English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Innovate

Innovate translate Turkish

44 parallel translation
Those who don't innovate are doomed to die... doomed to die.
Değişmeyenler ölmeye mahkumdur, ölmeye mahkumdur, ölmeye mahkumdur ölmeye mahkumdur ölmeye mahkumdur
Those who don't innovate are doomed to die. There is no second place.
Değişmeyenler ölmeye mankumdur.
These lush fields can only exist because of humanity's unique capacity to innovate and to learn.
Bu verimli tarlalar sadece insanoğlunun özgün yaratıcılığı ve öğrenme yetisi sayesinde yapılabilmiştir.
The incapacity of the dead to innovate excludes them... from all positions of responsibility.
Gelişim gösterme konusundaki yetersizlikleri sorumluluk almalarını engelliyor.
Hey, thank you for the manager for the innovate advertising...
Müdürünüze yenilikçi reklamlar için teşekkür ediyorum.
In order to compete, we innovate.
Rekabet etmek için, yeniliği biz yapıyoruz.
In order to innovate, we redefine.
Yenilik için, yeniden işi tanımlıyoruz.
Yeah, gotta innovate and elevate.
Evet. Yenilik yapmak ve ilerlemek gerekiyor.
We innovate, we retool...
Yenilikçi olacağız, makineleri yenileyeceğiz...
Put this chip in any other body, and it doesn't innovate, doesn't anticipate.
Çipi başka bir vücuda koyunca hiçbir şeyi değiştirmiyor, beklendiği gibi çalışmıyor.
Put this chip in any other body and it doesn't innovate, doesn't anticipate.
Çipi başka bir vücuda koyunca hiçbir şeyi değiştirmiyor, beklendiği gibi çalışmıyor.
I learned how to develop new products, innovate new technologies.
Ben yeni ürünleri yapmayı yeni teknolojiler geliştirmeyi öğrendim.
I make things, I build companies. Innovate products.
Firma kurarım, ürün geliştiririm.
- Innovate. - Innovate.
- Yaratıcı olacaksın.
And who is it that's got to innovate?
Peki kim yaratıcı olmak zorundadır?
It has built in feedback, so it can self-correct and innovate to maintain balance.
Geribildirimlerle yapılanır, böylece denge sağlamak için kendini düzeltebilir ve yenileyebilir.
You want to innovate, Marc.
Yenilik yapmayı sen istiyordun, Marc.
Let's innovate.
Bak, yenilik yapıyoruz!
So innovate.
Sen de yap!
We... have a chance to innovate, and to do it in a way that will benefit you both.
İki tarafın da çıkarına bir değişiklik yapma fırsatımız var.
Didn't innovate. Didn't make an effort.
Yenilik yok, çaba yok.
Don't you get it? In business you gotta innovate
Hey, ben işimde çığır açan bir öncüyüm!
Stuck in a company that won't innovate or change.
Yenilik yapmayan ya da değişmeyen bir firmada sıkışıp kaldım.
"If you innovate you have to meet obstacles"
"Eleştiriye açık olmalı."
You used to innovate all the time.
Sen hep farklı oynardın.
History has taught us that to simply innovate new technology may not be enough.
Tarih bize, yeni... teknoloji çıkarmanın yeterli olmayabileceğini öğretti.
We should all follow her in pushing the boundaries, moving medicine forward, finding new ways to innovate.
Tıbbın ilerlemesine yaptığı katkının ve bulduğu yeni gelişmelerin sınırları aşma azminin peşinden gitmeliyiz. Dr. Grey?
People who innovate and create and love despite pressures and tortures unimaginable.
Aklın alamayacağı baskılara ve işkencelere rağmen yenilikçi, yaratıcı ve sevgi dolu insanların torunları.
It's like they lose the power to innovate because they're staring at the stick hoop all day.
Bütün gün sopalı halkaya bakmaktan... yaratıcılıklarını kaybediyorlarmış.
But we just need to know when it's time to innovate.
Ama ne zaman yenilik yapma zamanının geldiğini anlamamız gerekiyor.
There are a few people who lead. Who innovate.
Önderlik eden, yenilik getiren bir avuç insan.
They want us to be the center of innovation, - but they don't want to pay for it. - They love it when we innovate.
Yenilik merkezi olmamızı istiyorlar ama parasını ödemek istemiyorlar.
If I don't innovate, somebody else will.
Bu yeniliği ben yapmasam başkası yapacak.
I think you might know that the goal of Southeast Economic Alliance is to... innovate prosthetic technology and monopolize the market.
Bunu bildiğinizi varsayıyorum ama Doğu Asya Birliği'nin amacı protez alanında devrim gerçekleştirerek pazara tek başına hâkim olmak.
This is a company with a real potential to innovate.
Yenilikçi potansiyeli yüksek bir şirket.
Acting on this would expose the fact that we're reading employees'private emails, destroying the spirit of trust and freedom to innovate that I've worked so hard to build here at Hooli.
Öyle yaparsak çalışanların özel emaillerini okuduğumuzu ifşa etmiş oluruz. Hooli'de kurmak için çok uğraştığım yenilikçiliğin özgür ve güvenilir ruhunu yok eder.
I mean, we'll be so focused on PE ratios and shareholder value, that we won't be able to innovate and respond quickly.
Demek istediğim, eğer hisse değerine ve hissedarlarımıza bakarsak yenilikçi olamayız ve hızlı gelişemeyiz.
I'd like to think there's a place that can actually innovate, but... I can't quite believe it.
Gerçekten yenilik yapabilecek bir yerin var olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor ama inanmakta zorlanıyorum.
The time has come to innovate.
Yenilik zamanı geldi.
Innovate.
Yenilikçi olun.
You have to innovate.
Çünkü bu bir meydan okumadır. Yaratıcı olmalısın.
We innovate.
Yenilikler getiririz.
Doesn't anybody know how to innovate anymore?
Artık kimse nasıl yenilik yapılacağını bilmiyor mu?
I'm compelled to innovate, invent, and inspire.
Thawne siz salakları reaktörün orada öldürmeliydi diye düşünmüştüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]