English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Innate

Innate translate Turkish

182 parallel translation
Laura had innate breeding.
Laura'nın tanrı vergisi bir yeteneği vardı.
In the end, his innate honesty got the best of him.
Doğuştan var olan namusu sonunda üstün çıktı.
I wanted to show by my marriage that though he was led astray, as I believe by that innate kindliness and courtesy of his which made it so hard for him to rebuff the advances of a woman,
Evliliğimle göstermek istedim ki,... her ne kadar yoldan çıkmış olsa da, ben inanıyorum ki bir kadının sunduklarını reddetmesine engel olan..... doğuştan sahip olduğu şefkat ve inceliğidir.
But, though knowing nothing of the world, a certain innate elegance enabled them to appear entirely at ease within it
Doğal bir yetenekle dünya hakkında hiçbir bilgileri olmayan bu çocuklar lüksün en üst seviyede olduğu bu trende çok rahat hareket etmeyi başarmışlardı.
She has the innate desire for group approval... - which most women have, but ─
Birçok kadın gibi aidi olduğu grubun onaylamasını ister.
In his opinion, Slavs were the innate race of slaves ;
Ona göre slavlar gerçek bir köle ırktı. Rusların çoğunu yok etmek, kalanlarını da alfabeden uzak tutmak gerekir.
... Republic sensed the truth that democratic government has innate capacity to protect its people against disasters once considered inevitable, to solve problems once considered unsolvable.
... Cumhuriyet, demokratik hükümetin felaketlere karşı insanları korumak için doğuştan gelen bir kapasiteye sahip olduğu gerçeğini algılamıştır. Sorunların çözümünün olmadığı düşüncesinden, sorunların çözülmesinin kaçınılmaz olduğu düşüncesine...
I know that your innate discretion might prevent you from reading my diary but should your eye fall upon it by chance...
Biliyorum senin isteğine bağlı Benim günlüğümü okumalısın. ama şans eseri onu gördünüz
That's just what I've always admired in you, Dad - you're overflowing with innate sensitivity and charm.
İşte senin her zaman takdir etmemin sebebi bu baba - doğuştan hassas ve çekicilikle dolup taşıyorsun.
Even the most primitive society has an innate respect for the insane.
Geri kalmiş toplumlarda bile delilere saygı duyulur.
In the long run, those cuts are going to hurt this company's innate value.
Uzun vadede bu kesintiler şirketin asli değerine zarar verir.
Innate value?
Asli değer mi?
At such times, one must remain calm and rely upon one's innate common sense.
Böylesi durumlarda sakin kalınmalı ve sağduyuya kulak verilmeli.
You were born with an innate skepticism, a natural sense of superiority in the way of the world.
Sende doğuştan bir şüphecilik var dünya düzeni içerisinde doğal bir üstünlük hissi.
I know you have little innate respect for such things, Florence, but do try to be a bit more tolerant of other people's beliefs and ideas
Doğduğumdan bu yana böyle şeylere saygı duyuyorum, Florence, Diğer insanların inançlarına ve fikirlerine biraz daha hoşgörülü olmaya çalışın!
Everything he did, he did with an innate sense of... elegance.
Yaptığı her şeyi, doğuştan gelen bir anlamda yapıyordu... Zerafet.
How much is innate, how much is learned?
Ne kadarı öğrenilmiş?
It's his innate "Alan-ness" that we adore.
Evet. Biz de onun o doğuştan gelen Alan'lığına hayranız.
People don't want to admit it, but it's like we have these innate set points and nothing much that happens to us changes our disposition.
Ben kimsenin değiştiğini sanmıyorum. Kabul etmek istemezler, ama doğuştan gelen özelliklerimiz var.. .. ve başımıza gelen şeyler mizacımızı pek değiştirmiyor.
It's innate.
Bu Allah vergisi.
When humans are born, their innate nature is good.
İnsanlar doğdukça, kendi doğamız iyileşme sürecinde ilerler.
Yet violence is something that is innate in us all.
Şiddet aynı zamanda hepimizin içinde olan bir şey.
Using his innate Pretender skills... Jarod effectively became each member of the cockpit crew... and pinpointed the cause of the crash for our client.
Doğuştan gelen davranıcı yeteneklerini kullanarak Jarod etkili bir şekilde her bir uçuş görevlisinin yerine kendisini koydu ve tam olarak kazanın nedenini müşterimiz için belirledi.
My people have an innate need for order.
Halkımın düzene doğuştan ihtiyacı var.
You have an innate sense of the musicality of language.
Doğuştan gelen dili müzikli şekilde kullanabilme özelliğin var.
He has an innate distrust of authority figures.
Otorite temsilcilerine güvenmiyor.
Sergeant Manning has an excellent innate understanding of battlefield conditions.
"Savaş alanı hakkında Çavuş Manning'in Tanrı vergisi bir sezgisi vardır."
That skill is innate to every woman, isn't it?
Bu bütün kadınlar için geçerli bir konu, değil mi?
Is it that men have an innate aversion to monogamy... or is it more than that?
Bu, bir erkeğin doğuştan içinde olan, tekeşlilikten nefret etmesi mi yoksa daha fazlası da var mı?
Innate Immunodeficiency Syndrome Admitted at Halla Hospital.
Doğuştan AIDS olduğu Halla Hastanesi tarafından onaylandı.
Won't it die of its own innate, mortal stupidity?
Doğuştan ölümcül aptallığı, onu öldürmeyecek mi?
Banter back and forth to show me your innate superiority?
Üstün olduğunu gösterecek küçük bir gösteri yok mu?
When we factor in your innate intelligence and the enhancements afforded you by your bionetic implants, we concluded you are an ideal candidate... the first we have recruited in 17 years.
Doğuşdan gelen zekan ve arttırılmış bionetik implantlarını karşılaştırdığımız zaman 17 yıldır topladıklarımız arasında en ideal aday... olduğun sonuca vardık.
You have an innate vision, Gabrielle.
Sende doğuştan gelen bir vizyon var, Gabrielle.
I'm the emperor, and as such, I'm born with an innate sense of direction.
Ben imparatorum ve tabii ki doğuştan yön bulma güdülerim var.
The only secret to martial art success being a willingness to train hard enough to cultivate one's own innate abilities.
Başarıya ulaşmanın tek sırrı, içindeki yeteneği geliştirmek için yeterli sıkılıkta çalışma hevesidir.
I've never met somebody where I felt such an innate connection.
Daha önce hiç böylesine doğal yakınlık hissettiğim biriyle karşılaşmadım.
Whispers to its victims, feeds on their innate insecurities.
Kurbanların kulaklarına fısıldıyor, onların özündeki güvensizlikle besleniyor.
It's innate.
Bu doğuştan gelir.
Are our primal urges innate or the result of our choices?
Önceliklerimiz doğuştan mı yoksa seçim eseri mi gelir?
Now, these genes may have an innate immunity to infection.
Bu genler, virüse karşı bağışıklığa sahip olabilir.
You may wonder if the kind of maliciousness that Andrew's mother exhibits is innate or something she's perfected over a long period of time.
Andrew'in annesinin gösterdiği kötü niyetin doğuştan mı geldiğini yoksa zaman içinde mi kazanıp mükemmelleştirdiğini ara sıra merak ediyor olabilirsin.
The seminar taught me to use my innate femininity.
Seminer var olan kadınlığımı kullanmayı öğretti.
And you have this innate sense of justice.
Ve gerçek anlamda adaletçisin.
So her innate disturbance developed naturally.
Böylece doğuştan gelen Rahatsızlığı ilerledi.
I believe it's your innate goodness.
Bunun içindeki erdemlilikten kaynaklandığına inanıyorum.
The reason we're doctors is because we have an innate desire to help people.
Doktor olmamızın sebebi insanlara yardım etmeyi istiyor olmamız.
Maybe it was just my love of adventure, or my innate courage, my valiant and fearless way of...
Belki de sadece macera tutkumdan dolayıydı, Belki de sadece macera tutkumdan dolayıydı, ya da doğuştan gelen cesaretimden, yiğit ve mertçe...
And Chic. you have an innate sensuality quite uncommon in a man.
Chic, sense bir erkekte ender rastlanacak kadar duygusalsın.
Later he came to argue that such systems are innate features of human beings.
Kendi eylemlerinizin olası sonuçlarından sorumlusunuz.
In this country, we have another credo which is innate to us all.
Ayrıca Amerikalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]