English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inkling

Inkling translate Turkish

243 parallel translation
I can't see how you can stir up any inkling of desire from me whatsoever.
Yeni baştan yaratılsan bile altıncı his fonksiyonun olamaz.
That's right, and of course that immediately begins to give one an inkling that possibly these rocks were formed in the same way.
Evet öyle. Ve elbette bu bize hemen bu kayaların aynı şekilde oluştuğuna dair bir ipucu veriyor.
And, Madge, you must have had an inkling of this or...
Madge, bunu sezmiş olmalısın yoksa...
If only you could give me the slightest inkling who the real traitor might be.
Eğer bana gerçek hainin kim olduğu hakkında en ufak bir şey verirsen.
No, but a husband is entitled to an inkling. All right.
Hayır, ama bir kocanın ufak ta olsa bir ipucunu öğrenmeye hakkı vardır.
Not an inkling about Professor Cronstaetter?
Profesör Cronstaetter'da bir ipucu var mı?
No, Your Excellency, not an inkling.
Hayır Ekselansları. Hiçbir şey yok.
And maybe an inkling
# Belki bir işaret.
You had no inkling of his relations with that girl?
O kızla bir ilişkisi olabileceğinden şüphelenmediniz mi?
It's possible that I have a slight inkling as to your outlook on life.
Benim hayatıma bakış açını hafifçe anladım.
THEY MUSTN'T GET THE SLIGHTEST INKLING OF THIS DISGRACEFUL AFFAIR.
Bu utanç verici mesele hakkında en ufak bir kuşkuya kapılmamaları gerekiyor.
Didn't you have no inkling?
Hiç fark etmemiş miydiniz?
Now, do you mean to tell me that there was nothing to give you an inkling about Manett?
Şimdi, bana Manett hakkında ipucu verecek hiçbir şeyin bulunmadığını mı söylemek istiyorsun?
When she played pinball she'd swish around to give the machine inkling.
Tilt oynarken... kalçalarıyla makineye vuruyordu.
And I want to say to all of you that we haven't the slightest inkling as to this boy's identity.
Bu çocuğun kimliği hakkında... en ufak bir bilgi yok.
They're only meant to give him a bare inkling of the... -... the complications I must struggle with in his behalf. - Yes, yes...
Davasının çok zor olduğunu anlasın yeter...
Not an inkling of suspicion.
Hiç şüphelenmedi.
Not an iota of an inkling.
Zerre kadar kuşkulanmadı.
Not an iota of an iota of an inkling.
Zerrecik kadar bile şüphelenmedi.
Could anyone among us have an inkling or a clue what magic feats of wizardry and voodoo you can do?
İçimizden kimse senin ne sihirbazlık ve büyücülük hünerlerine sahip olduğuna dair en ufak bir ipucuna sahip olabilir mi?
You haven't the slightest inkling of what's really going on, do you?
Neler olup bittiği hakkında en ufak bir fikrin yok değil mi?
We don't have an inkling of his past.
Geçm ¡ s ¡ hakkinda b ¡ r sey b ¡ Im ¡ yoruz.
But make sure no one gets an inkling
Gerçekten mi? - Evet. Ama kimseye çaktırmadığından emin ol.
Hurling your bodies into the void. - - Without an inkling of who or what is out here.
Kendinizi bilinmeyene atıyorsunuz hem de burada neyin ve kimin olduğunu bilmeden.
Are you sure you have no inkling where she could possibly be?
Nerede olabileceği ile ilgili hiçbir fikriniz yok mu?
I haven't an inkling what makes him happy.
ben onu neyin mutlu edeceğini bilemiyorum.
But if you don't like them, if there's even an inkling, even a doubt in your mind...
Eğer beğenmediysen eğer kafanda bir şüphe varsa...
Did you have any inkling of it?
Bir şey sezdin mi?
Any idea? An inkling?
Hiç bir fikrin var mı?
[Radio] Have you any inkling who you're dealing with?
Kiminle uğraştığına dair herhangi bir fikrin var mı?
I had an inkling when you came in
Bir şey olacağını hissetmiştim.
You're getting an inkling of the despair they feel when left to the mercy of the streets.
Bu çocukların, sokakların merhametine terk edildiklerinde hissettikleri kederi bir nebze de olsa şimdi siz de hissedebiliyorsunuz. Ellerinizi indirmeyin.
She may even have had some inkling of the kind of man we believe him to be and removed herself from the house.
Bizim düşündüğümüz gibi bir adam olduğunu sezmiş olabilir ve kendisini evden uzaklaştırmış olabilir.
You may have some inkling, and the slightest hint would help us.
Sezdiğin bir şeyler ya da ufacık bir ipucu bile bize yardımcı olabilir.
Jack never gave you an inkling?
Jack sana hiç ipucu vermedi mi?
If your daddy gets even an inkling that you love an unemployed and ordinary boy like me he would never forgive you, nor would he ever accept me.
Çünkü baban şu durumdan kuşkulanırsa Sen, benim gibi işsiz ve sıradan bir oğlanı seviyorsun O asla, seni affetmeyecektir ne de o beni kabul edecektir.
Not "one" piece of probe info showed even an inkling of civilization.
Herhangi bir işaret bir uygarlık izi bile yok.
Well, I definitely have an inkling of what you're talking about.
- Neden bahsettiğinizi anlayamadım.
Don ´ t you feel the tiniest inkling of sympathy for me?
Bana karşı en küçük bir acıma duygunuz yok mu?
You look beautiful. It's just that I'm the only person here who has the slightest inkling... of how to act like a gentleperson, so I have to go with you.
Harika, ama nazik davranışları bir tek ben biliyorum... işte bu yüzden de seninle beraber gelmem gerek.
No inkling of interest in any subject other than their own.
İşleri haricinde hiç bir şey ilgilerini çekmiyor.
I'm having an inkling, my lady.
Şüphelerim vardı leydim.
If he gets an inkling we're not throwing straight dice, you and me are gonna know what the sharp side of a kebab knife feels like.
Eger zar tuttugumuzu sezerse, siz ve ben kebab biçaginin keskin tarafinin neye benzedigini anlariz.
I mean, kid, an inkling, anything?
Bir ipucu verebilir misin? Hayır.
She had some inkling of that terrible pain when some men seized her and held her fast. While another drove in the thorn.
Ayrıca, bu acının, bazı adamlar onu yakalayıp tutmuşken diğerlerinin dikeni sırtına sokmasından kaynaklandığından kuşkulanıyor.
She may get an inkling when they cut off your power and tow away your house.
Elektriğinizi kesilmesinden ve evinizin elinizden alınmasından bir şeyler sezer belki.
I have an inkling.
Sezgim var.
It's because they have an inkling of what the future has in store for them beyond graduation.
Çünkü geleceğin kendileri için mezuniyet sonrasına ne sakladığı hakkında şüpheleri vardır.
- I had an inkling.
- Ben tahmin etmiştim.
In the'40s we got our first inkling of how deadly a typical star can be.
Sıradan bir yıldızın ne kadar ölümcül olabileceğini 1940'ların sonlarına kadar idrak edemedik.
Didn't you have any inkling about Fausto and your sister?
Sen Fausto ile kardeşin arasında neler olduğunu hiç anlamadın mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]