informant for APD and that The Lion offered you a job, but you turned it down.
Burada APD. için çalışan bir muhbir olduğunu ve Aslan'IN,.. ... sana bir iş önerdiğini, ama teklifi geri çevirdiğini söylediğin yazıyor.
Kaplow hired Skittles to pretend to be an informant.
Kaplow, muhbir sanmamız için Skittles'ı kiraladı.
That bird's our informant.
Bu kuş bizim bilgi kaynağımız.
Informant?
Bilgi kaynağı mı?
- Dead informant, neighborhood shot up...
- Ölü bir muhbir, içinde ateş açılmış bir mahalle...
You were just supposed to shoot the informant.
O ispiyoncuyu vuracaktın sadece.
Look, all I know is before these episodes l was told that you were an fbi informant inside the Russian mob.
Bak, bunlar olmadan önce tek bildiğim... senin, federallere haber uçurmak için bir Rus mafyasına karışan biri olduğundu.
Grace, our guy wasn't an informant for the Bureau.
Grace, adamımız büroya bilgi toplamak için çalışmıyordu.
I'm waiting on the informant logs now.
Muhbir kayıtlarını bekliyorum.
His brother's girlfriend was my informant down in L.A.
Abisinin kız arkadaşı L.A.'de benim muhbirimdi.
Mr. Hastings, I'm with an informant that I used to run who's claiming he's got intel on an assassination attempt on President Hassan.
Bay Hastings, eskiden birlikte çalıştığım bir muhbir bana Başkan'a suikast düzenleneceğini bildirdi.
This informant came to them through Jack Bauer.
Bu muhbir Jack Bauer aracılığıyla gelmiş.
As far as I can tell, this informant came to him.
Bildiğim kadarıyla, muhbir ona gelmiş.
We'll know more once the informant signs an immunity deal, provided you authorize it.
Muhbire dokunulmazlık sağlarsak daha fazla şey bileceğiz.
He's an informant vital to national security.
Ulusal güvenlikle ilgili hayati bilgilere sahip bir muhbir.
- He's a paid criminal informant.
- Muhbirlerin kefaletini ödüyor.
He gave us the name of a paid criminal informant... who eventually led us to the suspect.
O da bizi asıl şüpheliye götürecek,... muhbirlere ödeme yapan kişinin ismini verdi.
yeah, i'm messing with you. there's no informant.
Muhbir falan yok.
Informant?
Ne muhbiri?
My informant's name Victor Aruz.
Muhbirimin adı Victor Aruz.
He's delivering the informant.
Muhbiri o getiriyor.