English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Insinuate

Insinuate translate Turkish

134 parallel translation
Are you trying to insinuate that I'd lead you astray?
Seni yanlış bir yere getirdiğimi mi ima ediyorsun?
- Do you mean to insinuate -
- İma ettiğin...
Why, if you mean to insinuate that I haven't been a good friend to Marguerite Gautier, ask Prudence what I've done for her. That angel has been buying Marguerite's things, all of her jewelry one after another. Just ask her.
Marguerite Gautier'ye iyi arkadaş olmadığımı ima ediyorsan, onun için yaptıklarımı Prudence'a sor.
As a matter of fact, she didn't even insinuate.
Aslında ima bile etmedi.
- Do you mean to insinuate...
- Bir şey mi demek istiyorsunuz...?
- Or do you? - If you're trying to insinuate...
- Ya da bir şey düşünüyor musun?
My dear chap, I wouldn't insinuate anything, only...
- Bir şey ima etmeye... Sevgili dostum, hiçbir şey ima etmiyorum, sadece...
What are you trying to insinuate, Erik?
Ne demek istiyorsun Erik?
You're trying to insinuate I'd get your mother to invite Eugene Morgan here on my account.
Annene Eugene Morgan'ı buraya kendim için çağırttığımı ima ediyorsun.
I'm trying to insinuate that you're setting your cap for him and getting mother to help you? - Oh!
Yani sen şimdi onu tavlamaya çalışıyorsun annem de sana yardım ediyor, öyle mi?
You dare to insinuate that one of us?
İçimizden birini ima etmeye nasıl cüret edersin?
How dare you insinuate I've been drinking?
Ne cüretle içki içtiğimi ima edersin?
Just what do you mean to insinuate by that?
Bununla ne ima etmeye çalışıyorsun?
Struggle to insinuate my name into the columns of the Gazette?
Ödün mü kopsun, bir Allahın aptalı gazeteye tenkit yazacak diye her gün?
You trying to insinuate something?
Bir şey mi ima etmeye çalışıyorsunuz?
Insinuate yourself.
Yavaş yavaş otur.
You know, like, insinuate that after you gave me the money it was okay to take it back?
Bilirsin, bana parayı verdikten sonra geri almanın bir sakıncası olmadığını ima etmedi mi?
Then why did he choose to insinuate himself in this particular house?
Peki neden sizin evinizi seçti?
What are you trying to insinuate?
Ne imâ etmeye çalışıyorsun?
What I thought I'd do is sort of insinuate myself generally.
Yapmayı düşündüğüm şey bir tür, kendimi yavaş yavaş ifade etmek.
I don't mean to insinuate it's a crude film.
- Bir şey ima etmemiştim. Film daha tamamlanmadı.
Perhaps you mean to insinuate.
Bazı imalarda mı bulunuyorsunuz?
Look, are you trying to insinuate something?
- Bir şey mi ima etmeye çalışıyorsunuz?
- What do you want to insinuate?
- Ne ima etmeye çalışıyorsunuz?
- I don't insinuate, I'm pointing at facts.
- İma etmiyorum, gerçeği söylüyorum.
Why, to use it in this way... is only to insinuate that they are filthier than I.
Neden, bu şekilde kullanıyor... Sadece benden daha pis olduklarını mı söylemek istiyorlar.
He was cunning enough to insinuate himself... into the good graces of my family.
Kendisini soylu ailemize dahil etmeyi başaracak kadar kurnazdı.
Just because I'm a mortician, she had the audacity to insinuate... that I might have knowledge of the black arts.
Levazımatçı olmam karanlık sanatlar * * * konusunda da bilgim olduğunu düşünme hakkını ona vermez.
We spent whole day today discussing it, and you insinuate we are trying to dismiss the issue?
Bugün de bütün gün bu konuyu konuştuk ama yine de bizim bu tartışmadan kaçtığımızı ima ediyorsunuz.
My mother was trying to insinuate herself between us and the statue.
Annem heykel ile aramıza mesafe koymaya çalışıyordu.
So did Judas. Detective Cedar used his wiles to insinuate himself... into the bosom of Clyde Gruner's life, his home, his loved ones.
Dedektif Cedar alavere dalavereyle Clyde Gruner'in hayatına... evine, sevdiklerinin arasına sızdı.
Earle takes perverse pride in his ability to insinuate himself into innocent lives.
Earle, sapkın kibiriyle gurur duyar. Masum insanlara, kurnazlıkla yaklaşmak için kullanır.
You insinuate the palette but never lean on it.
Paleti ima edişiniz, fakat asla ona yaslanmayışınız.
- What are you trying to insinuate?
- Ne ima etmeye çalışıyorsun?
Ruwon started to insinuate, that you were...
Ruwon üstü kapalı olarak senin...
No, they don't ask, they insinuate And you are insinuating, not very subtly, may I add, that I am...
Soru sormazlar, ima ederler ve sen de, hiç de ince olmayan bir şekilde, benim şey yaptığımı ima ediyorsun.
Try as you may to insinuate I am jealous of this man, I like Clint.
Roz, onu delicesine kıskandığımı ima ediyor olabilirsin ama ben Clint'i seviyorum.
You insinuate that I married my wife for her money.
Tanrım! Yani karımla para için mi evlendiğimi ima etmeye çalışıyorsun?
Anyway, I never meant to insinuate anything against you.
Neyse, asla aleyhinde bir şey ima etmeye çalışmadım.
I want you to insinuate yourself among the fat Baron's family.
Şişko baronun ailesine sızmanı istiyorum.
They insinuate a slightly skewed perspective on how they see the world- - just off normal.
Dünyayı nasıl bir yamuk perspektifle gördüklerini ima ediyor- - normalden farklı.
She took an unusual route home and Sorenson will insinuate that it was more than just a nice walk.
Eve giderken normalde gitmediği bir yolu tercih ettiğini söylemiş. Sorenson bunun yalnızca güzel bir yürüyüşten daha öte olduğunu ima edecektir.
You can't insinuate you'll fire someone every time you're frustrated.
Ama her sinirlenişinde birini kovacağını söyleyemezsin. - Söylemiyorum.
They not only used advertisements and billboards but managed to insinuate their message into the editorial pages of the newspapers.
Sadece reklamları ve reklam panolarını kullanmakla kalmadılar. Gazetelerin editör sayfalarının içine gizli mesajlar sokmayı da başardılar.
To insinuate myself into his life.
Onun hayatına girecektim.
They insinuate themselves, pushing you out, taking your place.
Kendi kendilerine seni dışlayıp evini elinden almayı ima ederler.
OK, I never meant to insinuate you guys were stupid, all right?
Tamam, size asla aptalmışsınız gibi davrandım, tamam mı?
They'll want to insinuate themselves into control of the oil fields. - Yes.
Petrol yataklarından çıkarları olacaktır.
He did not give you license to insinuate yourself into...
Ama işlerine karışmanız için...
I'm not trying to insinuate myself into anything.
Sana bir şeyleri ima etmeye çalışmıyorum.
They not only used advertisements and billboards but managed to insinuate their message into the editorial pages of the newspapers.
Edward Bernays baş danışmanlardan biriydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]