English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inscrutable

Inscrutable translate Turkish

93 parallel translation
The ways of Providence are inscrutable, Dr. Rivers.
Tanrının takdiri ile ne demek istediğini anlamak zordur.
And so inscrutable, like a woman.
- Güzel. - Esrarengiz bir kadın gibi.
Some inscrutable yet reasoning thing... puts forth the molding of their features.
Anlaşılmaz ama mantıklı bir şey ona şeklini verir.
What nameless, inscrutable, unearthly thing... commands me against all human lovings and longings... to keep pushing and crowding and jamming myself on all the time... making me do what in my own natural heart... I dare not dream of doing?
Hangi bilinmeyen, gizemli, doğaüstü güç bana içimdeki bütün aşk ve isteğe rağmen yapmayı hayal bile edemeyeceğim şeyleri yaptırıyor?
Where Mr Vogler and his assistant's rare powers lend more proof to the inscrutable bedevilment of world order.
Bay Vogler ve asistanının eşsiz gücü dünya düzeninin esrarını alt üst etmek için daha fazla kanıt ortaya koyacak.
It must make him more inscrutable than ever!
Bu kez her zamankinden daha iyi olmalıydı.
The Chinese are inscrutable, dont express their feelings.
Çinliler esrarlıdır, duygularını dışa vurmazlar.
Your roads are inscrutable.
Senin yolların ne kadar gizemli.
Jackson, there's a funny, inscrutable look on your face.
Jackson, yüzünde tuhaf ve anlaşılmaz bir ifade var.
- Why are you so inscrutable?
- Sen niye bu kadar esrarengizsin?
Inscrutable planets, immense comets and unknown galaxies which are inhabited by incredible beings of the most horrible physical sort and bone-chilling psychological nature.
Gizemli gezegenler, devasa kuyruklu yıldızlar ile korkunç fiziki görünümlü ve insanı iliklerine kadar titreten psikolojik yapılı inanılmaz canlıların yaşadığı keşfedilmemiş galaksiler.
Masked... and inscrutable.
Maskeli, esrarengiz.
Otherwise she takes three straight into her inscrutable smile.
Aksi halde, ifadesiz suratın üç kurşun birden alır.
He really is the most inscrutable fellow, Watson.
Gerçekten anlaşılmaz bir arkadaşın var Watson.
The inscrutable Brahmin.
Şu gizemli Brahman.
That sucker better start sleeping with his inscrutable eyes open'cause there's gonna be a serious case of chopsockie justice coming his way!
O enayi esrarlı gözleri açık bir şekilde yatmaya başlayacak çünkü onun yoluna ciddi bir dava çıkacak!
And yet the motives of women are so inscrutable.
Evet yine de kadınların güdüleri anlaşılmazdır.
Bobby, Bobby, Bobby, my inscrutable little friend.
Bobby, Bobby, Bobby, benim esrarengiz küçük arkadaşım.
Don't be inscrutable with me, Peter.
Resmiyete hiç gerek yok Peter.
" The dual substance of Christ - the yearning, so human, so superhuman, of man to attain God... has always been a deep inscrutable mystery to me.
" İsa'nın doğasındaki ikilik, Tanrı'ya ulaşmak için hem insani hem de insanüstü bu arzu... hiçbir zaman anlayamadığım bir sırdır benim için.
But the Sphinx is only a statue beset by the sands of the Nile which accounts for the humps on the camel and the Sphinx's inscrutable smile.
Ama Sfenks, Nil'in kumlarıyla çarpılmış bir heykelden başka bir şey değildir. ... bu da devenin hörgücü ile Sfenks'in esrarlı gülümsemesini açıklıyor.
There wasn't a breath of wind... and that night... the music had spread all over the black liner... like an injunction from heaven... related to something unknown... like an order from God... whose meaning was inscrutable.
En ufak bir esinti yoktu... ve müzik gemide dört bir yana yayılmıştı. Gökyüzünün neyle ilgili olduğu bilinmeyen... bir buyruğu, Tanrı'nın anlamı... çözülemez bir isteği gibi.
Fate is both inscrutable and merciless, Miss Swaffer.
Kader acımasız ve anlaşılması imkansızdır, Bayan Swaffer.
I'm inscrutable, huh?
Anlaşılmazım, değil mi?
These women are as inscrutable as sphinxes. Since we got here, all they've done is sent us the most veiled, cloaked, cryptic messages. Yes.
Bu kadınlar sfenksler kadar gizemli.
Of course, the inscrutable and mute Mr Wing who wears a bell on his hat.
Elbette. Gizemli Bay Wing dilsiz. Ve şapkasında bir zil var.
Deep and inscrutable
Derin ve esrarlı
♪ Deep and inscrutable
Derin ve esrarlı
You rest comfortably in seats of inscrutable power... hiding behind your false idol, far from judgment... lives shrouded in secrecy, even from one another.
Sizler rahat koltuklarınıza anlaşılmaz bir güçle kuruluyor... putlarınızın arkasına saklanarak, yargılanmadan örtülerinizin arkasına geçip birbirinizden gizleniyorsunuz.
A charming inscrutable actor, through and through.
Büyüleyici esrarengiz bir doğruya, doğrudan doğruya.
I see inscrutable faces.
Sorgulayan yüzler görüyorum.
You Japanese are so inscrutable.
Siz, Japonlar, çok anlaşılmazsınız.
Voltan the Inscrutable.
Esrarengiz Voltan.
Those inscrutable Americans.
Şu Amerikalıları anlamak zor.
I have brought back an envoy who should give us some insight into the inscrutable mind of the Chinese.
Yanımda bir elçi getirdim Kendisi bize anlaşılmaz Çinli zekası hakkinda ipuçlari verecek.
- Was that you beeing inscrutable, Mr Poirot?
Bu, pek anlayamadığınız anlamına mı geliyor, Bay Poirot?
She's inscrutable.
Ne düşündüğünü bilmenin imkanı yok.
My first impression was, he's handsome, he's lost, he's got inscrutable eyes...
Benim ilk izlenimim ise şöyleydi, yakışıklı biri, kaybolmuş, gizemli gözleri var...
The inscrutable Zach.
Anlaşılmaz Zack'ten.
So that one day, in your memoirs, you'll describe me as inscrutable.
Belki bir gün bakarsın da beni mistik biri olarak hatırlayıverirsin.
She was inscrutable... dreamy... capricious... deceitful and totally selfish.
O esrarlıydı... rüya gibi... kaprisli... hain ve tamamen bencildi.
" Because the paths to the Lord are inscrutable...
Tanrıya çıkan yollar anlaşılmazdır.
Inscrutable are the King's favors.
Sizin takdirinizdir.
An inscrutable figure... Mr. Hearst.
Bu Bay Hearst esrarlı bir adam.
I bet he's going to Vince Chung's inscrutable party.
Bahse varım Vince Chung'ın gizemli partisine gitmiştir.
On the contrary, it is YOU who are the inscrutable one here.
Benim anlamadığım daha çok, sensin, Saber!
She called my vanity license plate inscrutable!
Gösterişli plakama bir şey anlaşılmıyor dedi!
Very hard to read, highly inscrutable.
Okumak çok zor, son derece gizemli.
A cold organizer : inscrutable, incapable of doubts or thrills.
Soğuk bir teşkilatçı : gizemli, heyecansız ve güvensiz.
If you try to map his flight, you'll get an inscrutable drawing.
Eğer onu uçarken çizmeye çalışırsan anlaşılmaz bir çizim elde edersin.
God knows what's in there. She's inscrutable.
Kim bilir kafasından neler geçiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]