Inner translate Turkish
3,480 parallel translation
One is for the Inner Circle only.
Biri sadece Beyin Takımı için.
And when i accidentally called my Mum on the wrong phone, they finally got full access to the inner Circle.
Ben de annemi yanlış telefondan arayınca sonunda Beyin Takımı'na tam erişim sağlamışlar.
And just so you know, you are not the only one we're speaking to from the Inner Circle.
Bir de aklında bulunsun Beyin Takımı'ndan sadece seninle konuşmuyoruz.
My inner voices are getting really disturbing.
Kafamdaki bu ses gerçekten rahatsız edici.
There's a shot of Bruce and he's doing a kick, and his thigh, his inner thigh, is flat against his chest.
Bruce'un tekme attığı bir sahnesi var. Göğsüyle kalçasının düzken bir tekmesi.
You'd be amazed by the inner resources you don't even know you have.
İnsan, manevi gücünün ne boyutlarda olduğunu görünce şaşırıyor doğrusu.
Come on, girls, unleash your inner whores.
# Sikimi seviyor # Hadi kızlar, içinizdeki sürtükleri dışarı çıkarın.
Bring out the inner animal.
İçindeki hayvanı kullan.
My jump rope club's raising money to benefit inner-city youth.
İp atlama kulübüm şehir gençleri yararına para topluyor.
Find your inner tadpole!
Bul içindeki larvayı!
Let me lust get in touch with my inner lawyer!
İzin ver de, içimdeki avukatla görüşeyim!
For someone like you who I can see isn't afraid of anything, it would tap into your inner strength and give you the power to have or do anything you want.
Senin gibi gördüğüm kadarıyla hiçbir şeyden korkmayan bir kız için içindeki gücü ateşler ve sana her istediğini yapmanı sağlayacak bir güç verir.
It's supposed to help you tap into your inner strength and power.
İçindeki direnç ve gücü tetikliyormuş.
Or... You could tap into your inner Melissa.
Ya da içindeki Melissa'yı tetikleyebilirsin.
But then I conquered my inner peace.
Sonra iç huzurumu buldum.
Release your raw, true, inner self.
Saf, gerçek ve içindeki seni serbest bırak.
We had some fun times playing with your inner child, right?
İçimizdeki çocukla oynayarak iyi zaman geçirdik, değil mi?
And there is nothing else in the world that feels better than giving in to your inner monster.
Hem bu dünyada içindeki yaratığı kabul etmek kadar insanı rahatlatan bir şey yok.
I wasn't exactly inner circle.
Ben pek olayın içinde değildim.
♪ End-of-century anthems ♪ ♪ Based off inner-city tantrums ♪ ♪ Based off the way we was branded ♪
Asrın sonunun milli marşı şehir içindeki aksilik gibi yerleşik ve bizler de aynı şekilde damgalıyız
Instinct and impulse... they're as far from inner feelings as we are from the moon.
İçgüdü ve dürtülerden ibaretler. Manevi hislere bizim aya olduğumuz kadar uzaklar.
Inner feelings are of a secondary importance to me.
Manevi hisler benim için ikinci planda kalıyor.
It was about a dolphin who joins an inner city water polo team, and...
Bir yunus vardı, şehirdeki bir su polosu takımına katılıyordu...
But they had a movie about a parrot that coaches an inner city debate team?
Şehirdeki münazara grubunu yöneten bir papağan hakkında bir film vardı?
To give this likeness of his inner self to the son of his victim?
Kendi içinden kopan bir parçayı,.. ... kurbanının oğluna vermek de nedir?
Vertigo's a dysfunction of the vestibular system of the inner ear.
Vertigo, iç kulağın vestibüler sistemindeki fonksiyon bozukluğudur.
Diego, we managed to stabilize him, but I'm worried about the inner lesions he has due to the beating he took.
Diego, onu stabil durumda tutabildik, ama korkarım geçirdiği saldırıdan dolayı oluşan iç kanamalardan endişeliyim.
I mean, it just kind of brought out my inner jerk.
Yani puştluk kanımda varmış.
Mostly from my inner thighs.
Çoğu bacaklarımın içi kısmından.
Wes, a man's inner journey is his alone.
Wes, kişinin ruhsal yolculuğu kendi yalnızlığıdır.
Look, l`m trying to reconcile my butch, bearded ferocity with my beautiful inner woman in a tongue-in-cheek way. If people on this stupid site don`t get it, it is their loss.
Ben burda kadınsı yanaklarımı kılla kaplayıp, erkeksi oluyorum işte.. ne var ki
But I didn't expect the feeling of inner joy... was far greater than any physical pain.
Ama içimde duyduğum sevincin, bütün fiziksel acılardan daha üstün olmasını beklemiyordum.
Displaying emotion while with holding your inner ninja at gunpoint.
İçindeki Ninja'yı tutarak namlu üzerindeyken duygu belirtisi gösteriyor.
The people I bring into my inner circle will always be protected.
Güven halkamın içindekiler her zaman korunacaktır.
The people I was with last night were part of my inner circle.
Dün akşam yanımdaki insanlar, çok yakın arkadaşlarım ve dostlarımdı.
When that bond of trust is violated- - The wound penetrates to the very most inner part of one's soul, one's psyche.
Bu güven bağı zarar görünce yara, kişinin ruhunun ve aklının en derinine nüfuz eder.
Given your dedication to children who are our future, we'll assign you an inner-city youth... to mentor.
Çocuklar için kendini adamışlığın göz önünde bulundurularak sana danışmanlık yapman için ihtiyaç sahibi bir çocuk verildi.
Great thing about assigning Taub obviously fraudulent lab work is you get to watch his inner paranoiac at work.
Taub'a yalan olduğu ortada olan bir laboratuvar işi vermenin güzel yanı içindeki paranoyağı iş üstünde izlemek.
The sound of a needy child at 112 decibels has stirred my inner murderer.
Muhtaç bir çocuğun 112 desibellik sesi içimdeki katili uyandırıyor. Uğraşma benimle.
We thought he was like the inner city poet.
Onu yoksulların şairi olarak görüyorduk.
And one day, just by accident, I was listening to the album in the car and I heard the song Inner City Blues.
Ve bir gün, tamamen kaza eseri... arabada albüm dinliyordum... ve "Inner City Blues" şarkısını duydum.
We both have hard exteriors and... inner light.
Her ikimizin de dışı sert ama içimizde bir ışık var.
No, no, no. Enough nurturing your inner child.
İçindeki çocuğu beslediğin yeter!
♪'Cause the true inner self you can't avoid ♪
* Çünkü kaçamazsın iç dünyandan *
Mr. Gardner taps his inner rebel.
Bay Gardner kendi isyanından dem vuruyor.
Now if you'll excuse me, I have to go and remove the two clothespins clamped to the tender flesh of my inner thighs.
Şimdi müsade ederseniz, Göz kapağımın iç bölgesine işkence eden mandal parçalarını... çıkarmalıyım.
In the guise of an object - a plastic toy which fills in the inner void - of the chocolate egg.
Plastik bir oyuncak, çikolatadan yumurtanın içerisindeki boşluğu doldurur.
I don't think that the chocolate frame is here just to send you - on a deeper voyage towards the inner treasure - the, what Plato calls the'Agalma'which makes you a worthy person, - which makes a commodity the desirable commodity -
Burada çikolatanın yapısının sizi Plato'nun Agalma adını verdiği kişiyi değerli bir insan, bir metayı ise arzulanan bir meta kılan içerideki hazineye doğru, derin bir yolculuğa çıkardığını düşünmüyorum.
It is it's inner most constituent.
Bu onun en asli kurucusudur.
"Unleashing Your Inner Rage Monster" really kept me sane after my divorce.
İçinizdeki Öfke Canavarını Bırakın boşanmamdan sonra aklımı başımda tutmamı sağladı.
This will get us into the inner circle.
Bu bizi iç daireye sokacak.