Injun translate Turkish
244 parallel translation
Looked like Injun work, all right.
Kızılderililer yapmış süsü verilmiş.
We're getting into dangerous country, Flack... So I'll be riding to the Pawnee villages to pick up some Injun scouts.
Çok tehlikeli bir bölgeye giriyoruz, Flack o yüzden Pawnee köyüne gidip bir kaç tane kızılderili izci alacağım.
Why, Zeke, you lyin'old coot. That Injun's buying Cameron's sister for Coleman's squaw.
Zeke, seni yalancı düzenbaz o kızılderililer Coleman'a eş olsun diye Cameron'un kızı kardeşini satın alıyor.
Injun signs!
Kızılderili işaretleri!
Flack knows I savvy Injun sign, so he sends me on ahead to scout.
- Benim suçum yok, evlat. Kızılderili izlerinden anladığımı Flack biliyor, o yüzden beni konvoyun ilerisine gönderdi.
But when you don't hear nothin', it's an Injun.
Ama bir şey duymazsan o bir Kızılderilidir.
No Injun guide yet, Jake.
Hala Kızılderili rehber yok Jake.
- Bill, there's an Injun comin'in the door.
Bill içeri giren bir Kızılderili var.
- Charlie's a friendly Injun.
- Charlie dost bir Kızılderilidir.
Why, that devil Injun Joe wouldn't think any more of drowning'us than a couple of cats if we was to tell on him.
O şeytan Kızılderili Joe, eğer biz onu ispiyonlarsak hiç düşünmeden bizi bir çift kedi gibi boğacaktır.
Injun Joe says he did, and Muff thinks he did.
Kızılderili Joe, onun yaptığını söyledi ve Muff da kendisinin yaptığını sanıyor.
Why, I wasn't scared in the courtroom when Injun Joe threw his... knife at me.
Çünkü mahkeme salonunda Kızılderili Joe, bıçağını bana fırlattığı zaman da korkmadım.
Anything I hate, it's a happy Injun.
Nefret ettiğim bir şey varsa o da gülen bir kızılderilidir.
That gaping puss! How's a body to tell whether an Injun's running a bluff?
İnsan bir kızılderilinin blöf yapıp yapmadığını nasıl bilebilir?
That's what I get for playing with an Injun. -
Bir kızılderili ile oynarsan olacağı bu işte.
Injun smoke always means the same - trouble!
Kızılderili dumanı hep aynı anlama gelir : Bela.
I could act like an Injun trader and lower the price, but I won't!
Bir kızılderili tüccar gibi yapıp fiyat düşürebilirdim ama yapmayacağım.
Again, I don't wanna sound like an Injun trader, but with all that smoke in the hills and you with no guns -
Kızılderili tüccarlar gibi konuşmak istemem ama tepedeki duman ve siz silahsızsınız...
But you're an Injun, so - Yes, I am an Indian!
- Ama kızılderilisin... - Evet ben Kızılderiliyim.
This ain't no common injun.
Bu bizimle işbirliği yapan kızılderililerden değil.
Injun trouble?
Yerli problemi mi var?
Once the Injun didn't know all the things that he know now
Kızılderili bilmezdi şimdi bildiklerini
But the Injun he sure learn a lot
Artık o çok şeyler öğrendi
In the Injun book, it say when first brave married squaw
Bir yerliyle beyaz genç evlendiler bir gün
Let's go back a million years to the very first Injun prince
Çok eskilere gidip ilk prensi hatırlayalım
And if I never see another Injun around here, it'll be soon enough for me.
dedim ki, buralarda başka bir KızıIderili görürsem, derhal bu topraklardan kovacağım...
And I say any Injun-lovin'white who chooses Comanches against his own kind is no good.
Ve kendi türüne karşı Comanche'leri seçen yerli aşığı beyaz diyorum.
He's what they scrape off the bottom of the barrel - an Injun-lovin'murderer.
Onlar varilin altından bir yerli aşığınının - katilini kazımış olur.
- It's a good Injun trick, you signaling us that way.
- Bu iyi bir yerli hilesidir, sen böyle mi haberleşirsin.
- Where'd you pick up them Injun ponies?
Yerli midillilerini nereden alacaktın?
Any self-respecting Injun could walk away with it.
Herhangi bir onurlu Kızılderili onu indirebilirdi.
On account of he's a sicker Injun than me?
O, benden daha hasta bir kızılderili olduğu için mi?
The Injun makes me nervous.
Kızılderili beni sinirlendiriyor.
The one with no whiskers, is he Injun or ain't he?
Şu uzun saçlı adam... Yanılmıyorsam bir yerli.
If the wind's right, I can smell Injun a mile off.
Ben bir kızılderilinin kokusunu on kilometreden alabilirim!
Only an Injun would be crazy enough to steal him.
Onu ancak çılgın bir Kızılderili çalmış olabilir.
Like Zeb's saying, Ben, I think it's Injun work.
Evet, ona katılıyorum, Ben. Bu bir Kızılderilinin işi.
- It's Injun work, all right.
Başka kimse o atı çalmaya cesaret edemez.
Anyone here just say she be Injun blood, you'll get from me what her brothers'd give you.
Onun Kızılderili kanından olduğunu söyleyecek biri varsa karşısında abilerinden önce beni bulur.
Dirty Injun, with your Injun ways!
Bunların hepsi senin Kızılderili soydaşların yüzünden oldu.
That horse I took from an Injun girl.
Atı Kızılderili bir kızdan ödünç aldım.
A redhide Injun.
Bu atı bana bir Kızılderili verdi.
Injun.
Kızılderili.
We come to an Injun camp.
Önümüze bir Kızılderili kampı çıktı.
She had Injun paint on her belly, on the flat of her hands and the soles of her feet.
Göbeğinde, avuç içlerinde ayak tabanlarında Kızılderili boyaları vardı.
I smell Injun.
Kızılderili kokusu alıyorum.
My sister's an Injun?
Kardeşim Kızılderili mi?
An Injun camp?
Kızılderili kampına mı?
It's the Injun in the house!
Evimizde bir Kızılderili var!
And Injun Joe.
Ve Kızılderili Joe.
If Injun...
Eğer kızılderili...