English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inhumanity

Inhumanity translate Turkish

60 parallel translation
You also asked me ashore to show me man's inhumanity to man.
Aynı zamanda benden, insanın insana yaptığı acımasızlığı görmem için, kıyıya çıkmamı da istediniz.
As you have already guessed, tonight's show illustrated man's inhumanity to man.
Tahmin ettiğiniz gibi, bu gecenin gösterimi insanın insana vahşetini betimledi.
We need only persuade the British people of something they already know, that inhumanity is its poorest servant.
Sadece İngiliz halkını zaten bildikleri bir şeye ikna etmeliyiz gaddarlık, onun en zavallı hizmetkarı.
- Man's inhumanity to God.
- İnsanın Tanrıya zalimliği.
We know the true power of science and we must together fight inhumanity with an international treaty.
Bilimin gerçek gücünü biliyoruz. Hep birlikte, uluslar arası bir antlaşmayla canilere karşı savaşmalıyız.
To this inhumanity has come a man whom god chose and in that we believe
O'na yapması gerekeni öğretti, bize gönderdi. Muhammed e inanıyoruz, Allah ın elçisi olarak kabul ediyoruz.
She worked here, she knew she had to speak out wherever she saw injustice and inhumanity.
Burada çalismis ve bir haksizlik, acimasizlik gördügünde sesini çikarmaktan çekinmedi.
I believe in injustice and inhumanity.
Adaletsizliğe ve insaniyetsizliğe.
Man's inhumanity to man?
- İnsanın kendine insafsızlığı mı?
I will do expose after expose, revealing the inhumanity the brutality that exists here!
İç yüzünüzü açığa çıkaran yayınlar yapar, insaniyetsizliğinizi..... ve kötü şartlarınızı ortaya çıkarırım!
"... or inhumanity shall be practiced.
"... veya insanlık dışı bir uygulama olamaz. "
When he smiles, you forget about man's inhumanity to man. Does he do that for you?
Gülümsediği zaman onunla aranda bir sınır kalmadığını hissediyor musun?
I cannot overstate the inhumanity of their acts...
Vahşeti ve dökülen kanları...
Fighting injustice, crushing intolerance battling inhumanity.
Haksızlıkları, hoşgörüsüzlüğü yok eden, acımasızlıkla savaşan, lânetleyen...
[Hanks] What the cameramen found behind these gates was beyond their imagining, but the inhumanity they recorded is literally undeniable.
Kameramanlar hayallerinin ötesinde şeyler buldu ama kaydettikleri insandışılık inkar edilemez.
Oh,... de inhumanity.
Oo,... bu acımasızlık.
... of portraying the appalling inhumanity of the Holocaust on screen.
... insanlık dışı Yahudi soykırımını perdeye yansıtmak istedi.
I've gotta get to the FBI, tell them about the lab they've got on board, about the horrors and the inhumanity.
FBI'a gitmelisin. Onlara laboratuarda başlarına gelenlerden bahset gemideki dehşeti ve zulmü görsünler.
You are guilty of inhumanity to your fellow man.
Diğerlerine karşı insaniyetsizlikten suçlusun.
These people grease the wheels, keep the parts in place... make sure man's inhumanity to man keeps rollin'along.
Bu insanlar çarkları yağlıyor, parçaların yerinde durmasını sağlıyor. İnsanların birbirlerine karşı olan acımasızlığının devam etmesini sağlıyorlar.
It's easier to overcome the gore and inhumanity when you don't know the victim, but it's so hard to be detached when it's one of your own?
Kurbanı tanımadığında, kanın ve zalimliğin üstesinden gelmek daha kolay. Ama sizden biriyse, tarafsız olmak çok zor.
This is to certify that Inhumanity by Jacques de Souis owned by Charles Dawright of 234 reason street, New York was destroyed by fire on the sixth of October, 1814.
Bu, 234 Reason Caddesi NY'ta oturan Charles Dawright'ın sahip olduğu Jacques de Souis'in Inhumanity adlı resminin 6 ekim 1814teki yangında yandığını belgeliyor.
The business was slow, real slow. Until Paul Gianetti decided to plug $ 50,000 cash to buy'Inhumanity'.
İşi, Paul Gianetti Inhumanity'yi almak için 50.000 dolar nakit ödemeye karar verene kadar çok kesatmış.
There is only one Inhumanity.
Sadece bir tane Inhumanity var.
I found Inhumanity.
Inhumanity'yi buldum.
It says your painting, Inhumanity, is a fake.
Onda resminiz Inhumanity'nin sahte olduğu yazıyor.
Inhumanity is worth ten times that much at auction.
Inhumanity, müzayedede bunun 10 katı eder.
Inhumanity is authentic, 100 %.
Inhumanity % 100 orijinal.
Inhumanity is real.
Inhumanity gerçek.
His house is full of paintings and if Leo can get him'Inhumanity'at a low price, no question, he's coming back for repeat business.
Evi resimlerle dolu ve eğer Leo ona Inhumanity'yi düşük fiyatla alabilirse şüphesiz, tekrar iş yapmaya gelecekti.
How about "Man's inhumanity to man"?
İnsanın İnsana İnsanlık Dışı Davranması'na ne dersin?
Not the... Not the inhumanity or the barbarity or the brutality, but... Just the sheer joy of being alive.
Elbette, barbarlığı, ya da vahşeti ya da acımasızlığı değil sadece seninle, hayatta olmanın büyük, neşesini.
I mean, that's a level of inhumanity that affects us all. That's another level.
Bu da bir diğer aşama.
I can put up with any of the shit I get thrown at me daily, any of the inhumanity, but this... this is very hard to take, you understand?
Her gün karşıma çıkan tüm o saçmalıklara katlanabilirim. Her türlü hayvanlığa ama bu, bunu kabullenmek zor. Anladın mı?
Many many will kill themselves when faced man's inhumanity to man.
İnsanların birbirine yaptığı insanlık dışı şeyleri gördükçe, birçok insan kendini öldürecek.
It imparts a grim stampeding inhumanity against anything decent.
İyi olan her şeyin yerine zalimlik ve kötülük getiriyor.
Architects'inhumanity To architects surpasses understanding.
Mimarların gaddarlığı mimarların anlayışına baskın geliyor.
What I'm really worried about is the people who are against inhumanity, the people who are against animal cruelty and feel self righteous enough to think that it's justified to inflict harm or even whish harm on these people.
Benim asıl kaygılandıklarım, insanlara ve hayvanlara zulüm edilmesine karşı olup, bununla birlikte, yeterince haklı olduklarını düşündükleri için, bu zalimlerin acı çekmelerini isteyenler ve bunu haklı görenler.
I'm serious, the stupidity, the injustice and appalling and inhumanity it is all materialized here, in this bunker.
Ciddiyim, aptallık haksızlık ve gaddarlık cisimleştirilmiş burada, bu sığınakta.
The ad you're shooting today - save the whales, man's inhumanity to manatee.
Bugün çekeceğin reklam filmi, balinaları kurtarın insanların denizayılarına olan zalimliği.
When will we finally comprehend our inhumanity?
Bu insaniyetsiz yönümüzü ne zaman kabullenebileceğiz?
There is no state with a record that approaches that of Mississippi in inhumanity murder, brutality and racial hatred.
Hiçbir eyaletin geçmişinde Mississippi'deki gibi bu denli bir gaddarlık, canilik, barbarlık ve ırkçılık görülmemiştir.
The greatest destroyer of ecology... the greatest source of waste, depletion and pollution... the greatest purveyor of violence - war - crime - poverty - animal abuse and inhumanity... the greatest generator of social and personal neurosis... mental disorders - depression anxiety... Not to mention, the greatest source of social paralysis stopping us from moving into new methodologies for personal health, global sustainability and progress on this planet is not some corrupt Government or legislation... not some rogue Corporation or banking cartel... not some flaw of human nature... and not some secret hidden cabal that controls the world.
Doğayı en çok katleden ziyanın, yok oluşun ve kirliliğin başlıca kaynağı şiddetin, savaşın, suçun, yoksulluğun hayvan suistimalinin, gaddarlığın baş sorumlusu kişisel ve toplumsal nevrozların, ruhsal bozuklukların depresyonun, kaygıların baş yaratıcısı Buna ek olarak kişisel sağlık, küresel süreklilik ve gezegenimizin gelişmesine dair yeni yöntemlere yönelmemizi engelleyen sosyal felcin en büyük kaynağı - yozlaşmış bir Hükümet veya mevzuat değil bazı kızıl kuruluşlar ya da finans kartelleri değil insan doğasının bir defosu veya kusuru değil ve dünyayı kontrol eden gizli bir komplocu örgüt de değildir.
No art student's portfolio would be complete without the obligatory squares and circles colliding, or what I like to call man's inhumanity to art.
Ah, hiçbir öğrencinin portöyü karelerin ve dairelerin zorunlu çarpışması olmadan tam olmaz tabi! Ya da benim deyişimle, insanların sanata karşı zalimliği.
I mean, how can you raise a child in a world where they televise all of life's misery and inhumanity and then pass it off as some sort of twisted entertainment?
Yani, insanların sefaletini ve zalimliklerini görmezden gelip bunları sanki bir tür eğlence gibi televizyonda yayınlayanların dünyasında nasıl çocuk büyütebilirim ki?
Did you witness this inhumanity?
Bu insanlık dışı olaya tanık oldunuz mu?
Join our march against injustice and inhumanity.
Haksızlık ve zalimliğe karşı olan yürüyüşümüze katılın.
Wearing the badge, seeing the lengths people are capable of, the inhumanity.
Rozeti takmak, insanların yapabileceklerini görmek gaddarlıklarını görmek.
Some ripple of inhumanity has built into this wave of cruelty and indifference.
Tüm bu zulüm ve kayıtsızlık dalgası insanlıkdışı dalgalanmayı nasıl inşa ediyor?
We use that pain and that misery as fuel, and as a justification for our obscene acts of inhumanity.
Acı ve çaresizliği, itici gücümüz ve insanlık dışı iğrenç davranışlarımızın gerekçesi olarak kullanırız.
The inhumanity.
Zalimlik bu yaptığın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]