English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Innkeeper's

Innkeeper's translate Turkish

43 parallel translation
His widow's had an offer on his claim from that innkeeper sitting in the corner.
Karısı, şu köşede oturan otelciden maden için bir teklif almış.
Translator : THE INNKEEPER SAID HE'D LEAVE THE DOOR OPEN AND THE LIGHTS ON, HOPING HE WOULD TURN UP.
Bize göre en sıradışı şey ne zaman bir tavuğu ölü bulsak boğazı tamamen açılmış ve oradan bütün kanı çekilmiş.
Georgette, the innkeeper's daughter. Well, I don't blame you.
- Georgette, otel sahibinin kızı.
- You there, innkeeper!
- oradamısın hancı!
That's defrauding an innkeeper.
Bu hancının hakkını gasp etmektir.
I am an innkeeper's daughter.
Bir hancının kızıyım.
Innkeeper, got sexy lights?
Teknisyen, seksi ışık yok mu?
You're the innkeeper's wife.
Sen hancının karısısın.
Pigpen, you're the innkeeper.
Pigpen, sen hancısın.
His name is Petrovics, a Serbian innkeeper.
Adı Petrovics, bir Sırp hancıdır.
My father is indeed Petrovics, the Serbian innkeeper.
Babam gerçekten de Sırp hancı Petrovics'tir.
I thought maybe that was the innkeeper's daughter.
Onun hancının kızı olduğunu sanmıştım.
She's not the innkeeper's daughter.
O hancının kızı değil.
It's too complicated for me to go into the whole story, but she lives with the innkeeper's family now.
Bu benim anlatabileceğimden karmaşık bir hikaye, ama artık hancının ailesi ile yaşıyor..
Say, this is the innkeeper's bedroom, isn't it?
Burası hancının yatak odası değil mi?
What, the innkeeper's wife was a squire?
Ne, hancının karısı bir silahtar mıydı?
She's an innkeeper's daughter Not your class
Pansiyoncunun kızı. Senin sınıfında değil.
Now, I'm only a simple innkeeper's wife, but I've been told I have a healer's hands.
Sıradan bir hancının karısı olabilirim, ama bir şifacının ellerine sahip olduğumu söylerler.
I'm Randolph the innkeeper, and I've been trying to get ahold of you.
Ben bu otelin sahibi Randolph'um, ve size ulaşmaya çalışıyordum.
I'm an innkeeper, that's all I know.
Ben hancıyım, çok şey bilmem.
How do I know? I'm not my brother's innkeeper.
- Ne bileyim, kardeşim değiller.
What's the problem, innkeeper?
Sorun nedir hancı?
[sokka grunts] just an ordinary, puppet-loving innkeeper, huh?
Sadece sıradan bir kukla sever hancı, ha?
And you... Friendly innkeeper.
Sana vay canına... sıcakkanlı hancı.
You're the Sexless Innkeeper.
Sen avucunu yalayan hancısın.
He's totally the Sexless Innkeeper!
Kesinlikle avucunu yalayan hancı!
Which is funny, because usually it's the innkeeper who offers turndown service.
Ki komiktir çünkü genelde çarşafları serip yatağı açan hancı olur!
The kindly innkeeper was warm and friendly.
Gittiğimiz yerin sahibi çok sıcakkanlıydı.
Now she lives with an innkeeper man and his wife
Bir hancıyla karısının yanına verdim
One night, she heard cries coming from the innkeeper's room, and then saw a man leaving.
Bir gece pansiyon görevlisinin odasından ağlama sesleri geldiğini duymuş ve bir adamın çıktığını görmüş.
So you went from an innkeeper's daughter to a Reaver?
Yani, bir meyhanecinin kızı olmaktan, bir Reaver olmaya mı terfi ettin?
It was sold to an innkeeper who sold it to the Camulodunum team.
Fıçı, bir hancıya satılmış o da onu Camulodunum takımına satmış.
Now she lives with an innkeeper man and his wife
Ve şimdi bir hancı ve onun karısıyla yaşıyor
And meet the best Innkeeper in town!
Ve kasabanın en iyi hancısı ile tanışın!
The innkeeper in town said that they could take shelter in the barn with the animals. Out in the fields, an angel of the lord-... appeared to the Shepherds- - - Go ahead!
Şehirdeki hancı, onlara hayvanların yanında kalmaları için bir sığınak verdi.
The original tale was written in 1779 by local innkeeper Obadiah Saunders, who claimed to have been inspired by the sight of a mournful spirit stalking the banks of the Blind Brook River.
Asıl hikaye 1779 yılında, Blind Brook Nehri'ne musallat olan yaslı bir ruhtan esinlenildiği söylenen yerel bir hancı olan Obadiah Saunders tarafından yazılmış.
You're Bertrand, the innkeeper at Pinon.
Sen Pinon'daki hancı Bertrand'sın.
Signed by an innkeeper at Pinon.
Pinon'daki bir hancı imzalamış.
I'm just a simple innkeeper.
Sıradan bir hancıyım ben.
Oi, innkeeper, there's a cockroach in my gravy.
- Hancı! Sosumda hamamböceği var.
Some rich muck-a-muck beaten to death, a dead whore, a dead pimp, a dead innkeeper's wife in Charlie's bed, some actor's head between her knees.
Zengin bir züppe ölümüne dövülüyor ölü bir fahişe, ölü bir pezevenk Charlie'nin yatağında otelcinin ölü eşinin dizleri arasında bir aktörün kafası.
And what about the innkeeper's mom?
Peki ya otel görevlisinin annesi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]