English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inherited

Inherited translate Turkish

1,395 parallel translation
And so, conceived by Wolfe, executed by Goodwin and fueled by the client's hard-earned, inherited cash, the great mother hunt began.
Yoksa yüzünüze gözünüze bulaştırırsınız. Lucy Valdon benden iyilik istiyorsa bana gelsin.
Congratulations, Comrade Kessar. You have just inherited control of the indestructible K
Tebrik ederim Yoldaş Kessar,... yok edilemez K-Directorate'ın kontrolünü devralmış bulunuyorsunuz.
Dad, I inherited that.
Baba, bunlar bana annemden geçti.
You have just inherited control of the indestructible K - Directorate.
Yok edilemez K-Directorate'ın kontrolünü devralmış bulunuyorsunuz.
You've also inherited what I hope is, by now, a very simple decision.
Ayrıca bir kararı da devraldınız. Bence oldukça basit.
You inherited the world's evil.
Sen dünyanın kötülüğünü miras aldın.
Dawson has inherited a stubborn streak a mile long from his father.
Dawson inatçılığını babasından almıştır.
Kevin said Paula had family money she inherited when her parents died.
Kevin, Paula'nın ailesinden miras kalan parası olduğunu söylemişti.
So you wrote up a phony will, where you inherited everything.
Ve sahte bir vasiyet yazdın, her şeyin varisinin sen olduğu.
I-I'VE INHERITED RESPONSIBILITY.
Sorumluluk çerçevesinde harcıyorum.
Maybe he's inherited other things from you.
Belki senin diğer özelliklerini de kazanmıştır.
She inherited everything.
Her şey ona miras kalmış.
He was an only child, inherited everything.
Tek çocukmuş, her şey ona miras kalmış.
I've inherited my family's lack of moneymaking.
Bana sadece ailemin borçları miras kaldı.
I inherited his file about six months ago.
Dosyasını altı ay kadar önce aldım.
I inherited this when they died.
Öldüklerinde bunlar bana miras kaldı.
The memories I've inherited. The possibility of possession.
Miras kalan hatıralar, sahiplenmeyi mümkün kılıyor.
You see, 200 years ago, my family should have inherited the throne of England, but they were cast aside.
Görüyor musunuz, 200 yıl önce, ailem İngiltere tahtını miras almalıydı, ama bir kenara atıldık.
Unless you've inherited, and then your parents did the boning for you.
Miras kalmamışsa ya da ailen senin için araklamamışsa.
She inherited all of our father's brains.
Babamın zekasını o almış.
Saint Ursula belongs to our family. We inherited her.
Aziz Ursula ailemize miras kaldı.
And years later, he fathered at least two children who inherited this same trait.
Yıllar sonra aynı özelliklere sahip en az iki çocuk sahibi oldu.
Like the time he got out of jail and found out that he'd inherited 100 grand.
Hapisten yeni çıktı ve babasından miras kalan 100 binliği buldu.
I have inherited 10, 000 empty wine bottles, one grape, every issue of "La Nazione" printed in 1958, and assorted previous tenants.
... 10 bin boş şarap şişesi, bir üzüm "La Nazione" nin 1958'den beri basılan tüm sayıları ve diğerleri.
When you inherited your parents'property, their farm... you inherited their responsibilities, their debts, your debts!
Ailenizin mülkü, çiftliği size kaldığı zaman onların sorumlulukları da size kaldı, borçları da. Sizin borçlarınız!
I inherited it.
Bana miras kaldı.
Kennedy inherited the invasion plans from the Eisenhower administration.
işgal planları kennedy'ye eisenhower'dan miras kalmıştı.
I inherited it.
Miras olarak aldım.
Then came others who locked it up, until Philip the Fourth inherited it and placed it in the room where he took his naps.
Sonra diğerleri geldi ve buna kilit vurdu, Ta ki Dördüncü Philip'e miras kalana dek. O bu resmi şekerleme yaptığı odasına koydu.
I inherited your temper.
Senin asabiyetin bana geçmiş.
We've inherited a state company with technical problems and with financial and legal problems, with administrative problems.
Bir devlet şirketi devraldık teknik problemleriyle ve parasal ve hukuksal problemleriyle, yönetim problemleriyle.
Elinor Carlisle only inherited the money because she was the nearest next of kin.
Mirası Elinor Carlisle'ın almasının tek nedeni Bayan Welman'ın..... en yakın akrabası olmasıydı.
On behalf of your godly inherited ability, I hope that it will be like this forever
Kişiliğinin bu güzel tarafı... umarım sonsuza kadar sürer.
We inherited a coin collection, and we figured... we'd save it for a rainy day.
Bize bir para koleksiyonu miras kalmıştı. Kötü günlerimiz için saklayalım diye düşünmüştük.
Apparently, you've inherited his great talent.
Görünüşe göre onun büyük becerileri ile ilgileniyorsunuz.
Colin inherited a family heirloom.
Colin'in ailesinden bir miras kaldı.
Who would've known that Dan Scott's basketball pedigree would be inherited by his two sons, Nathan Scott and Lucas?
Kim derdi ki, Dan Scott'ın basketbol soyağacı, iki oğlu Nathan Scott ve Lucas'a miras kalacak diye?
Previously on "One Tree Hill"... Who would have known that Dan Scott's basketball pedigree would be inherited by his two sons, Nathan Scott and Lucas.
Kim derdi ki, Dan Scott'ın basketbol soyağacı, iki oğlu Nathan Scott ve Lucas'a miras kalacak diye?
NO, I LIKE TO THINK I INHERITED IT FROM MY GRANDFATHER.
Hayır, bunun büyükbabamdan miras kaldığını düşünmeyi seviyorum.
Keith has anger issues he inherited from his father and I have a lot of doormat issues I inherited from Mom.
Keith'in babasından ona geçen öfke sorunu var. Benim de annemden bana geçen paspas psikolojisi sorunum var.
I obviously inherited strong genes.
Belli ki, güçlü genleri almışım.
I think you've inherited your father's paranoia.
Sanırım babanın paranoyası sana da geçmiş.
I always assumed my father's knack for taking people's money was inherited but I hardly think petty crime runs in the family.
Babamın insanların parasını almaktaki becerisini miras olarak aldığını tahmin ederdim ama aile içinde küçük suçların olduğunu pek düşünmezdim doğrusu.
When they died, she inherited everything.
Onlar öldüğünde, her şey ona kalmış.
Nicaragua gets their stuff from Russia now, but in the'80s they inherited all of it from Cuba.
Nikaragua artık ihtiyaçlarını Rusya'dan alıyor, ama 80'lerde eski şeyleri Küba'dan miras aldılar.
Each of them has a different strategy for survival, and from one, we've inherited our own way of life.
Her birinin hayatta kalmak için farklı bir stratejisi var. Bunlardan birinden yaşam tarzımızı aldık.
You might say that it's not the meek that have inherited the Earth, but the opportunists.
Hatta dünya uysallara değil fırsatçılara miras kalmıştır bile diyebiliriz.
Because, for him, the religion is a framework for life that he inherited from his parents.
Onun için din, ailesinden miras kalan hayatının çatısını oluşturuyordu. O bununla büyüdü.
"The local Xenia High School Senior, Chris Hughes Mack, inherited a whopping $ 87mil today."
"Yerel Xenia Lisesi kıdemlisi, Chris Hughes Mack'e, 87 milyon dolara değerinde çok büyük bir miras kalmış"
It was a fine sword I'd inherited from my father but I figured the age of the sword was over.
Güzel bir kılıçtı. Babamdan kalmaydı. Ama sanırım kılıç daha eskidendi.
I'VE INHERITED, YOU KNOW,
Bir mirasa kondum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]